05 Ekim 2013 19:06

Tellerin ötesinde hayatın ortasında

Alışık değiliz böyle diziler izlemeye. Malum Saraylı saltanatlı, en Osmanlıcısından senaryolar ya da entrikalı, yasak aşklı dizilere mahkum edilince karşımıza çıkan küçücük bir örnek gözlerimizin parıldamasına, yayınlanacağı günü-saati bir biçimde izleyebileceğimiz kıvama getirmeye yetiyor. Çayı koyduk mu, yanında da kekimiz varsa değmeyin keyfimize.İlk bölümde belki çok anlaşılmıyor hikayenin esası nedir, ne değildir. 4 kadın var. Hepsinin ayrı hayatları, dertleri var. Ama buluştukları bir yer var, işte orası her görüş gününde mesken tuttukları hapishane koridorları. Öğretmen olan Gülay kocası için gider o görüş günlerine. Gebedir üstelik ve yanıbaşındayken tanıyamadığı kocasının gerçek yüzüne, o hapishane duvarlarıyla birlikte çarpacaktır. Her kadın gibi güvenini diri tutmak istiyor Gülay. Yardımcı olmaya çalışıyor ona. Komiser Mehmet ile sevdiği adamı kurtarmanın planlarını yapıyor hatta.

Tellerin ötesinde hayatın ortasında
Paylaş

Gülşah İmrek

Alışık değiliz böyle diziler izlemeye. Malum Saraylı saltanatlı, en Osmanlıcısından senaryolar ya da entrikalı, yasak aşklı dizilere mahkum edilince karşımıza çıkan küçücük bir örnek gözlerimizin parıldamasına, yayınlanacağı günü-saati bir biçimde izleyebileceğimiz kıvama getirmeye yetiyor. Çayı koyduk mu, yanında da kekimiz varsa değmeyin keyfimize.
İlk bölümde belki çok anlaşılmıyor hikayenin esası nedir, ne değildir. 4 kadın var. Hepsinin ayrı hayatları, dertleri var. Ama buluştukları bir yer var, işte orası her görüş gününde mesken tuttukları hapishane koridorları. Öğretmen olan Gülay kocası için gider o görüş günlerine. Gebedir üstelik ve yanıbaşındayken tanıyamadığı kocasının gerçek yüzüne, o  hapishane duvarlarıyla birlikte çarpacaktır. Her kadın gibi güvenini diri tutmak istiyor Gülay. Yardımcı olmaya çalışıyor ona. Komiser Mehmet ile sevdiği adamı kurtarmanın planlarını yapıyor hatta.
Lale mi? İlkokula giden çocuğuyla hayatla kavga ediyor Lale. Kocası olacak adam cezaevine giderken geride hiç iyi bir şey bırakmamıştır çünkü. Arkadaşı Turgut, Lale’yi taciz, tehdit eder…Oğlu Ege’yi kendi çıkarlarına kullanmak ister.
Oğlu cezaevinde olan Zehra ise anneliğiyle yüzleşir. “Ben ‘Oğlum yapma, etme’ diyerek annelik yaptığımı sanıyormuşum” dediğinde anlarsınız bunu. Geçmişin hesabını oğluyla kurduğu ilişkiden sorduğunu...
Süreyya’nın hayatı  daha bir başka. Başka derken, onun dertleri daha çok duygu halleri. Kusursuz gibi görünen hayatının ardında, aslında her kadının hayattan beklentisi neyse o yatıyor. Kişiliğinin saygı görmesi, sözüne kıymet verilmesi, değerinin küçültülmemesi...
İşte bu kadınların buluşturan bir yer görüş günleri, zaten dizinin ismi de “Görüş Günü Kadınları”.

MUKTEDİR KADINLAR HİKAYESİ
Bu zamana kadar pek çok dizide mahpusa düşmüş kadınların hikayelerini izledik. Fazlaca dramatize de edildi, iğreti gelecek kadar. Bu sefer dışarıda kalan ve o koca hayatı sürükleyip götürmeye muktedir olmak zorunda olan kadınların hikayelerini izliyoruz.
Dizinin en güzel yanlarından biri hem hayata dair gerçek kesitleri sunması, hem de bakışını kadınlardan yana koyması... Tabi medyanın bu kadar iğrençleştiği, çıkar mekanizmalarının neredeyse tamamını kadının aklı, ruhu, bedeni üzerinden şekillendirdiği bir yayıncılık anlayışı karşısında bu kadarının olmasına bile şaşırıyorsun önce. Demek ki tek tük de olsa olabiliyor işte. Diziyi izlenilir kılan şey ne yapım şirketi, ne de yayınlayan kanalın mükemmelliği.. Gayet de biz kadınların gerçeği… Kadınlığın gerçek yönlerinin ekranlara taşınabilecek değer kazanmasında kadınların emeği ve yaşama tutunma azmi elbette belirleyici...

BİLE……
O kadınlar için her görüş gününün bir hesap günü olmasının nedenleri ilerleyen bölümlerde daha da açığa çıkacak gibi gözüküyor.
Gebeliği devam eden Gülay’ın kendisini kimin ihbar ettiğini öğrenen kocasına yapmak zorunda olduğu bir açıklama vardır. Adının karıştığı cinayeti Gülay çözmeye uğraşsa bile…Okulda -kocası cezaevinde olan bir öğretmen olduğu için- tacize uğrasa bile…
Lale, okula giden oğlu Ege’nin –babası cezaevinde bir çocuk olduğu için- yaşadığı sorunlarla tek başına uğraşsa bile…Uyuşturucu satmaktan içeride olan kocasının eski müşterileriyle muhatap olmak zorunda olsa bile…Hatta bir daha gelmesin diye ona uyuşturucu bulsa, yakalanıp cezaevine gönderilse bile… Çocuğunu koruyucu aileye vermek zorunda olsa bile…
Oğlunun cezaevinde gördüğü zulme katlanamayan Zehra her görüş gününde kendisini affetmesi için oğluna yalvarsa bile…
Süreyya babasının evine dönmek zorunda olsa bile… Dışarısı içeriden daha zor olsa bile. Bu kadınlar için her görüş günü aslında bir hesap günü. Peki bu hesabın faturasını kim ödüyor en çok? Siz karar verin.

UMUDUN ZERRESİ NE DEMEK BİZ BİLİRİZ
Bu hafta 5. bölümü yayınlanan Görüş Günü Kadınları’nı izlediğinizde benimle aynı hisse kapılır mısınız bilmem ama, bir dizinin hayatımıza bu kadar dokunduğu zamanların üzerinden çok geçmiş. Farkedeceksiniz. Zehra’nın gözyaşları, Gülay’ın mağrurluğu, Süreyya’nın güçlü duruşu, Lale’nin mücadeleci tavrı her birimizde birazcık da olsa var. Ve o Süreyya’nın istediği “zerre kadar umudun” bu 4 kadının dışarıda kesişen hayatlarında olduğu ilerleyen bölümlerde daha çok hissedilecek.
Lale soruyor kendine;
“Bütün bunlar, bu yaşadığımız yer ben bunları çektiğim için değil mi?
Yok olsam ölsem umrunuzda olmaz
Çünkü benden bir sürü var değil mi?​”
İşte bir kadına ayna karşısında bu soruyu sorduran izlenilesi bir dizi Görüş Günü Kadınları. O umut zerreciğini bulmak bizler için zor değil, bakalım onlar nasıl bulacak? İzleyip, birlikte görelim.

ÖNCEKİ HABER

İlik nakli beklerken...

SONRAKİ HABER

Kara dişliler arasında öğütülecek yaşamlar değiliz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...