05 Ekim 2013 07:28

Antik kentin devletle davalık komşuları

Antalya-Alanya kara yolu üzerinde, Aspendos yol ayrımından 5 kilometre sonra dönen yolu takip ederek, önce Beşkonak, ardından Antik Roma köprüsünün birleştirdiği kanyon vadiyi aşarak, Selge antik kentine ulaşıyoruz. Selge daha çok meraklısının gelmeyi göze alacağı ulaşılması bile zor bir yerde.

Antik kentin devletle davalık komşuları
Paylaş

Fatih Polat / Fevzi Argun

Antalya-Alanya kara yolu üzerinde, Aspendos yol ayrımından 5 kilometre sonra dönen yolu takip ederek, önce Beşkonak, ardından Antik Roma köprüsünün birleştirdiği kanyon vadiyi aşarak, Selge antik kentine ulaşıyoruz. Selge daha çok meraklısının gelmeyi göze alacağı ulaşılması bile zor bir yerde.

ÇAY VE BİRAZ CEVİZ…

Köye girip, antik tiyatroya yaklaştığımızda ‘Beklenen müşteri geldi’ muamelesi görüyoruz. Bizden başka kimse yok. Tiyatroya yöneldiğimizde köylüler bize bir ev sahibi edasıyla ‘Hoş geldiniz’ diyorlar. Yaşlı bir kadın da, boncuk süslü el işlemelerini bize satmak istiyor. Tiyatroyu gezdikten sonra, hemen girişinde, barakasını çay ocağına çevirmiş biri gözümüze ilişiyor. Soluklanmak ve sohbet için oturuyoruz.

Çayın yanında, biraz ceviz kırarak ikram ediyor. Adı Şeref Dalga. Köylerinin üç ismi olduğunu söylüyor: “Daha çok kullandığımız Altınkaya, Almanca Selge, dana önce Zerk. Bizim burada şöyle bir yaşam tarzımız var. Biraz hayvancılık, biraz da tarımla geçimimizi sağlamaya çalışıyoruz. Tarım derken sade buğday yetişiyor. Hayvancılık derken küçük baş. Sebze yetiştiremiyoruz. Sebzeyi aşağıdan Manavgat’tan parayla alıyoruz. Su yok. Buranın birçok sıkıntıları var. İnsanca yaşayamıyoruz. Tuvaletimiz yok, banyomuz yok. Bir yağmur yağınca evimizin içine giriyor.”

SİT ALANI

Burası sit alanıymış ve Milli Park statüsündeymiş: “Sit alanı olunca bir çivi bile çakamıyoruz. Köylülerin yarısı Manavgat’ta mahkemede şu anda. Göçe zorluyorlar.” -Kaç kişi var köyde? -180 hane. 1200’ün üzerinde. -Su ihtiyacınızı nasıl gideriyorsunuz? -7 kilometre arka taraftan bir su gelir. O da çok az. Bir saat bir tarafa verilir, bir saat bir tarafa verilir. -Kaç yıldır buradasınız? -Doğdum, bittim ben buradayım. Anamız, babamız hepsi buralı. -Kaç yıllık bir köy burası? -Çok eski. Bu evi babamız yaptı. -100 yıllık var mı? -Geçik. -Çocuklar okula nereye gidiyor? -Beşkonak’a gidiyor. Yürüyerek. 2-3 saat sürüyor. -Gidiş dönüş mü? -Sade gidiş. -Peki sizinle bugüne kadar görüşen bir yetkili olmadı mı? -Seçim zamanı sandığı korlar önümüze, ‘Biz sizin sorununuzu çözeceğiz’ derler. Sonra bir Allah’ın kulu gelmez. -Geçen seçimde kim geldi mesela? -Ak Parti’nin adamları geldi. Mevlüt Çavuşoğlu (AKP Antalya Milletvekili), ondan sonra milletvekili adaylarının hepsi geldi. Ormana gidiyoruz, yakacak ihtiyacımızı alamıyoruz. Orman muhafaza memurları zabıt tutuyorlar, mahkemeliğiz. Ben dört milyar para ödedim devlete. Daha halen de yargılanıyorum. -Kaç çocuğunuz var. -3 tane. Hiçbirinin de işi yok. -Sağlık Ocağı nerede? -22 kilometre ileride Beşkonak’ta. -Acil hastanız olunca ne oluyor? -Yetiştiremiyorsak ölüyor. Doğum yapan kadınlardan bile ölenler oluyor.

DEVLETİN GÖZÜ VARSA…

Altınkaya köylülerine liberal akıl ile bakarsanız, ‘Tapuları bile yok’ diye düşünebilirsiniz. Ancak gerçek şu ki, onlar buranın yaşayan en eski sahipleri. Bu ülkenin başkenti dahi kurulmadan önce onlar burada kendilerine bir yaşam kurmuşlar ve zaman içinde de 1200 nüfuslu bir köy haline gelmişler. Çocukları ve torunları burada dünyaya gelmiş. Bu antik kentin taşları, onların evlerinin duvarı olmuş. İlk bakışta yadırgatıcı gelse de, buna Anadolu’nun pekçok yerinde rastlamak mümkün. Devlet sit alanı diye bir çivi çaktırmasa da, onların hayatı artık buraya bir çivi gibi çakılmış. Şeref Dalga, çaresizlik içinde sözlerini şöyle bağlıyor: “Gelip bizim halimizi görsünler, götüreceklerse götürsünler, ya da en azından bir tamirat izni versinler. Tuvaletimi, evimizin üstünü düzeltelim. Eğer burada devlet gözü varsa, bize en azından aşağıda bir yer versinler. Biz aşağıya gidelim, devlet buraya gelsin.”


SADECE SEÇİM DÖNEM  VATANDAŞIZ

ŞEREF DALGA: “Yaşam tarzımız, adam oğlunu everir aynı odanın içinde, kızını çıkarır aynı odanın içinde. Bu Müslümanlık mı, adalet mi yani? Adaletse adalet desinler. Afganistan’dan gelenlere, mültecilere kamp kuruluyor. Yer veriliyor. Biz insan değil miyiz? Bizi seçim zamanı geldi miydi vatandaş olarak görüyorlar, oy istemesini biliyorlar.”


İLK YERLEŞİM M.Ö. İKİNCİ BİN YILIN SONUNDA

Strabo’ya göre Selge’nin kurucusu Calchas’tır ve daha sonraları bölgeye Spartalılar yerleşmişler. İlk yerleşim MÖ ikinci bin yılın sonunda Dor göçleri sırasında Truva Savaşı’yla bağlantılı olarak meydana gelmiş. İkinci yerleşim Rhodes’in kolonileştirilmesiyle birlikte MÖ 7. yüzyılın başında olmuş. Selge aynı zamanda madeni para basan ilk Pisidia şehriymiş. Selge’de MÖ 5. yüzyıldan başlayarak Pers standartlarına uygun gümüş paralar basılmış. Selge bugün, yeterli bakım ve restorasyonla desteklenmediği için, diğer Roma tiyatroları ile kıyaslandığında bir yandan daha doğal duruyor, diğer yandan da bir harabeyi andırıyor. (Antalya/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Erdoğan, MHP\'ye yüklendi

SONRAKİ HABER

Rus yapımı ilk uzay robotu 2015’te görevde

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...