18 Eylül 2013 22:53

Üniversite dediğin...

Bu yıl birçok üniversite kapılarını 16 Eylül’de yeni eğitim yılına açtı. Bu üniversitelerden bir tanesi de İstanbul Üniversitesi (İÜ). Ancak üniversite denince ilk akla gelen o ihtişamlı kapı tadilatta olduğu için, birinci sınıfa başlayan öğrenciler şimdilik o kapıdan girmenin zevkini yaşayamayacaklar.Yeni kay

Üniversite dediğin...
Paylaş
Eren Yurt / Özgür Saraç

Yeni kayıt yaptıran öğrencilerin kimisi kendini çok belli ediyor. Kimisi ise yılların üniversitelisi gibi hareket ediyor. Biz de bu arkadaşlarımızla üniversiteye ve beklentilerine dair sohbet ettik.

DÖRT BİR YANDAN İÜ’YE...

Sohbetimizde, ülkenin dört bir yanından öğrencilerin İÜ’ye geldiğini görüyoruz. Bunlardan ikisi Mersin’den gelen Eren Eyüp Deviren ve Adana’dan gelen Çağatay Mert Tözün. Aynı yurtta kalıyorlar ve moleküler biyoloji ve genetik bölümünde okuyorlar. İkisi de isteyerek gelmiş bölümlerine, biyolojiyi seviyorlar. Devlet yurdu çıkmadığı için özel yurda kayıt yapmışlar. Aylık ödedikleri ücret 550 lira, üstelik yemek dahil değil ücrete.
Okulun çok karışık olmasından şikayetçiler. Öyle ki yemekhaneyi bulamadıkları için kantinde karınlarını doyuruyorlar. Bölüm binalarının yetersiz oluşu, üniversitedeki ilk izlenimlerinden. Üniversitenin sitesinde açıklayıcı bilgi olmamasının boş yere dolanmalarına neden olduğunu söylüyorlar.

ÖNCE ÜNİVERSİTE SONRA BÖLÜM

Özlem Arayıcıoğlu İstanbul Güzeltepe’de oturuyor. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Ticaret Meslek Lisesi’nde okumuş. Lisedeki birçok arkadaşıyla birlikte İşletme Yönetimi bölümünü seçmiş. “İstediğim bir bölümdü, diğer tercihlerim de buna benzer bölümlerdi” diyor. Üniversite ortamının lisedeki ortamla aynı olmaması gerektiğini ifade ediyor.
Kantinde tek başına otururken görüyoruz Esra Akgül’ü ve yanına oturuyoruz. Malatya’dan gelmiş Esra, coğrafya bölümü öğrencisi. Tercihlerini üniversite öncelikli yaptığını belirtiyor. Coğrafi bilgi sistemi uzmanı olmak istiyor. Yarı özel bir yurt bulabilmiş kendine. Aylık 198 lira verecek yurda. Okuldaki amfilerin büyük olduğu fakat sınıfların da beklediğinden kalabalık olduğu gözlemini aktarıyor bize.

YEMEKHANE NEREDE?

Halim Can Doğar ve Kerime Dağ. “Röportaj yapabilir miyiz?​” diye sorduğumuzda kabul etmiyorlar önce. Neden yapmak istediğimizi söyleyince anlatmaya başlıyorlar. Bunları gazeteye de yazalım diyoruz, ikna oluyorlar. İkisi de tarih bölümü öğrencisi. Halim Bartın’dan, Kerime Manisa’dan gelmiş. Halim özel yurtta kalıyor, aylığı 700 liraya. Kerime daha şanslı, Edirnekapı devlet yurdunda kalıyor. Henüz başka kimseyle tanışamamışlar.
Akbil alamamışlar daha. O olmayınca İstanbul’da bir yerlere gitmenin pek mümkün olmadığını öğrenmişler. Halim, bölümü değil İÜ’yü istediği için gelmiş. Ama bölümü merkez kampüste olmadığı için buruk. Kerime ise bölümünden memnun. Fakat esas isteği Boğaziçi’nde okumakmış. “Bebeksem eğer, beni büyütmesi için geldim üniversiteye.” diye ifade ediyor kendini. Onlar da yemekhanenin yerini bulamamışlar. Hatta Halim derste hocaya sormuş yemekhanenin yerini. Otomasyon sistemi de ayrı bir dert. Bir türlü danışman hocasının yerini bulamamış Halim.
Şimdilik ikisi de İstanbul’u sevmemiş. Çok büyük olduğunu söylüyorlar. Küçük şehirlerden gelen öğrencilerin en büyük sıkıntısı budur diye düşünüyoruz. Sohbeti bitiriyoruz ve arkadaşlara yemekhanenin yerini gösteriyoruz. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Sorunların çözümü matematikten zor

SONRAKİ HABER

Silahlara veda

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...