30 Mayıs 2011 10:15

Romanın Şiiri

MURATHAN Mungan, şiirleri kadar düzyazıdaki masalcı üslubuyla da bilinen bir edebiyatçı ya, -hani şarkı sözleri, oyunları, senaryoları, diğer üretimleri anmazsak – bunların üstüne son yapıtına verdiği ad oldukça isabetli. Kahramanlarının hayatlarından ve akıllarından geçenleri, Mungan’ın, yani şairin cümlele

Romanın Şiiri
Paylaş
Çağdaş Günerbüyük

MURATHAN Mungan, şiirleri kadar düzyazıdaki masalcı üslubuyla da bilinen bir edebiyatçı ya, -hani şarkı sözleri, oyunları, senaryoları, diğer üretimleri anmazsak – bunların üstüne son yapıtına verdiği ad oldukça isabetli. Kahramanlarının hayatlarından ve akıllarından geçenleri, Mungan’ın, yani şairin cümleleriyle anlatan bir şiir masalı ‘Şairin Romanı’.
Bir çeşit ‘Anakara polisiyesi’ bu, ille de güncel bir gönderme lazımsa. Bir anlamda türler arası, arka kapağının dediğine göre “Batı’nın modern çağ fantezi romanlarıyla Doğu’nun Binbir Gece Masalları’nın özgün bir bileşimi”. Batı ile Doğu’yu yaklaştıran bu ‘Yüzüklerin 1001 Gecesi’ tarifine polisiyeyi de eklemekte fayda var aslında. Anakara adında hayali bir karada rüyalar, eski yeni diller, şiirler, yolculuklar anlatılıyor ama hikayedeki o soru, yine o soru: Katil kim?

Şiir filozofu Mootah der ki “Her manalı görünen sözde anlam arama.” Oysa bizim okurun pek sevdiği bir huyu, bu tuzaklara kolay düşmektir. Umulur ki, kitabın başlıca şiir motifinin, şiirli dilinin, rüyalı anlatımının içinde kaybolup Şairin Romanı’nın esas vurgusunu gözden kaçırmasın. Bu kitap her şeyden öte emeğe övgünün kitabı çünkü. İnsan emeğini güzelleyen içi dışı şiirli bir roman.

İnsan emeğine güzelleme, çünkü “asıl olağanüstülük insan emeğinde” diyor, o olağanüstü ile süslü öyküsünün daha başlarında. Her şey bilge şairin işçi bir kadınla, okumuş bir işçi kadınla karşılaşmasıyla başlıyor, “elleriyle düşünen” marangozla nihayete eriyor. Başlıca düğümü de yine şiir emektarının bulunuşuna bağlanıyor.

İNSAN EMEĞİ VE KİMLİK SORUNU

İçi dışı şiirli bir roman, çünkü hem dili, hem konusu adını doğrular gibi, şairane. Şiir filozofu, şair katili, şiirli şenlikler, şairin ustası, şiirin çırağı, şiir defterleri ve şiirsel bir iyi niyet: “Belki de tek borçlu olduğumuz adalet şiirsel adalettir!”

O masalsı dilin sırrı da, Mungan’ın kahramanlarının ketumluğundan ileri geliyor. Diyaloglar, tırnak içinde sözler, 600’e yakın sayfası olan bir roman için yok denecek kadar az. Daha çok onların iç dünyalarını konuşturan, cümleleri kendi kuran yazardan başkası değil. Belki kitabın adındaki şair de, kitaptakiler de biraz ya da daha fazla Mungan’ın kendisidir, Kum Saati diye kitap yazanı bile olduğuna göre.

Şairin Romanı’nın başka meseleleri, örneğin kimlikler, bir insanın ne zaman bir başkası olabildiği, bir adın kime ait olduğu ya da kimin kimi ne kadar tanıdığı gibi sorularla, mütemadiyen okur karşısına çıkıyor. Sonra da, bütün düğümlerin çözüldüğü yere insan emeğini yerleştirmesi, günümüz insanının da pek didiştiği kimlik sorularına anlamlı bir yanıt olarak duruyor.

Hayatın hakikatten çok yalana yakın olduğunu anlatıyor ya Mungan, bu masalsı ve şairane romanında; yalanı insanın hayalgücünün, kaleminin, düşünsel emeğinin ürününün öteki adı olarak okusak da olur herhalde. Şairin Romanı’nın bizzat, 15 yılda yazılmış bir emek ürünü olması gibi. Uzun zamana yayıldığı belli oluyor, farklı zamanlarda yazılmış gibi duran üslup geçişlerinden ve kurgunun sağlamlığından. İronik isimli Şairin Oyunu bölümü, romanın sonunu epey merak uyandıran incelikli bir başarıyla getiriyor.

Arka kapak der ki, önümüzdeki, “tabiata, emeğe ve şiire övgünün romanı”. Romanın övgüsüne gelince; tabiat bu bağlamda dil, dilimiz kabul edilecekse, bu önünüzdeki de romanın tabiatına ve yazarının emeğine övgünün yazısı olsun da, varsın şiiri eksik kalsın.

* Şairin Romanı, Murathan Mungan, Metis Yayınları, Roman, 592 sayfa

ÖNCEKİ HABER

Oyunbaz’dan son oyunlar

SONRAKİ HABER

Hepsi gerçek, hepsi kurgu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa