26 Mayıs 2011 09:05

İspanya baharı İstanbul’da da açtı

Yerel seçimler öncesi internette bir araya gelen bir grup gencin çağrısını İspanya’da  “devrim mi geliyor?” diye sorduracak kadar bir gücü sokağa çıkarmasını kimse beklemiyordu. Ancak, anti-demokratik seçim sisteminin değişmesi, politik yolsuzlukların önlenmesi, bankaların denetim altına alınması ve konut hak

Paylaş

Ekonomik krizle genç nüfus arasındaki işsizliğin yüzde 40’ı bulduğu, halkın ev sahibi olabilmek için bankalara büyük borçlar altına girdiği ülkede, 15 Mayıs Hareketi ya da “öfkeliler/indignatos” adı altında meydanları mesken tutanların temel taleplerinden biri ise “seçim reformu”ydu.

‘SOL’ YENİLDİ Mİ?

Şeçimler bitti. Krizin faturasını kemer sıkma kararlarıyla halka yüklemeye çalışan ve son bir yılda iki büyük genel grevle yanıt bulan iktidardaki Sosyalist Parti (PSOE), seçimlerden yenilgiyle çıktı. “Sol yenildi” dendi. Bankalara destek verip emekçileri karşısına alan bir iktidarın zaten ne solcu ne sosyalist olamayacağı gerçeği görmezden gelindi masum değildi. Hele ki o iktidarın Başbakanı Zapatero bile seçim sonuçlarınrı yürüttükleri ekonomi politikaları olduğunu itiraf etmişken. Öte yandan Muhafazakar Halk Partisi (PP) başta Barselona ve Sevil olmak üzere PSOE’nin elindeki önemli kalelerinin yönetimini ele geçirdi.

SEÇİMİ İKİ PARTİLİ SİSTEM KAYBETTİ

Halkın “İspanyol Devrimi” sloganlarıyla gece gündüz sokakta örgütlenme çağrısı yapmaya başladığı bir süreçte sonuçlar önce şaşırttı.

Medya seçim sonuçlarını “sağın zaferi” olarak duyurdu. Ancak tablo tam da öyle değildi. Öncelikle İspanyolların yüzde 33’ü hiç sandığa gitmedi. 15 Mayıs Hareketi’nin çağrısının da etkisiyle yüzde 2 geçersiz oy kullanırken yüzde 1’lik bir kesim ise boş oy kullandı. Her ne kadar Cordoba gibi kalelerini kaybettiyse de Birleşik Sol (Izquierda Unida/ IU) ülke genelinde oylarını 1 puan artırdı. Diğer partiler de oyların yüzde 19’nu paylaştılar. Geri kalanların sadece yüzde 24’nü PP, yüzde 18’ini ise PSOE aldı. İki partili sisteme dayanan ve genel seçimlerde halkın başka partilere oy veremediği İspanya’da, sandığa gitmeyenler de çıkartıldığında, yüzde 50’nin çok altında bir oranı ancak yakalayabilen bu partilerin ikisinin de seçimi kaybettiğini söylemek yanlış olmaz.

EMEKÇİLERİN TALEPLERİ DEVAM EDİYOR

Sosyalistliği sadece bir isimden ibaret olan, neoliberal politikaları ile yoksulluğu derinleştirmekten başka bir şey yapmamış, sosyalizm bir yanda dursun monarşiye bile karşı çıkamayan PSOE, yenilgiyi açıkça kabul etti. İspanyol gençlerinin ve emekçilerinin 22 Mayıs’ta yapılan seçimlere kadar olarak belirlenen eylem takvimini seçim sonrasında da devam ettirilmesi halkın PP’nin kazandığı iddia edilen zaferini paylaşmadığını da gösteriyor. Öyle ya halkın istediği olduysa bu halk hala neden sokaklarda, diye sormak gerekiyor.

Çünkü emekçilerin temel talepleri olan iki partili seçim sisteminin değiştirilmesi ve bankacı-siyasetçi ilişkilerinin denetlenmesi sorunları henüz çözümün çok uzağında duruyor...

