07 Eylül 2013 16:27

Ortadoğu mirasının bekçileri

Surp Giragos, Ortadoğu’nun en büyük Ermeni Kilisesi. 1376 yılında yapılan kilise, 1915’teki Ermeni soykırımının ardından 1. Dünya Savaşı sırasında Alman askerlere karargâh olarak kullandırılır. Savaşın ardından Sümerbank’ın pamuk deposu olarak kullandığı Surp Giragos, 60’lı yıllarda tekrardan ibadete açılır.

Ortadoğu mirasının bekçileri
Paylaş

Faruk AYYILDIZ
Diyarbakır

Armen Demirciyan,  bir yıldır kilisede çalışıyor. Aynı zamanda Agos gazetesinin Diyarbakır’daki dağıtımını yapan Demirciyan, “Gelen misafirlere kilisenin tarihi anlatıyorum” diyor. Kendileriyle ilgili haber yapacağımı söylememin ardından alışkanlık olsa gerek önce kilisenin tarihi anlatıyor bana da. Kilisenin 12 Eylül sonrası tamamen boşaldığını söylüyor. Şuan Diyarbakır’da 20 Ermeni ailenin olduğunu aktaran Demirciyan, “Çok misafirimiz geliyor. Kimsenin arasında ayrım yapmıyorum. Herkese eşit derecede davranıyor ve kiliseyi anlatıyorum” diyor. Nasıl tepkilerle karşılaştığını sorduğumda da; “Genellikle çok olumlu, güzel tepkiler, sözler duyuyoruz. Ama ara sıra olumsuz tepkiler de oluyor. Mesela keşke burası cami olsaymış diyenler çıkıyor” diye konuşuyor. Olumsuz tepkilere nasıl karşılık verdiği sorusuna da, “Karşı tepki vermiyorum. Belki de burası muhteşem bir yapı olduğu için cami olsun istiyorlardır” sözlerini kullanıyor. Diyarbakır’ın muhafazakâr bir kent olduğu söylemlerini hatırlatınca da, kentin kendi adlarına rahat olduğunu anlatıyor. 10 Eylül’de gerçekleşecek büyük ayin için hazırlıklara şimdiden başladıklarını da söyleyen Demirciyan, bunun tatlı stresini yaşadıklarını belirtiyor.

20 YILDIR KİLİSEYE BAKIYOR

Kilisenin diğer çalışanı Behçet Şayan, ne zamandır çalışıyorsunuz sorusuna “20 yıldır” cevabını veriyor. Kilisenin yıkık olduğu 90’lı yıllarda evini kiliseye taşıyan Şayan, ailesiyle birlikte harabe haldeki kiliseye yerleşmiş. 20 yıl boyunca hem kilisede yaşadığını hem de gönüllü olarak kiliseye baktığını anlatan Şayan, “20 yıl boyunca kilisenin yapılması hasretiyle yaşadım” diyor. Kilisenin restorasyonunu hatırlatan Şayan, “İşçilerin ilk işe başladıkları gün yaşadığım sevinci, duygularımın yoğunluğunu anlatmam mümkün değil” diye konuşuyor.

MÜSLÜMANLAŞAN ERMENİLER

Kendisinin de Ermeni olduğunu anlatan Şayan, tehcirden sonra Müslümanlaştırıldıklarını anlatıyor. “Bu coğrafyada Ermeniliği din olarak tanıtıyorlar, Ermeniler bir ırk, halk değilmiş gibi bahsediliyor” diyen Şayan, “80 ve 90’lı yıllarda da ciddi zorluklar vardı ama şimdi iyiyiz, rahatsız” diye konuşuyor. İsminin kimlikte Behçet olduğunu söyleyen Şayan, “Ben kendime babamın dedesinin ismini taktım; Aram. Ama çevre Behçet diye sesleniyor” diyerek sözlerini bitiriyor ve kilisenin temizliğine kaldığı yerden devam ediyor.

ÖNCEKİ HABER

Operanın ‘öteki’si türkülerin Abdal’ı

SONRAKİ HABER

Hatay'a askeri üs kuruluyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...