01 Kasım 2013 06:00

Biz büyüdük ve kirlendi dünya

Biz büyüdük ve kirlendi dünya
Paylaş

Selda Özer

İlkokulda ya da hadi o kadar geriye gitmeyelim, filmin de muhteviyatına uysun, ergenlik döneminin sadece kadınlar için değil erkekler için de kadim ortakları vardır mutlaka. Birlikte dünya kurtarılır, seferlere çıkılır, aşık olunur. Vakit sadece onunla geçer, acı onunla diner. Ama bu ve benzeri dostluklar genellikle belli bir yaşa özgüdür. Özellikle büyümenin ve hayata atılmanın son evresi üniversite yıllarında “Biz hiç ayrılmayacağız, hep birlikte yaşayacağız” diyecek hetero özelliğe sahip belki de yüzlerce dost bulabilirsiniz. Çünkü biz büyüyünce kirlenen dünya ilk olarak kadim dostu alır yanından.

ERGENLİKTEN SON ÇIKIŞ!

Başka Sinema kapsamında gösterime giren Frances Ha, ergenliğin son sancılarının yanı sıra bir direnme hikayesi gibi de okunabilir. Direnilen şey ise büyümek ya da beyaz yakalı kervanına katılmayı istememek... Noah Baumbach’ın senaryosunu aynı zamanda filmin başrol oyuncusu Greta Gerwig’le kaleme aldığı Frances Ha, siyah beyaz fonuyla modern New York sokaklarında hoplayan, koşan dans eden ve büyümeye direnen bir gençlik endişesi. İyi bir dansçı olmak için sürekli çabalayan ve büyük düşleri olan Frances, ev arkadaşı Sophie üzerine (Birlikte kurdukları hayaller elbette) büyük hayaller kurmaktadır. Sevgilisiyle eve çıkmaz çünkü Sophie ile aynı evde kalacaktır. Ya da benzeri hiçbir yakın-uzak gelecek için planlamasına girişmez. Frances, çok çok büyük dansçı olacaktır, Sophie ise çok iyi bir yayıncı... Hayaller hep iki kişiliktir. Fakat Sophie bir gün bir erkeğe aşık olur ve ikili hayaller birden suya düşer. Bu kopuşla birlikte Frances New York’ta yaşamanın maddi zorluklarıyla burun buruna gelir. Çünkü Frances bir dans kumpanyasında çırak olarak çalışsa da bir dansçı değildir. Büyük hayalleri olmasına rağmen, New York’ta yaşamanın ekonomik zorluklarından o da payını almaktadır.

Frances, Sophie’nin gidişiyle büyük bir boşluğun içine düşer. İkilinin ilişkisindeki anaç taraf olan Sophie’nin gidişi Frances’te bir nevi ikinci bir yuvadan çıkışın simgesi gibidir ya da yuvasız kalış demek daha doğru olur. Hatta uzun süre bir düzen tutturamaz Frances, sürekli yersiz yurtsuz kalır. Zaten en büyük problemi de artık Sophie’den sonra evsizliktir. Yani “geleceksizlik”... Dansçı olmak ister “İstersen idareten bunu yap” teklifine kati bir dille reddeder. Ama gün gelir şartlar onu zorladığında ise üstünde eğreti duran “beyaz yaka”yı gevşetip gerçek Frances’e nefes aldırır ki o yanı hep bir yerlerden fırlayacak gibi hazır olda bekler.

Frances Ha, siyah beyaz ve bağımsız havasıyla Amerikan bağımsız sinemasının piri sayılan Jim Jarmusch’un Stranger Than Paradise filmine bir göz kırpıyor. Melankolik ve neşeli hali türünü benzer kılmasa da,  siyah beyazlığı Allen’ın Manhattan’ını hatırlatsa da, Frances’in iki erkekle ev arkadaşlığı yaptığı bölüm, sanki siyah beyaz akrabası olan filme bir uğramış da Willie’nin evinde de kalmış gibi bir tat bırakıyor. Her ne kadar kalınan ev Willie’nin evinden çok farklı olsa da. En çok da bu üçlünün Stranger Than Paradise’ın üçlüsü kadar sesiz olmasa da benzeri bir yorgunluk hali olması gözün seğirmesine neden oluyor...

ÖNCEKİ HABER

Yaşar Atan’a öykü ödülü

SONRAKİ HABER

Başka bir sinema

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...