14 Ekim 2013 06:00

Bir de ‘geriye kalan’dan dinle

Geniş bir salon, çeşitli yaşlardan insanlar, anne, baba ve çocuklar bir araya gelmişler. Ortak anılar aynı kitapta birleşince, onların da yolu bu salona düşmüş. ‘Keşke Bir Öpüp Koklasaydım’ duygusunun hakim olduğu anılar, geride kalanlar, bekleyenler...

Bir de ‘geriye kalan’dan dinle
Paylaş

Ezgi Görgü

Geniş bir salon, çeşitli yaşlardan insanlar, anne, baba ve çocuklar bir araya gelmişler. Ortak anılar aynı kitapta birleşince, onların da yolu bu salona düşmüş. ‘Keşke Bir Öpüp Koklasaydım’ duygusunun hakim olduğu anılar, geride kalanlar, bekleyenler... Eylem ve Özlem Delikanlı birlikte bu anıları dinlediler. Röpörtajlar yaptılar ve şimdi tüm bu çalışmalarını Keşke Bir Öpüp Koklasaydım: Geride Kalan Aileler 12 Eylül’ü Anlatıyor ‘la yayımladılar.
Eylem ve Özlem Delikanlı hazırladıkları kitabın neyi amaçladığını şöyle anlatıyor: Amacımız, anlatılanların darbe döneminde büyümüş insanlardan ziyade bu konuda hiçbir fikri olmayan insanlara ulaşması.

Sizi bu hikayelerle ne buluşturdu?
Ö.D: Ağrı’da bir doğum günü kutlamasında kardeşlerimle benim çekilmiş bir fotoğrafımız var. Fotoğrafta masanın üzerinde doğum günü pastası ve babamın çerçeve içerisinde bir tane fotoğrafı var. Sonraki sayfalarda fotoğraflara bakmaya devam ettiğimde çocukluk fotoğraflarımızdan sadece bir tanesinde babamla fotoğrafımızın olduğunu gördüm. Akabinde bilgisayarımı açıp çocukluktan hatırladığım birkaç küçük anı üzerinden babamı yazmaya başladım. Bu bir iki ay sürdü böyle. Sonra bir gün Eylem’le konuşurken ben böyle bir şey yapıyorum dediğimde Eylem de zaten o sırada başka bir sebeple annemi yazmaya başlamış, işte sonrasında bu projeyi ‘Kalanlar Projesi” haline dönüştürdük.

‘AİLELER REFERANS OLDU’

Yazma süresince farklı ailelerle nasıl bağlantı kurdunuz?
Eylem Delikanlı:
Bilinen, bilinmeyen aileler var. Bizim görüşme yaptığımız kesim sosyalist sol ama sol içerisinde bilinen isimler olsun diye bir derdimiz olmadı. O dönemde çocuk olan, daha genç olan, anne babalar var, eşler, kardeşler var, böylece bir karma oluştu. Net olarak bitmiş bir çalışma oldu diyemeyiz. Çünkü mantık olarak bitirmek mümkün değil. Birçok ekibin aynı anda binlerce aileyi taraması lazım ki ortaya gerçekten bir tablo çıksın.
Ö.D: Bizim bu kitabı yazmaktaki amacımız, darbeye dair hiçbir fikri olmayan insanlara ulaşmasıydı.
E.D: Ailelerle referans aracılığıyla görüştük, daha sonra o çevre genişledikçe, tanışa tanışa gittik, ama mutlaka onların tanıdığı biri bizi yönlendirdi.

Olumsuz tepkiler oldu mu?
E.D.:
Görüşmeleri yaptığımız bazı kişiler yazdıklarını somut olarak görünce hikayelerini paylaşmaya hazır olmadıklarını düşündüler, yazılarını geri çektiler. Normalde 40’ın üzerinde görüşme yapmıştık.

Kitapta ‘Normal bir yaşam sürdük’ diyen çocuklar var, yıllarca ayrı yaşayan ailelerin ‘normal hayatı’ bu...
E.D:
Burada öyle normal olmayan bir durum var ki bir ailenin 19 yıl bir araya gelememesi hiçbir şartta normal değil, 19 yıl sonra bir araya gelip de devam ediyor olması olabildiğince normal olabilir ancak.
Ö.D:Kadınların, eşleri gittikleri zaman arkada kurdukları dayanışma ağı çok kuvvetli, İnsan Hakları Derneğinin temellerinin atılmasına sebep olan bir dayanışma bu... İnsanlar dertlerini buralarda paylaşıyorlar, anlatıyorlar. Yalnızlık çok yok bu insanların hayatlarında. Hele de cezaevi önünde oluşturdukları çok güçlü bir dayanışma ağı var, darbenin psikolojik etkilerini minimize etmek anlamında. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Neden büyük kadın sanatçı yok?

SONRAKİ HABER

Irak\'ta kanlı saldırılar sürüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa