07 Ekim 2013 06:25

‘Devrimimizi rehin aldılar’

Mısır Kadınlar Birliği Yöneticilerinden Samar Yehia, İsveç Parlamentosunda düzenlenen bir panelde “Kalbim kanıyor. Devrimimiz her biçimde tamamıyla rehin alındı. Ancak bizler etnik kökenli miras, tarih ve kültürümüzü korumakta, askeri ve teokratik rejimlerden kurtulmak için sivil ve laik bir Mısır’ı kurmakta ısrar edeceğiz” dedi.

‘Devrimimizi rehin aldılar’
Paylaş

Murat Kuseyri

Mısır Kadınlar Birliği Yöneticilerinden Samar Yehia, İsveç Parlamentosunda düzenlenen bir panelde “Kalbim kanıyor. Devrimimiz her biçimde tamamıyla rehin alındı. Ancak bizler etnik kökenli miras, tarih ve kültürümüzü korumakta, askeri ve teokratik rejimlerden kurtulmak için sivil ve laik bir Mısır’ı kurmakta ısrar edeceğiz” dedi.

Parlamento Başkanı Per Westerberg’nin açılışını yaptığı, Sosyal Demokrat İşçi Partisi, Çevre Partisi Yeşiller, Hristiyan Demokratlar, Sol Parti, Halk Partisi ve Merkez Partisinin kadın milletvelilleri tarafından temsil edidiği panelde Mısır’deki halk ayaklanmasını anlatarak konuşmasına başlayan Yehia, 25 Haziran 2011 gününün Mısır halkı için hiçbir zaman unutulmayacak tarihi bir gün olduğunu belirterek yaşadıklarını şu cümlelerle aktardı:
“Tankların, polisin, develilerin acımasız saldırılarına karşı meydanda bir insan denizi oluşturan halk kararlıca direndi. Mısır’ın her tarafından Müslümanlar, Kıptiler ve Beduinler dalga dalga Tahrir Meydanı’na aktı. Biz gerçekten düzeni değiştirecek güç ve yetenekte olduğumuzun farkına vardık. Biz durdurulmazdık. Ne tanklar ne de develer ekmek, özgürlük ve sosyal adalet talepimizi bastırabildi.”

MURSİ DÖNEMİNDE KADIN MÜCADELESİ

Devrimin ardından kadınların seslerine kulak verilmesini istediklerini, çocukları için daha iyi bir gelecek, daha iyi bir eğitim ve sağlık sistemi, yoksullara imkanlar tanınması, yemek masasında bir bardak temiz su ve bir somun ekmek talep ettiklerini belirten Yehia, “Ama bunun yerine ne aldılar?​” diye sorduktan sonra şunları söyledi:
“Mursi iktidara geldikten sonra politikacılar kız çocuklarının 9 yaşında evlenmelerine izin veren yasal düzenlemeler yapılmasını istediler. Kadın sünnetini legalleştirdi ve zorunlu hale getirdiler. Mübarek döneminde bile parlamentodaki kadınların oranı yüzde 12 iken bu yüzde 1.8’e geriledi. Parlamentoya seçilen kadınlar kendi emirlerinden çıkmayacak, kadın ve toplum sorunları hakkında bilgisi olmayanlardı.”

KADINLARIN YÜZDE 81’İ SÜNNETLİ

Mısır’da kadınların sünnet edilmelerinin oldukça yaygın olduğunu, 15-19 yaş arasındakilerin yüzde 81’nin sünnetli olduğunu belirterek son yapılan kamu oyu araştırmalarının halkın yüzde 54’ünün bu uygulamanın devam etmesinden yana olduğunu gösterdiğini söyledi. Sünnetsiz kızlar arasında öğrenim görenlerin oranı yüzde 60 iken sünnetli olanlar arasında bu oranın yüzde 16’ya gerilediğine belirten Yehia, 2012 yılında okuma yazma bilmeyen 16 milyon kişiden 10.3 milyonunun kadınlar olduğuna dikkat çekti.

Müslüman Kardeşler’in kırsal kesimlerde eğitim ve sağlık gibi hizmetlerini organize etmenin avantajlı oya dönüştürdüğünü belirten Jehia, en fazla baskı altında bulunan kadınların bu bölgelerde bulunduğunu, kadınlar arasında yoksulluk ve cinsel hastalıkların yaygın olarak görüldüğünü söyledi.  

