04 Kasım 2013 06:00

‘Alman İdeolojisi’ geçmiş mi gelecek mi?

İstanbul Kitap Fuarı bugün üçüncü gününde. Yüzlerce yayınevinin katıldığı fuara okurların ilgisi büyük. Yayınevlerinin düzenlediği söyleşi ve imza etkinlikleri bu yoğun ilgiyle kuşatılmış durumda. Fuarın ilk günü Evrensel Basım Yayın tarafından düzenlenen söyleşi de bu açıdan okurların önemli ölçüde ilgi gösterdiği bir söyleşi oldu.

‘Alman İdeolojisi’ geçmiş mi gelecek mi?
Paylaş

İstanbul Kitap Fuarı bugün üçüncü gününde. Yüzlerce yayınevinin katıldığı fuara okurların ilgisi büyük. Yayınevlerinin düzenlediği söyleşi ve imza etkinlikleri bu yoğun ilgiyle kuşatılmış durumda. Fuarın ilk günü Evrensel Basım Yayın tarafından düzenlenen söyleşi de bu açıdan okurların önemli ölçüde ilgi gösterdiği bir söyleşi oldu.

Aydın Çubukçu ve  kitabın çevirmenlerinden Olcay Geridönmez’in konuşmacı olarak katıldığı söyleşide ‘Alman İdeolojisi’nin doğuşuna, sosyalizmin temellerinin atıldığı bu kitabın yazım koşullarına ve bugüne tam metniyle ilk defa ulaşmasına değinildi.

‘SOSYALİZM’İ TARİH TEMELİNDE BİLİME OTURTAN BİR ESER’

Aydın Çubukçu konuşmasına ‘Alman İdeolojisi, sosyalizmi tarih temelinde bilime oturtan bir eserdir. Bu eser, tarihi bilgi aktarımından, bir bilim haline getirmiştir’ sözleriyle başladı.
Tarihteki olgular bütünlüğünün, neden-sonuç ilişkileri üzerinden yapılabilen genellemelerin, tarihi bilim yaptığını aktaran Çubukçu, ayrıca kitabın tarihsel materyalizmi kuran bir kitap olduğunu da hatırlattı.

Sosyalist ve komünist akımların sınıflandırılmasının yapıldığı ilk kitap olma özelliğini taşıdığını ifade eden Çubukçu, Kitaptaki Feuerbach bölümü 11 tezden oluştuğunu 11.tezde de daha önceki felsefecilerin aksine Marx, asıl olanın dünyayı yorumlamak değil, değiştirmek olduğunu belirttiğini vurguladı.

‘Ayrıca Marx’a göre tarihi gerçekleştiren insandır. Ama insanlar bunu rastgele yapamazlar, hem geçmiş hem de maddi temelli koşullar tarihi nasıl yazdıklarını etkiler. Marx, Feuerbach’ın aksine insanın somut olduğunu ve etken olduğunu savunmuştur.’ diyen Çubukçu, Feuerbach ve Genç Hegelciler’e göre dinin eleştirilmesi bir başlangıç ve olmazsa olmaz, onlara göre yanlış karşısına doğruyu koyarak insanlara, doğru öğretilebilir olduğunu bunun karşısında Marx’ın eleştirisinin, ‘din tarihsel ve toplumsal bir olgudur. Bu nedenle toplumsal koşulları değiştirmeden dini eleştirmek idealizmdir.’ Şeklinde ifade edilebileceğini söyledi.

Marx’ın Hegel eleştirisini Feuerbach yardımıyla ve ayrıca Feuerbach eleştirisini de Hegel diyalekliği yardımıyla yaptığını belirten Çubukçu, Marx’ın Hegel ve Feuerbach’ yönelik eleştirilerini şöyle açıkladı:  Marx’a göre ikisinin de yanlış ve eksik yönleri bulunmaktaydı. Marx bunun üzerine “Hegel diyalektiğini ayakları üzerine doğrultum.” diyerek bunu belirtmiştir. Hegel diyalektiği “kavramlar arasındaki ilişki” olarak tanımlamıştır.

Buna karşın Marx’ın diyalektik tanımı ‘insan ve doğa arasındaki ilişki’ olmuştur. Bunun için de tarihten yardım alır, tarih üzerine inşa eder. Bu da ancak materyalizmle olabilirdi.
Örneğin, Feuerbach için duyulan nesne-ler çok önemliydi. Burada insan edilgen bir tanımda kalır. Ancak Marx’a göre bir elma ağacının duyulur bir nesne haline gelmesi için ticaret yapılması ve üretim faaliyetlerinde bulunulması gerekir. Bunları yapanlar da insanlardır, yani insanlar etken yapıdadır.

TAM METİN OLARAK  İLK KEZ ÇEVRİLDİ

Marx ve Engels’in “Alman felsefesinin bütün ideolojik tarzlarıyla” hesaplaşmak üzere kaleme aldıkları “Alman İdeolojisi”ni Tonguç Ok ve Olcay Geridönmez çevirdi. Kitabın çeviri sürecinden bahseden Olcay Geridönmez, Türkçede de Alman İdeolojisi’nin Feuerbach bölümü yayımlandığını ve bu çevirilerin kitabın yalnızca ilk bölümün çevirisi olduğunu söyledi. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

‘Ya Ameliyatlı Yerime Gelseydi!’

SONRAKİ HABER

Dayatmalara karşı koyma iradesi: #direnfutbol

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...