PARTİ YASAKLAMAK ENGELLEMEDİ

İspanya’nın ETA silahlı örgütü ve kapatılan Batasuna partisi ile gündemde olan otonom bölgesi Bask’ta ortaya çıkan sonuçlar da dikkat çekiciydi. Sol tabir edilen örgütlerin birlikte oluşturdukları ve Batasuna’nın devamı olarak eleştirilen ve hatta kapatılması gündeme gelen BILDU yerel yönetimlerde Bask ülkesinde ikinci parti olarak çıktı. Ulusal sorunun parti yasaklayarak, siyasetçileri tutuklayarak çözmenin mümkün olmadığı bir kez daha ortaya çıktı.

DOĞRUDAN DEMOKRASİ

Eylemleri yöneten Madrid’deki Puerto del Sol (Güneşin Kapısı) Meydanı eylemcileri protestolara en az bir hafta daha devam edilmesi kararı aldı. El Pais gazetesi alanların yüzde 30 boşaldığını yazdı önceki gün, ancak emekçiler alanlardan mahallelerine dönmüştü aslında ama evlerine kapanmaya değil demokrasiyi mahallelerden kurmaya... İspanyol emekçileri internet örgütlenmesiyle yetinmemeye, semtlerinde yaptıkları toplantılarla öz yönetimlerini, mahalle konseylerini oluşturmaya başladılar. Örneğin sadece Madrid’de en az 52 mahallede konseyinin oluşturulduğu belirtiliyor.

EYLEMLER İSTANBUL’A  ULAŞTI

Kimi öğrenci olarak kimi de iş peşinde Avrupa’ya dağılmış olan İspanyol gençleri de mücadelenin dışında kalamazlardı. Nitekim bir çok ülkede ve tabii ki İstanbul’da da İspanyol gençleri yavaş yavaş sokağa adım atmaya başladılar. Seçim öncesi Levent’teki İspanya Konsolosluğu’nda, seçim günü Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemleri yapan ve çoğunluğunu ERASMUS programı ile gelmiş üniversite gençliğinin oluşturduğu İspanyollar, önceki akşam da yine Galatasaray Lisesi kapısına “İspanyol Devrimi” yazılı pankartlarının gölgesinde, neler yapmaları, İspanya’daki harekete nasıl destek olmaları gerektiğini konuştular. Bu arada sorularımızı da yanıtladılar:

Beatriz, Öğretmen

İspanya’da eğitim alırsın iş bulamazsın, iş bulursun sözleşmen olmaz, sözleşmen olur, evin olmaz. Bir de bunun üzerine ekonomik kriz eklenince her şey daha da kötü oldu. Bu güne kadar politikadan uzak durmuş kesimler de sisteme karşı sokağa çıktı. Kimse bu kadarını beklemiyordu. Diğer yandan yönetim sistemi sorunu. İsmi farklı ama programı aynı iki partiden birinin seçilmesi dayatılıyor. Bunlar siyasi parti adı altında bankaların yönettiği kurumlardır. İspanya’yı bankalar yönetiyor aslında.  

Seçim sonuçları İspanya halkının iki partili sistemi desteklemediğini ortaya koydu. Halk sandığa gitmedi, boş ya da geçersiz oy kullandı. Bu iki partiye oy verenler iş adamları, bankacılar, yolsuzluk yapanların kendisidir zaten. Bazı belediyeler var ki halk seçime katılmadığı içn belediye başkanı bile seçilmedi. Bütün bunlara çözüm bulmak için gerçek demokrasiyi getirene kadar örgütlenmek zorundayız.

