11 Kasım 2013 06:00

Spora daha çok gönül vereceksiniz

"Deniz Tarafındaki Kale”... Futbol müdavimleri anlamını biliyordur da ilgisi olmayan için romantik bir betimleme gibi gelebilir... Gerçi futbol sevenler için de öyle gelebilir... Hele Beşiktaş sevdalıları için... Neden mi? Cevap aşağıda...

Spora daha çok gönül vereceksiniz
Paylaş

Çağrı Sarı

Deniz Tarafındaki Kale”... Futbol müdavimleri anlamını biliyordur da ilgisi olmayan için romantik bir betimleme gibi gelebilir... Gerçi futbol sevenler için de öyle gelebilir... Hele Beşiktaş sevdalıları için... Neden mi? Cevap aşağıda...
Hayat Televizyonu’nun yeni sezondaki spor programlarından birinin adı “Deniz Tarafındaki Kale”. Program ekibi hummalı bir çalışma sonucu eğlenceli ve bilmediğimiz birçok konuyu izleyiciye sunan bir program ortaya koyuyor. Erdem Aksakal’ın performansı programı daha da izlenir kılıyor... Siz hâlâ izlemediyseniz, Salı akşamları 21.30’da bir bakın derim..
Erdem Aksakal’a programa dair birçok soru sorduk... Cevapları okuyun, spora hakikaten daha çok gönül vereceksiniz...

“Bilenler bilirler deniz tarafındaki kaleyi. Denizi koklar, tarafını seçer, kaleni kollarsın” diyorsun programın tanıtımında.. Peki bilmeyenler için ne demek bu Deniz Tarafındaki Kale?

Deniz Tarafındaki Kale, radyodan maç dinlediğimiz yıllardan kalan bir tanım. Radyo spikeri, İnönü Stadı’nda takımların ne tarafa doğru hücum ettiğini betimlemek için kullanırdı. “İnönü Stadı’nı bilen seyircilerimiz için Beşiktaş Deniz Tarafındaki Kale’yi korurken…” cümlesi bir radyo klişesiydi. Sadece bir stadyumdan ya da bir kaleden ötesini anlatan bir tabir. Ben, Deniz Tarafındaki Kale’ye bakınca yüzüme gelen deniz esintisini, sporun bir sektör olmadığı radyolu günleri, “İnönü Stadı’nın yıkılmasına dayanamam görmeyeyim” diyen, geçen hafta kaybettiğimiz İnönü Stadı’nın mimarı Fazıl Aysu’yu görüyorum.

Televizyon kanallarında epey var spor programı...  Neden mesela sizi izlesin seyirci...Sen ne sunuyorsun izleyiciye?
Genelde Salı günü kritik maçlarla çakıştığı için zaten klasik spor seyircisi pek izlemiyor bizi (Gülüyor).  Maçı kötü gidiyorsa sinirlenip kanal değiştirince, Deniz Tarafındaki Kale’yi açıp huzur bulabilir aslında.  Hedef kitlemiz sporu kuru bulanlar, sporla mesafeli duranlar, “Futbol 22 adamla bir top işte” ya da “Ben bu hengameyi anlamıyorum” diyenler. Oyunun arkasında yatan motivasyonu anlatıyorum. Sporun kimliklerle, edebiyatla, cinsiyetle ya da giyim tarzıyla olan ilişkisini anlatıyorum ki; izleyici sporla bu yaşam biçimleri üzerinden bağ kurabilsin.  

Yani bilindik spor programları gibi değil programın...Tematik konular işliyorsun. Sporun çok bilinmeyenlerini ortaya koyuyorsun... Biraz daha anlatır mısın? Nasıl bir içeriğe sahip program?
Spor sahası içinde olup bitenler o kadar çok işleniyor ki, üzerine yeni bir söz söylemek zor. Çok gerekli de görmüyorum. Değişmeyecek hakem kararları sabahlara kadar tartışılırken, hayatın bu alanına dair değiştirebileceğimiz ne varsa kaynayıp gidiyor. Ben de istiyorum ki, sporu, etrafındaki kültürü, dönüştürebileceğimiz ne varsa onu konuşalım. Spordaki dönüştürme gücüne inanan kim varsa, o gelip sözünü söylesin.

Kaçıncı programı geride bıraktın? Kimler geldi kimler geçti...?
5 program oldu. Genelde Twitter’da takipçisi çok olanları konuk alıyoruz (Gülüyor)
Taraftara farklı bir giyim tarzı geliştiren Yiğit Ağbaba, cinsiyetçiliğe karşı perspektifleriyle gazeteci Bahar Çuhadar ve hukukçu Levent Pişkin, ultramaratoncu Alper Dalkılıç, yazar Onur Gökşen, Erkan Şimşek, futbol yazınının özel isimlerinden Orhan Uluca; Deniz Tarafındaki Kale’den seslenendiler bugüne kadar.

Nasıl geçiyor peki program senin için... Sunucudan çok yorum da yapan, sohbete katılan bir tarzın var...
Eğer bu inceden “Çok konuşup, konuğu bastırıyorsun” eleştirisi değilse memnun olacağım bir yorum (gülüyor).  Zira konukların temsil ettiği fikirden ötesine geçip, bir sinerji yaratalım istiyorum. O yüzden program zor geçiyor, konuğa soru sorayım o da bildiklerini anlatsın bu program için yetersiz bir nokta. İzleyiciyi konukla birlikte yeni bir yaklaşıma taşımak istiyorum. O nedenle pek dokunulmamış temalar seçiyorum. Programın kamera arkasında büyük bir efor var. Program ekibimiz çok yetenekli ve araştırmacı. Konuya diplemesine dalıp, bayağı geniş bir içeriğe ulaşıyoruz. Genelde de hedeflediğimiz içeriğin tümünü 45 dakikaya sığdıramadan bitiyor program. Aslında Hayat TV önündeki çay ocağında taşan konularla Deniz Tarafındaki Kale-2’yi devam ettiriyoruz her hafta. Dur hatta bir düşüneyim, oradan da bir program çıkabilir.

Sen yap biz izleriz...Bence karşılıklı sohbet her zaman daha ilgi çekici...Soru cevaptan ziyade sunucunun sohbetinin izleyiciyi çeken yanı var. Neler var aklında peki önümüzdeki süreç için? Sürprizler olacak mı örneğin...
Sürpriz olacak dersem, sürpriz olmamış olur. O yüzden “Yok sürpriz falan” diyeyim. Dekorla ilgili çalışıyoruz. Sporun, tribünlerin sessiz isimlerinin konuşacağı bir platform olmayı hedefliyoruz. Program her hafta konuklarıyla kendini yeniliyor. Bu hafıza birikimini yansıtacağımız bir yapı var aklımda. Tabii bir de Salı maçları azalsa iyi olacak. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Öğrenciler ‘kızlı-erkekli’ tartışıyor

SONRAKİ HABER

Kürt Ulusal Kongresi yine ertelendi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...