22 Şubat 2011 22:48

Arap halkları oryantalist ezberleri bozuyor

Prometheus misali Tunus’un yaktığı devrimci ateş birçok Arap ülkesini etkileyerek yayılıyor. Tunus ile başlayan Mısır ile devam eden hükümet karşıtı protestolar, Yemen’e, Cezayir’e, Ürdün’e ve Bahreyn’e de sıçramış durumda.Yemen’de sürecin gelişimi, haftalar öncesinden Tunus’taki hareke

Arap halkları oryantalist ezberleri bozuyor
Paylaş
M.Utku Şentürk*

Yemen’de sürecin gelişimi, haftalar öncesinden Tunus’taki hareketlenmeyi takip eden Yemen muhalefet partilerinin bir koalisyon oluşturması ve Yemen için bir eylem programı düzenlemeye karar vermeleri ile başladı. Bu koalisyon, Islah Partisi ve Sosyalist Parti gibi bileşenlerden oluşmakta. Koalisyon, Tunus’un “Yasemin Devrimi’nin”, Yemen’deki hareketlenmeler için bir ilham kaynağı olduğunu söylüyor. Bununla beraber, Yasemin Devrimi’ne gönderme yapmak amacı ile pembe, Yemen’deki ayaklanmanın rengi olarak seçilmiş durumda ve bütün protestolar, şiddet karşıtı olmalarını simgeleyen pembe flamalar ile düzenleniyor.
Koalisyon eylem programını çeşitli şehirlerde düzenlemeye başladığında Islah Partisi Üyesi Tawakkul Karman hükümet karşıtı eylemler organize etme suçuyla tutuklandı ve bu tutuklama ardından ülkedeki hareketlenmeler hızla arttı. Tawakkul Karman’ın serbest bırakılması için çeşitli eylemler düzenlendi ve eylemlerin sonucunda 23 Ocakta Tawakkul Karman serbest bırakıldı.
Düzenlenen bu eylemlerin akabinde, 27 Ocak Perşembe günü eylem günü olarak açıklandı. 27 Ocakta, Sanaa Üniversitesinin de arasında bulunduğu dört farklı bölgede 15 bin kişinin katılımıyla kitlesel gösteriler düzenlendi. Gösterilerde yükselen sloganlar Devlet Başkanı Ali Abdullah Saleh’in istifasına yönelikti. Tunus’da olduğu gibi Yemen’de de talepler yoksulluk, hayat pahalılığı, hükümetin ekonomik politikaları, yolsuzluk gibi konularda kilitleniyor. Sloganlar,”Tunus Devlet Başkanı 20 yıl sonra gitti, Yemen’e de 30 yıl yeter”, “Yeni göreve hayır, iktidarın babadan oğla geçmesine hayır”, “Değişim zamanı”, gibi hükümetin politik egemenliğini eleştiren sloganlardan oluşuyor. Düzenlenen hükümet karşıtı gösteriler, Ali Abdullah Saleh’in 1978’de yönetime gelmesinden bu yana düzenlenen en büyük eylemler olmaları ile büyük önem taşımakta.
Yemen, nüfusun yüzde 25’inin günde 2 dolardan az bir parayla yaşamak zorunda kaldığı ve nüfusun yüzde 30’dan fazlasının ise kronik yoksulluk çektiği bir ülke. İşsizlik oranı ise yüzde 40’ı aşıyor. Yemen ayrıca bireysel silahlanmanın en yoğun olduğu bölgelerden bir tanesi, ülkede nüfusun iki katı kadar silah bulunuyor. Ali Abdullah Saleh ise, 32 yıldır devlet başkanlığı yapıyor, ülke çok partili rejim statüsünde gözükse dahi 2003 yılından itibaren seçimler erteleniyor ve devlet tek parti ile dikta düzeni altında yönetiliyor. Ayrıca Saleh ülke yönetimini oğluna bırakacağı ile ilgili vaatlerde dahi bulunan bir diktatör. Saleh hükümetinin yıllar süren hükümranlığı sonucunda uygulanan ekonomik politikalar ve alınan fahiş vergilerle halk daha da yoksullaşmış ve sınıfsal farklılıklar iki kutup halinde netleşmiş durumda.
 

CEZAYİR’DE HALK EYLEMDE

Cezayir’de rejim karşıtı sivil toplum kuruluşları, bazı sendikacılar ve ana muhalefetteki RCD Partisi hükümet istifa edene dek her cumartesi başkentte eylemlerine devam edeceklerini bildirdiler. RCD’nin Sözcülerinden Muhsin Belabes, ‘‘Rejim devrilene kadar devam edeceğiz. Her cumartesi baskıya devam.’’ dedi.
Cezayir Dışişleri Bakanı Murad Medelci ise olağanüstü hal yasasının 19 yıllık varlığının en kısa zamanda sona erdirileceğini açıkladı ve ‘‘Cezayir Tunus ya da Mısır değil.’’ yorumunda bulundu.
 