Agustin, Üniversite Öğrencisi

Talepler sadece bir hükümet değişikliği ya da Anayasada, yasalarda bir kaç ufak değişiklikle ile karşılanamayacak kadar geniş. Biz bir zihniyet değişimi istiyoruz. Paranın herşey demek olmadığı, mesela eğitimin öne çıktığı bir değişim. Hayatımızın, halkı umursamayan, tek dertleri daha fazla para kazanmak olan bankalar ve politikacılar tarafından yönetilmesini istemiyoruz artık.  Bir ev sahibi olabilmek için 40 yıl ödeme yapmak zorundayım. 40 yıl taksit ödeyeceksin ama birden işsiz kalır ve ödeme yapamazsan banka gelip evini elinden alacak, sen ise kalan borcunu da ödemek zorunda olacaksın!

Bu yüzden konut sorunu gibi bazı temel sorunların çözülmesini istiyoruz.
Bankalar, özellikle hükümetlerle bankalar arasındaki ilişki, kesinlikle denetlenmeli. Öte yandan İspanya’da iki partili sistem var. Yargı ile yürütme arasında gerçek bir ayrım yok. Yüksek mahkeme üyeleri hükümet tarafında atama yoluyla seçilmemeli. Sorunlarımız  çok ama özetle gerçek bir demokrasi istiyoruz; seçim yasasının değişmesini, listelerin açık olmasını, partilere değil kişilere oy verilmesini istiyoruz.

Juan, Üniversite Öğrencisi

15 Mayıs hareketinin taleplerinin aslında çok kesin çizgileri yok. Talepler çok çeşitli çünkü sokağa çıkan insanlar da çok çeşitli ve hareketin daha geniş bir çevreyi kapsaması için bu böyle.

Ancak özellikle politikacıların yolsuzluklarına karşı ciddi bir öfke var. Politikacılar bizi piyasalara, ekonomik güçlere pazarlıyorlar tıpkı kriz öncesinde olduğu gibi. Krize toplumsal bir çözüm bulmak yerine hükümet bankalara daha çok para vermeyi ve insanları işsiz ve çaresiz bırakmayı; sosyal hakları tırpanlamayı tercih etti.

Buna karşı da öfkeli halk, atık yeter diyerek sokaklara döküldü. Ne isteniyor, ilk olarak bankalar el koydukarı halkın parasını geri vermeliler. Politik yolsuzluklar, özellikle seçmen listelerinde yapılan yolsuzluklar ortaya çıkmalı. Yine kilit öneme sahip sorunlardan biri seçim reformu sorunu.

Biz artık gerçek demokrasi istiyoruz diyoruz çünkü adı iki partili sistem olan adaletsiz bir seçim sistemi var. Halk sadece iki parti arasında seçim yapabiliyor, ayrıca halkın yönetime katılımının da artmasını istiyoruz. Bu yüzden İspanya’da meydanlarda halk konseyleri oluşturuluyor. İspanya’daki politik sistemle değişim yaratmak mümkün değil. Bu hareket partiler dışı bir hareket. Heterojen yapı kendi içinde bazı sorunları barındırsa da böylece daha fazla insanın katılımı sağlanabiliyor.

Ángeles, Gazeteci

Bankacıların ve politikacıların malı olmak istemiyoruz. İspanya’da devlet bankaların insafına kalmış durumda. Bu olan bitene benim yorumumdur. İspanya halkı ekonomik krizden çok çekti. Ve sonunda gençlik daha fazla böyle devam edilemeyeceğinin farkına vardı. Hareketlenmeli ve sokağa çıkmalıyız. Haklarımızı istemek için. Artık insan emeği şirketler tarafında sömürülmesin. Bundan sonra ne olacak bilmiyorum. Puerto del Sol Meydanı’nda bir hafta daha kalınması kararı var. Ama sonrasını açıkçası ben de bilmiyorum.

Azahara, Üniversite Öğrencisi

Evet konut sorunu var, işsizlik var ama bence asıl sorun daha derin. İnsanlar bazı şeylere karşı çıkıyor ama yeteri kadar örgütlenemiyoruz. Yine de yavaş da olsa hareketlenmeye başladık. Halk artık uyanmalı, mücadele etmeli. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

İstanbul'da patlama: 8 yaralı

SONRAKİ HABER

İngiltere’de Obama protestosu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...