3 MİLYON SOKAK ÇOCUĞU

2011 yılında Sosyal ve Kriminal Araştırma Merkezinin Mısır’da 3 milyon sokak çocuğu bulunduğunu açıkladığını ve bu sayının Kuveyt’in nüfusu kadar olduğunu belirten Yehia, bu çocukların evleri bulunmadığı gibi eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanamadıklarını belirtti. Devlet ve toplum tarafından dışlanan sokak çocuklarının cinsel ve fiziki saldırılara maruz kaldıkları halde bunu yapanlar hakkında herhangi bir kovuşturma yapılmadığını dile getirdikten sonra “Sokak çocuklarının sayısı artarken Hükümet başını kumda gizlemeyi sürdürüyor ve hiç kimse sorumluluğu üstlenmeye yanaşmıyor” dedi.
 2012 yılında yapılan ilk anayasayı köleliği meşrulaştıran bir felaket olarak niteleyen Yehia, şu anda yapılmakta olan anayasayı hazırlamak amacıyla atanan 50 kişiden sadece 5’inin kadın olduğunu, kendilerinin komisyondakilerin en az üçte birinin kadınlardan oluşturulması önerilerinin kabul edilmediğini söyledi.

Kadınları dıştalayarak  kadın ve  insan hakları ve sosyal adaleti gerçekleştirebilecek bir anayasa hazırlanmasının imkansız olduğuna vurgu yaptıktan sonra “Biz kurtuluşumuzun kendi ellerimizde olduğunun bilincindeyiz. Geçmişte nasıl mücadele ettiksek yine mücadele edeceğiz ve haklarımıza kavuşacağız. Asker ve teokrasinin hakim olmadığı laik sosyal bir sistem kuracağız” şeklinde konuştu.


DİRENİŞİ KIRMAK İÇİN KADINLARA TECAVÜZ EDİLDİ

“Bir tüfeğin yapamayacağını bir kadının yapabileceğini” belirten Yehia, ölümle halkı korkutamayan devletin direnişi kırmak amacıyla kadınlara yönelik taciz ve tecavüz saldırılarını devreye koyduğuna dikkat çekti. Tahrir Meydanı’nda kadınlara yönelik cinsel saldırıların iyi örgütlenmiş, iyi korunan, paralı ve profesyonel, devrimci elbiselerini giymiş kurtlar tarafından gerçekleştirildiğini söyledi.
Bu saldırılara kadınların yanıtının sayılarını bir kaç kat arttırarak, meydanda korkusuzca ve onurluca durarak yanıt verdiklerini, ne askerlerinin bekaret kontrolü ne de toplu tecavüzlerin kadınları yolundan alıkoyabildiğini vurguladı.
Dış basının daha çok kadın gazeteci ve turistlere yönelik tecavüzlere odaklaştığını, Mısırlı kadınlara yapılan vahşetin bu saldırıların gölgesinde kaldığını belirttikten sonra “Hükümet bu saldırıları ve kadınların güvenliğini bir kart gibi oynamaya çalıştı. Protestoların durdurulması halinde güvenliğin sağlanacağı ve ekonomik reformlar yapılacağı vaadinde bulundu” diyen Yehia, son üç yıl içinde özellikle de Mursi’nin kısa süren eğemenliği döneminde kadınların güvenliklerinin tamamen ortadan kalktığını söyledi.


KADINLAR AYRIMCILIKLA DA KARŞILAŞIYOR

Mısır’da kadın olmanın zor ama azınlıklara mensup kadın olmanın çok daha zor olduğunu örnekler vererek dile getiren Yehia Nubian, Kıpti ve Beduin kadınların hem devletin hem de toplumdaki bazı grupların ayrımcılık ve saldırılarıyla karşı karşıya kaldıklarına dikkat çekti. On yıllar boyunca rejimin varlığını sürdürebilmek için halkları karşı karşıya getiren, azınlıklara karşı kışkırtıcı bir politika izlediğini belirttikten sonra “Devrimin sorunlarına çözüm getireceğine inanan bu kesimler eylemler içinde yer aldılar. Sesleri boğulmaya çalışılıyor” şeklinde konuştu. Nubianlar  ve Kıptilerin tarihsel ve kültürel miraslarının yavaş ama kesin olarak yok olma yolunda olduğu uyarısında bulunduktan sonra, “Azınlıklara mensup kadınlar çok daha fazla ve uzun süre mücadele etmek zorunda. Çünkü on yıllar boyu tiran ve hükümetlerin gerçekleştirdileri yıkımlarını onarmak uzun zaman alacak”dedi. (Stockholm/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Mısır\'da polis saldırdı: En az 53 ölü

SONRAKİ HABER

İyi de nerede bu su?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...