04 Kasım 2013 14:04

Dersimli Ermeniler ve Bedogillerin örgütü

Devlet açısından Kürt sorunu, Alevi sorunu ve Ermeni sorununun kesiştiği noktaydı Dersim. Üç ‘sorun’ açısından da ‘özel’ muamele gördü bu yüzden. Müslümanlaş(tırıl)mış Ermeniler Konferans’ında da ayrı bir oturum açıldı “Dersim Ermenileri”ne.

Dersimli Ermeniler ve Bedogillerin örgütü
Paylaş

Elif Görgü

Devlet açısından Kürt sorunu, Alevi sorunu ve Ermeni sorununun kesiştiği noktaydı Dersim. Üç ‘sorun’ açısından da ‘özel’ muamele gördü bu yüzden. Müslümanlaş(tırıl)mış Ermeniler Konferansı'nda da ayrı bir oturum açıldı “Dersim Ermenileri”ne.

Hranuş Kharatyan, Dersim’in Ermenistan olarak kabul edilen alanın sınır bölgesi olduğunu söylüyor. Ermenice yaptığı “Dersimliyim” başlıklı sunumuna göre Dersim’in muhalifliği tarihinden geliyor. 2 bin yıl önce Süryaniler Rumlar ve Ermeniler de dahil çok farklı etnik unsura yurt olmuş, her türlü muhalif dini inancın doğup geliştiği, farklı Ermeni tarikatlarına da kaynak olmuş bir bölgeydi Dersim. Kırımdan kaçanlar da bu yüzden Dersim’e sığınmıştı.

“Kültürü bütünüyle muhalif bir kültürdü. Dersim’in çok farklı muhalif algısını daha fazla incelememiz gerekiyor” diyor Kharatyan. Görüldüğü gibi “Dersim  sevdası” ırk, dil, din, mezhep ayrımı tanımıyor!

‘ALEVİ ERMENİLER KİMLİKLERİNİ KORUYABİLDİLER’

Kharatyan, Dersim’in bazı Ermeni dağ köylerinde 1915’in 1938 kadar hissedilmediği görüşünde. Bunun bir nedeni devletin Alevilere zaten ayrımcı davranıyor olması, örneğin onların, Kürt aşiret çocuklarına askeri eğitim veren ve bu yolla devlete bağlanan Aşiret Okulu’na alınmamış olmaları olarak açıklıyor. Kharatyan, “Dersim’de bazı Ermeni dağ köyleri 1915’i diğer bölgelerdeki gibi hissetmediler, onlar Hıristiyan olarak, Ermenice konuşarak yaşadılar ve sorun yaşamadılar” diyor.

Kharatyan, 1938 katliamının hedefinde Ermenilerin de olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Surp Garabet kilisesinin bombalanması bunun kanıtıdır. 1938 yılına kadar Ermeniler hep vardı, 38’den sonra kalanların hepsi Alevileşti. Bu çok da zor olmadı, sünnet bile gerekmiyordu ve Alevi Ermeniler, Ermeni kimliklerini çok kaybetmediler. Alevi Ermeniler olarak bilindiler, Sünni Ermeniler kadar asimile olmadılar.”

BEDOGİLLERİN ÖRGÜTÜ

Nezahat Gündoğan ve Kazım Gündoğan’ın 1937-38 Dersim katliamı ve torunlarının kişisel anılarını aktardıkları oturumda Gökçen B. Dinç ise her şeye rağmen Dersimli Ermenilerin ayrımcılıktan kaçamadığını anlatıyor. Alevileşmiş iki Ermeni kardeşin torunları ile yaptığı söyleşilerden derlediği bilgileri paylaşıyor konferansta. Dinç’in bir gözlemi “Dersimli” kimliğinin dini ve etnik kimliğe göre baskın olduğu yönünde. Yine de ayrımcılık yok değil.  “Gökte Hızır olsam Ermeni diyorlar” sözleriyle tarif etmiş torunlardan biri bu durumu, bir başkası ise “Pirimiz bir demişler ama arkamızdan Ermeni derler, soyu kırık derler” diyor.

Bu arada devlet de yakalarından düşmemiş elbet. TİKKO her eylem yaptığında onların evi basılmış. Dinç, TİKKO’ya şakayla karışık “Bedogillerin örgütü” dendiğini söyleyince gülüşmeler oluyor salonda. Dersimli Alevi Ermenileri en çok inciten durumu ise şöyle aktarıyor: “Kürtlerin ve Alevilerin haklarını savundukları halde Ermeni olarak dışlanmaları incitiyor.”

Görüşülen torunlardan birinin adı Elif. Dinç, Hrant Dink’in “hayata dair kalanlar bizi yakınlaştıracak” sözünü hatırlatıyor ve ardından Elif’in sözleriyle bitiriyor sunumunu Dinç: “Tek bir kimlik istemiyoruz dünya kimliği istiyoruz, şimdiki gençlikten umutluyum, umudumuzu kaybetseydik bugün burada olmayacaktık." (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Portekiz’de bütçe kesintisi

SONRAKİ HABER

Maritsa Küçük cinayetinde çete şüphesi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...