03 Kasım 2013 06:00

Nerden bileceksiniz?

Birine hayatta değilken ödül vermenin en az korkutucu yanı, yapacağı konuşmayı yapamayacak olması. Ödül veren faşistse tabii, ödül alan bir kavga insanıysa. Ahmet Kaya alabileceği bütün ödülleri halkından aldığı için buna ihtiyacı yoktu. Ama diyelim devletin büyük sanatçıya samimiyetle yaklaşası, hakkını teslim edesi gelmiş. Siz onun neden sustuğunu, nerden bileceksiniz?

Nerden bileceksiniz?
Paylaş

Çağdaş Günerbüyük

Birine hayatta değilken ödül vermenin en az korkutucu yanı, yapacağı konuşmayı yapamayacak olması. Ödül veren faşistse tabii, ödül alan bir kavga insanıysa. Ahmet Kaya alabileceği bütün ödülleri halkından aldığı için buna ihtiyacı yoktu. Ama diyelim devletin büyük sanatçıya samimiyetle yaklaşası, hakkını teslim edesi gelmiş. Siz onun neden sustuğunu, nerden bileceksiniz?
Herkesin hatırladığı bir başka ödül gecesine geri dönüp, oradan dersler çıkarmakla başlasalar, iyi ederler. Varsın onu geri döndürmesin, atılan çatal bıçağı geri alamasın, ama boş laflar dışında bir şey görmüş olalım. Kürtçe şarkıya klip çekeceğini ve bunu yayınlayacak yürekli televizyoncular bulacağını söylerken o, yani ölümünün başladığı gün, höykürenlerin kaçından hesap sormuş mesela o devlet, madem ödül peşinde? Halk soruyor, Serdar Ortaç’ın yaşadıkları da, vaktiyle “Şerefsiz” manşeti atan genel yayın yönetmenine geçenlerde “o utançla yaşamayı öğrendim” diye yazdıran da daha başlangıç. Halk öyle haybeye ödül vermez çünkü, birkaç kelimeyi bir araya getirip manasız gerekçeler belirtmez. Her konserinde zavallı Serdar Ortaç’ı takip eden Ahmet Kaya’nın ruhu değil, onu sevenlerin kendisi, kanıyla, canıyla. “İçimde ölen biri” Ahmet Kaya olan herkes. Ahmet Kaya halk olmuş, ona numara yapmaya kalkanın vay haline.
Ahmet Kaya’nın adı ile katlini başlatan ödül kelimesini aynı cümle içinde, onun uğruna canını verdiği dillerin özgürlüğünü tanıyanlar, halkların eşitliğini mümkün kılanlar kullansın.

YETER

Referandumun eskimeyen meşhur sloganı, hiç peşimizi bırakmıyor. Kafasını nereye çevirse insan, yetmediğini bile bile bir şeylere evet demeye çağrılıyor. Ne yapalım, idare ederiz, şimdilik bu kadar olsun, daha iyisini mi bulacağız, buna da şükür ya da hepsini kapsayan, yetmez ama evet. O günün referandumunda bunu savunmakla da ilgisi yok bunun, düzen politikalarına şükretmenin genel adı bu.
Kimisi yetmez ama cumhuriyet diye sahalara çıkıyor. 90 yıldır ulusal sorunu çözmemek, inanç özgürlüğünü kısıtlamak, patron iktidarını büyütmek üstüne kurulu cumhuriyeti yenilemekle durumu kurtarmayı umuyor. Hâlâ aynı çözümsüzlüğü konuşmuyor, aynı çözümsüzlüğü kullananlar tarafından yönetilmiyormuş gibi, şükredilmesini bekliyor.
Oylar bölünmesin diyen, farklı bir şey mi istiyor sanki? CHP’den hiçbir umudu olmasa da, üç tane söylemini, iki tane figürünü beğenip onunla yetinmeye çağırıyor o da işte. Daha fazlasını istemenin sakıncalarını anlata anlata bitiremiyor. İsterse sana yetmesin, ama evet de misali. Sen bir araya geliyorsun, daha önce birleşmediklerinle birleşiyorsun, ona göre yine bölmüşsün. Bütün oylar baştan onların çünkü, sana ancak bölmek düşüyor.
Doğrudur, bütün oylar düzenin cebinde. Mücadelenin her anı, onu eksiltiyor. Öyleyse düzenin oyları sonuna kadar bölünsün, parçalansın, eksilsin ki hayat bir şeye benzesin.
HDP bunun için var. Yeter, demek için. İyi ki var.

MERMER

Marmaray üstüne söylenecek her şey söylendi galiba, kullanan İstanbullulara sağ salim bir yolculuk dilemek kaldı geriye. Şu yine de yeterince enteresan.
Marmaray’ın adını aldığı Marmara, bir coğrafi bölgenin, denizin ve adanın adı, malum. Marmara denmesinin nedeni, adanın ve denizin altındaki mermer yatakları. Marmaros, Yunanca mermer demek.
Cumhuriyetin 90. yılını adını mermerden alan bir tüp geçitle kutlamak, kimsenin kaçamadığı bir tesadüf olmuş. Biraz düşününce, tesadüften fazlası var gibi. Mermer, siyasi dilde, yekpare olan için kullanılır ya. Bir araya gelmiş birbirine benzemeyen parçalardan oluşan mozaiğe karşı önerilir, her yanı birbirinin aynısı, taş gibi sert, kırması zor bir kütle. Tanıdık mı?
Yeterince dalga geçilen kıtaları birleştirme denemeleri bir yana, tehlikeleri ve konforuyla Marmaray artık hayatımızda. Bir de şu mermer işine çözüm bulunsa, halkın hayatı daha da rahatlayacak, kimsenin kuşkusu olmasın.

ÖNCEKİ HABER

Bir rant alanı olarak ulaşım

SONRAKİ HABER

Movimiento Passe Livre: Sao Paulo’nun ulaşım devrimi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...