10 Eylül 2013 14:33

Kardeş Türküler yine memleket gibi!

Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava sahnesinde 20. yıl “Memleket Sahnemiz” konserini gerçekleştiren Kardeş Türküler, ilk defa sahneye beyaz değil renkli kostümlerle çıktı. Konserin gerçekleştiği saatlerde Tuzluçayır yangın yeriydi Ahmet’in kalbiyse henüz durmamıştı. Kardeş Türküler sesiyle, söz&uum

Kardeş Türküler yine memleket gibi!
Paylaş
Ayşen Güven


“Fakat korkuyorum. Birazdan da
Kırk üç numara ayakkabılarınızla
Bahçede oynayan çocukların üstüne basacaksınız
Bu iyi olmaz bayım!”

“Çiçekli şiirler yazmak istiyorum” diyen erken kaybettiğimiz, güzel şair Didem Madak da dün Kardeş Türküler’in 20. yıl Harbiye konseri sahnesine yukardaki dizileriyle konuk oldu. Konser devam ederken Tuzluçayır yangın yeriydi. Zaten konser de Tuzluçayır’ın yanındayız eylemi gibiydi. Şimdilerin çiçek çocuklarından, çiçekli, güzel, eşit, kardeşçe hayalleri olan Ahmet Atakan’ın kalbi henüz durmamıştı. Konserde bu şiir okunurken aklımdan Ali, Ethem, Medeni, Mehmet ve Abdullah geçiyordu. Şimdiyse Ahmet’i düşünüyorum. Yarın öbür gün bahçede oynayan çocukların üzerine de basabilirsiniz siz, ama biz buna izin vermeyiz bayım. Dün Kardeş Türküler’le beraber beş bin kişi bunun böyle olacağını bir daha gösterdi.

20 yıldır bıkmadan bu ülkede ama eksiksiz herkesin eksiksiz her inancın, mezhepin, eksiksiz tüm dillerin türkülerini söyledi onlar. Sahiden biz dinlemekten bıkmadık, onlar okumaktan, çalmaktan. “Hep mi Kardeş Türküler” sorusunun yanıtları belli; hep mi dillere baskı, hep mi ölümler, hep mi HES’ler, hep mi 72.5 ... öyleyse hep Kardeş Türküler.

‘KONSERDEYİM, DİRENİYORUM ANNE!’

Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde, akşam karanlığı çökmüş. Sahne yavaş yavaş aydınlanıyor. Simsiyah sahnede gökkuşağı merdivenleri görür görmez yüzümüz gülüyor. Konser kendi halkıyla huzuru sağlayamamış Hükümet’e “savaşa hayır” diyen Kardeş Türküler’den Selda Öztürk’ün okuduğu Arapça “Ah! Ya Reem Al-Ghuzlaan” ile başlıyor. Suriye, Mısır ve tüm Ortadoğu halkları için derin bir “Ah!” çekiyoruz.

İlk şarkının ardından Feryal Öney, “Gezi Parkından yayılan..” diye başlıyor söze dakikalarca susmuyor “Her Yer Taksim, Her Yer Direniş” sloganları. Başta dedim ya konserden ziyade direniş yeri gibi Harbiye o gece. Anlayacağınız “konserdeyim, direniyorum anne” tadında geçiyor. Devam ediyor Öney, “Memleketin tüm sokaklarını saran özgürlük ruhu, eşitliğe, kardeşliğe ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu gösterdi”. İlk defa  beyaz yerine renkli kostümlerle çıkıyor Kardeş Türküler sahneye. Sahnedeki merdivenler gibi, memleketin tüm caddeleri, sokakları gibi olmayı istediklerini söylüyor Fehmiye Çelik. Vedat Yıldırım binleri Kürtçe selamlıyor önce. Sonra kardeş dilini hala bilmeyen bizler için Türkçe de ediyor kelamını; “Keşke hükümet özgürlük adımları konusunda bu kadar cimri davranmasa. Keşke gaz atmak yerine aş, iş verse halkına. Ama biz özgürlükçü bir Türkiye için yine hep birlikteyiz”.

Sonra bu toprakların kadim halklarının, dillerinin türküleri, ağıtları, duaları, danslar peş peşe. BGST dansçılar sirtakiye alkış tutturuyor bir, ardından zeybek derken çifte telli, semah dönerken halaya duruyor buluyoruz kendimizi konser boyunca. Bir yandan gözümüz, kulağımız Tuzluçayır’da. “Bozatlı Hızır” eşliğinde semah gösterisinin ardından Kardeş Türküler “Devlet Alevilere kendi biçtiği gömleği giydirmek istiyor. Haklı olarak Aleviler bunu kabul etmiyor. Semahlarla, türkülerle Tuzluçayır’ın yanındayız” selamını gönderiyor.

Gezi'den bildiğiniz bütün sloganlar hala binlerin sesinden yankılanıyor. Kardeş Türküler’in her dem yanında olan Pakrat Estukyan da şiir okumaları, müziği ile yine onlarla. Tiyatrocu Ayşe Selen’in şiir okumaları da gecenin ruhunu güçlendiren unsurlardan.

Kardeş Türküler’in Harbiye konserinde bu defa afili bir konuk sanatçı yok. Yıllardır beraber yürünen müzisyenler, sanatçılar, dansçılar hem mesajlarıyla hem solo performanslarıyla dinleyicilerin karşısında. Ama grubun sürprizi yok değil! BGST dansçıları ve KeKeÇa beden perküsyonu gösterisiyle bizi de ritmin büyüsüne kaptırıyor. Aynı anda alkış tutmaktan öteye geçiyor binler, bedenimizi sesimizi kullanarak müzik yapıyoruz, denizden uğultuları ritimle Harbiye’ye getiriyoruz. Beden perküsyonu gösterisi sırasında dansçıların penguen yürüyüşü ve ardından üç kırmızılı kadın dansçı büyük alkış alıyor.
“Kara kara kazanlar, kara yazı yazanlar/ Yerin dibine girsin, şu barajları yapanlar”la Karadeniz havası çekiyoruz ciğerimize. Çarşı Gezi’nin unutulmaz sloganı “Sık Bakalım”la buradayım diyor tüm dinleyicileri yanına katarak. Neşet Ertaş elbette Kardeş Türküler sahnesinde, Yılmaz Güney’in ölüm yıl dönümü de unutulmuyor.

Kardeş Türküler şanına, derdine, 20 yılına yakışır bir Harbiye konseri belki eylemi gerçekleştiriyor yine binlerle. Fehmiye Çelik’in Balkanlardan söylenen şu sözleriyle veda edelim: “Her şey kalabalıkla güzel. Koyun kendi, keçi kendi sürüsüne giderse, herkes kendi köşesine çekilirse bahçenin neşesi kalmaz. Bahçenin neşesi gelsin diye söylüyoruz türkülerimizi”. Dileriz bahçemizin neşesinin geldiği günleri görürüz. Ve dileriz memleketimiz Kardeş Türküler sahnesine benzer... (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Grev hakkımız gaspedildi

SONRAKİ HABER

Cem TV'de Tuzluçayır depremi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...