07 Kasım 2013 18:54

Ekim Devrimi

Lafı dolandırmadan söyleyelim: 1917 Ekim Devrimi tarihin tanık olduğu en demokratik “şey”di. Yolunu açtığı sosyalizm de öyle. Öncelikle, on milyonların ellerinin üzerinde sahne alıp yükseldi Ekim Devrimi.

Ekim Devrimi
Paylaş

Mustafa YALÇINER

Lafı dolandırmadan söyleyelim: 1917 Ekim Devrimi tarihin tanık olduğu en demokratik “şey”di. Yolunu açtığı sosyalizm de öyle.
Öncelikle, on milyonların ellerinin üzerinde sahne alıp yükseldi Ekim Devrimi. O ana kadar tarihin dışına itilmiş, yalnızca alın terine el konmak için hatırlanıp insan yerine konmamış, hakkı hukuku dikkate alınmamış sömürülen milyonların coşkuyla inisiyatif alışıydı. Elbette sömürücü küçük azınlığın yüreğine korku saldılar. Ve elbette sömürme haklarını kısıtlayıp sonunda yasakladılar. Ama öyle bir demokrasi kurdular ki, tüm dünyaya parmak ısırttılar.
Kendisini bütün gövdesiyle ortaya koyan ve “benim de sözüm var!” diyen sömürülen yığınlar, işçiler, köylüler, kentin ve kırın yoksulları, kendileri olmadan bir ülkenin ancak aldatmaya dayalı olarak yönetilebileceğini gösterdiler. Ya lafta demokrasi ya da halk için!

HALK KENDİ SANDIĞINI ORTAYA KOYDU
AKP’nin her şey saydığı “sandık” orada da kondu ortaya. Bütün her yere. Fabrikalara, işletmelere, köylere, mahallelere. Hani “barajsız dar bölge” diyor ya Başbakan, öyle. Her fabrika kendi delegesini seçti. Her mahalle de. İlçelerde, illerde Meclisler (Sovyetler) oluşturuldu bu delegelerle. “Yüksek Meclis” bu delegelerin belirlediği delegelerden oluştu.
Tabii ki sadece Ruslardan değil. Kazaklardan.. Özbeklerden.. Ukraynalılardan.. Tam on altı Cumhuriyet’in federasyonu halinde örgütlendi Rusya. İsteyen istediği anadili kullandı. Kendi kendisini yönetti.
Ama bir kez sandık kurulup “iş bitti” denmedi. Seçmenlerin seçtikleri delegeleri, eğer çalışmalarından memnun değillerse “geri çağırma” ve değiştirme hakları bulunuyordu. “Seçilen vekil” 4 ya da 5 sene rahatım diye halkın çıkarlarına ters işler yapamıyordu. Önemli olan seçildiği alanın dert ve talepleriydi. “Vekil” bu taleplerle toplumun genel çıkarlarını uyumlaştırıp çözüm oluşturmakla görevliydi.
Üstelik hiçbir delege ya da “vekil” profesyonel yönetici değildi. İhale ve rant peşinde koşmak zaten olanaksızdı Sovyetler Birliği’nde, vekil de bu “olanaklar”dan “sebeplenmek” üzere seçilmezdi. Hem yapamazdı. Hem de bırakın rant elde etme imkanı bulmayı, vekiller usta bir işçinin aldığı kadar ücret alırlar, ama fazlasını alamazlardı. Bu, seçmenleriyle “senli-benli” kalabilmelerinin koşulu olduğu kadar, yozlaşmanın ve kendi cebini düşünme eğiliminin de engeliydi.

SÖMÜRMEK VE SÖMÜRÜNÜN SAVUNULMASI YASAKTI
Özgürlükler mi? Tabii ki başını örtmek isteyen örter, isteyen ibadetini yapar, kimse kimsenin inanç ya da inançsızlığına karışmazdı; ama din istasmarı yasaktı. Ne kadına ne başkasına karışan olmazdı. “Evlerde birlikte kalınmaz” denmez, ama herkese konut sağlanırdı; barınma hakkı garanti altındaydı. 1936’da yapılan Anayasa, tarihin gördüğü en geniş bireysel özgürlükleri tanıdı ve toplumsal bakımdan olanaklı kıldı. Örgütlenme, ifade... Özetle; sömürmek ve sömürünün savunulması yasaktı. Geri kalan her şey serbestti.
Küçük bir “sömürücü azınlık için demokrasi” değildi, on milyonların Sovyetler Birliği’nde gerçekleştirdiği. “Halk için demokrasi” idi.

ÖNCEKİ HABER

Koruma talebi karşılanmayan hemşire bıçaklandı

SONRAKİ HABER

Atmosferdeki sera gazlarının konsantrasyonu rekor seviyede

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...