İSYAN ATEŞİ ÜRDÜN’E DE SIÇRADI

Ürdün’ün ikinci büyük kenti İrbid’de yaklaşık 1500 kişi, “Hükümetteki yolsuzlukları protesto etmek ve siyasi reform istemek” için gösteri yaptı.
Sendikacılar, çeşitli siyasi partilerden ve kadın örgütlerinden temsilcilerin katıldığı “Yoksulluk ve baskıya” karşı düzenlenen gösteride, “Bir halk devrimi yapacağız”, “Sonunda ulusal birlik sağlandı” sloganları atıldı. Göstericiler, dağıttıkları broşürlerde, akaryakıt fiyatlarının düşürülmesini, yolsuzluk yapanların yargılanmasını ve seçim yasasının değiştirilmesini istediler.
Bundan birkaç saat sonra da 30 kadar üniversite öğrencisi Amman’daki kraliyet sarayının önünde Kral 2. Abdullah’ın yetkilerinin sınırlandırılması ve anayasal reformların yapılması için bir gösteri yaptı.
 

BAHREYN’DE DE ‘ARTIK YETER!’ SESLERİ

Şii muhalefetin gerçek anlamda bir “anayasal monarşi” çağrısı yaptığı Bahreyn’in başkenti Manama’da binlerce kişi gösteri yaptı.
Manama’nın merkezindeki İnci Meydanı’nda, akşam işlerinden çıkan binlerce kişi, burada geceyi çadırlarında geçiren yüzlerce göstericiye katıldı.
Göstericilerin Kahire’deki halk isyanının merkez üssünden esinlenerek, “Tahrir Meydanı” adını verdikleri meydanda binlerce kişi toplanırken, devlet televizyonu, Manama’nın başka bir kesiminde rejim yanlılarının yürüyüşünü gösterdi.
Sünni hanedanın yönettiği, nüfusun çoğunluğunun Şii olduğu, ABD’nin 5’inci Filosuna ev sahipliği yapan körfez krallığında göstericiler, 1971’den bu yana görevde olan Başbakan Şeyh Halife bin Sallah el Halife’nin istifasını, siyasi tutukluların salıverilmesini ve yeni anayasa istiyor.
Bahreyn İçişleri Bakanı Şeyh Raşid Bin Abdullah El Halife, dünkü gösteriler sırasında polisle göstericiler arasında çıkan çatışmalarda 2 kişinin ölümünden ‘‘derin üzüntü duyduğunu’’ açıklamıştı.
Yüzde 54’ünü yabancıların oluşturduğu 1.2 milyon nüfuslu Bahreyn, diğer bölge ülkelerinin tersine petrol rezervlerini tüketmiş bulunuyor.
Mete Çubukçu’nun 13 Şubatta Radikal 2’de yazdığı gibi; “Bu, Ortadoğu’nun devrimi. Oryantalistlerin tüm tezlerini yerle bir eden, tersine çeviren bir devrim. Zizek’in yazdığı gibi asıl korkulan İslami bir devrim değil bizzat laiklerin, liberallerin de içinde bulunduğu bir devrim. Çünkü İslami devrim batının elindeki en büyük koz; kendini var edebilmesi, kendi karşıtını yaratması için.”“Batılılar” bu ayaklanmalar sonucunda pek bir şeyin çıkmayacağını umuyorlar, ummak istiyorlar çünkü yüz yıllardır bu coğrafya insanını tembel, hımbıl, gerici, vahşi olarak adlandırdılar. Bu coğrafyadan bir halt olmayacağına iman ettiler, ama yanılıyorlar. Bu ayaklanmalar sonunda belki bir halk iktidarı çıkmayacak, ordu ya da diğer egemenler bu isyanları boğacak ama en azından Arap halkları ve tüm dünyadaki ezilen, sömürülen halklar ve sınıfların vicdanında ve hafızalarında çok büyük bir yer edinecek. Tıpkı idam da edilseler, Kızıldere’de de katledilseler Türkiye’de ezilen  halklarının ve sınıfların vicdanı ve hafızasına kazınan Denizler gibi, Mahirler gibi ya da tüm Avrupa egemenlerine yenilseler de hâlâ unutulmayan Paris Komünarları gibi..

*AB  ve Uluslarası İlişkiler Uzmanı

ÖNCEKİ HABER

Fotoğraflar ‘insanlık’ için yarışacak

SONRAKİ HABER

Mutki’de kazılar yeniden başladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...