11 Ekim 2013 06:00

MEB’den cinsiyetçi yaklaşım

Merve Yıldırım

Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda, öğrencilere alınması tavsiye edilen Ömer Asım AKSOY’UN Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü’nde yer alan ırkçı ve cinsiyetçi atasözleri tartışma yarattı. Sözlükte; “Dayak cennetten çıkmıştır. Ergen gözüyle kız alma gece gözüyle bez alma. Erine göre bağla başını tencerene göre kaynat aşını. Erkeğin şeytanı kadın. Gelin olmayan kızın vebali amcasının oğluna. Helale cömertlik olmaz…’’ gibi cinsiyetçi atasözleri yer alıyor. Bu da çok açık bir şekilde erkek egemen nesil yetiştirmenin önünün açıldığını gösteriyor. Önce böylesine tehlikeli bir kitabın basılması sonra bu kitabın okullarda tavsiyeyle aldırılması… İlkokul sıralarına indirilen cinsiyetçi eğitim beraberinde çocuk yaşta evlilik, şiddet, taciz ve tecavüzü getirirken, erkek çocuklarının henüz o yaşta kendilerini kız çocuklarından üstün görme, kendi düşüncelerini kabul ettirme, kız çocuklarının ise henüz o yaşlarda bastırılıp erkeğin kendinden üstün olduğunu kabul etme, namus kavramı adı altında ezilmesi gibi psikolojik birçok sorunu meydana getiriyor.
Geçtiğimiz günlerde “evlilik vizesi” gündemi, bir süre meşgul etmişti. Bu yasa taslağı yandaş medyada “Artık hem okuyup hem evlenebilecek kızlarımız”, “küçük yaşta evlilik yapıp okulunu bırakan kızlar okul hayatına devam edebilecek” şeklinde acıyı tatlı gösterme politikalarıyla, tartışmaları, bu fikre karşı duranları göz ardı ederek yayınladı. Tacizi, tecavüzü, şiddeti, çocuk yaşta evliliği meşrulaştıran bu yasanın sıcağı sıcağına yukarıda bahsettiğimiz sözlük, okullarda tavsiye ile aldırıldı. Yani evlilik vizesine tam destek bu sözlükten geldi. Asıl beslenilen kök ise 4+4+4 eğitim sistemi.  
Evet, kadın ya evlenecek ya ölecek onlara göre. Sundukları en acı seçeneklerden birisi; çocuk yaşta evlilik… Bu da ölüme itiyor çiçeği burnunda kız çocuklarını. İşte bunun en güzel örneği; çok uzakta değil, Yemliha’da… 8 yaşında bir kız çocuğunun 40 yaşında bir adama verilmesi sonucu, düğün gecesi iç organlarında ki yaralanmalar nedeniyle hayatını kaybetti.
Geçtiğimiz yıllarda başbakan Recep Tayyip Erdoğan  “Yaradılış gereği kadın ve erkek eşit değildir” diyerek erkek üstünlüğünün hakim olduğunu alenen ortaya sermişti. Eğitim müfredatlarında kadınlar her gün daha da güçsüzleştirilirken erkekler güçlendiriliyor. Geçtiğimiz yıllarda müfredatta bu konu üzerinde değişiklik yapılacağının belirtilmesine rağmen değişen bir şey olmadı, aksine her şey daha da kötü oldu.
Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Firdevs Gümüşoğlu bir röportajında “Kadın ve kız çocukları bütün ders kitaplarında fotoğraf olarak, anlatı olarak azaldı. Yani imgesel ve içerik olarak kadının azaldığını görüyoruz. Bununla birlikte, geleneksel vurgular daha fazla…” diyerek kadınların nasıl tamamen erkek egemenliğine girmek zorunda bırakıldığını ifade etmişti. Ders kitaplarında kadının aile içindeki rol dağılımı, ‘baba, çocuk ve anne’ biçiminde... Hiyerarşide anne en alt kategoride…  Bu 1951’deki bir örnekte de böyleydi. AKP ve politikası da bugün tam da yapmak istediği şeyi yapıyor: “Kadınları susturuyor ve erkek egemenliği karşısında konuşmayan nesiller yetiştiriyor”…
Her gün en az 5 kadınımız can veriyor…  Sebebi açık; günden güne yok edilen kadın hakları ve erkek hakimiyetinin okul sıralarına kadar getirilmesi…
Aslında yazının en önemli kısmı burası: Bu eğitim müfredatı “karısını öldürecek” nesiller yetiştiriyor. Bizler genç kadınlar, kadınlar, erkekler olarak cinsiyetçi eğitime karşı mücadelemizin sesini yükseltmeliyiz. Bataklıkta sinek avlayan zihniyete karşı bataklığı kurutmak için mücadele etmeliyiz.     

*Kayseri

Evrensel'i Takip Et