01 Ekim 2013 08:49

Bizi iyi ki çağırmamış(!)

Başbakan Erdoğan’ın dün açıkladığı pakete, Evrensel’in de aralarında bulunduğu, Hükümetin politikalarına sorgulayıcı yaklaşan basın organlarının yayın yönetmenleri ve Ankara temsilcilerinin çağrılmaması eleştirilmişti. Ancak katılanlara sunulan da salonda Başbakan’ı alkışlamaktan başka bir ‘ayrıcalık’

Bizi iyi ki çağırmamış(!)
Paylaş
Fatih Polat

Başbakan, tek bir soru almadı. Davet edilen genel yayın yönetmenlerine konu mankeni muamelesi yapıldı. Erdoğan, önceden açıklandığının aksine basın toplantısı değil, basın açıklaması yaptı. Nedenini anlamaksa hiç zor değil. Paket öyle bir paket ki, soru çok, ama yanıt yok!
Erdoğan, konuşmasının ilk 45 dakikasını, ‘Aşama aşama demokratikleşeceğiz’ mealindeki sözlerle doldurdu ve izleyenleri ‘Bu daha başlangıç’ fikrine alıştırmaya çalıştı.
Açıklanan paket açısından söylenebilecek özet değerlendirme herhalde şu olabilir: Başbakan Erdoğan seçimler öncesi siyasi risk almadan, belli rötuşlar ve adımlarla, kaybetmiş olduğu partisi etrafındaki umudu yenilemeye çalıştı.
Gezi sürecinde karizması iyiden iyiye çizilmiş olan Başbakan Erdoğan, hem ülke içinde hem de AB çevreleri nezdinde Hükümetinin aşağıya doğru düşmüş olan profilini yeniden yukarıya çekmek için, bu paketle bir hamle yapmış oldu. Ancak, devlet okullarında Kürtçe eğitim, TMK, yerinden yönetim, seçim barajının kaldırılması ya da düşürülmesinin pakette yer almaması, bu paketin gündeme gelişinin temel gerekçesi olan ‘barış süreci’ bakımından dişe dokunur bir adımın atılmadığının göstergesi oldu. Yani, devlet Kürt yurttaşına, Başbakan’ın ağzından “Ana dilinde eğitim istiyorsanız, bu hizmeti devletten beklemeyin, parayı veren eğitimi alır” demiş oldu. Sanki Türk yurttaşlar, ana dilinde eğitim için bu şekilde ayrı bir ödeme yapıyormuş gibi. Yani Kürtler ödedikleri verginin bir karşılığı olarak devlet okulunda yine asimilasyon “satın almaya” mahkumlar.
İlkokullardaki andımız uygulamasının kaldırılması,  nefret suçlarına cezanın ağırlaştırılması, ‘Q, W, X’ gibi Kürt alfabesindeki harflerin kullanımının yasak olmaktan çıkarılması ise, bu paketin sınırlı iyileştirmeleri arasında yer aldı.
Bunlara ek olarak pakette Heybeliada Ruhban Okulunun açılmasının dahi yer almamış olması ise, Başbakan’ın konuşmasında kullandığı ‘Türk vizyonu’ söyleminin çekirdeğindeki cumhuriyetin kuruluşundan beri gelen ‘güvenlik şartlanmalarının’ terk edilmediğini gösterdi.
Başbakan’ın seçim barajıyla ilgili 3 seçeneği ‘tartışmaya açması’ ise tam bir tuzak. Yüzde 10 barajını zaten Hükümetten başka savunan yok ve bu konuda herkesin görüşü biliniyor. Ancak Başbakan’ın bunun karşısına koyduğu ‘daraltılmış’ ve ‘dar bölgeli’ seçim sistemlerinin ikisi de seçim barajını pratik olarak yüzde 10’un üzerine çıkartacak uygulamalar olarak zaten eleştiriliyordu. Bunları istemiyorsanız o zaman demek ki, “yüzde 10’dan yanasınız” şıkkı, mantık olarak 12 Eylül referandumu sırasındaki tuzağa benziyor.
Ancak karşımızda artık, bu tür ‘algı yönetimi oyunlarını’ oynayıp tüketmiş bir iktidar var.
Bu arada bağlarken şunu da söylemeden olmaz. Bu pakette yer alan, Kürtçe alfabedeki tek bir harfin kullanımı için bile bu ülkede çok büyük bedeller ödendi.
Öyle ‘Tanzimat’ edasıyla kimse kimseye yukarıdan demokrasi bahşettiğini söylemesin, yemezler.

ÖNCEKİ HABER

Paketten ‘seçim manevrası’ çıktı

SONRAKİ HABER

‘Biber gazı ölümcüldür’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...