07 Eylül 2013 15:23

Mısır'da darbe ve İhvan

Darbenin başı General Abdulfettah Sisi, İhvan'ı (Müslüman Kardeşler) iktidar alternatifi olmaktan çıkarmak için şiddete zorluyor. İhvan pes etmezse belki de en ağır aşama gelecek, tıpkı 1954'te olduğu gibi hükümet İhvan'ı terör örgütü ilan edip yasaklayacak. Örgütün siyasi partisi olan Hürriyet

Mısır'da darbe ve İhvan
Paylaş
Şükrü Taş

Sisi bunları, bu kadar şiddet uygulayarak gerçekleştirirken "laiklik hasasiyeti" dolayısıyla yapmıyor. Çünkü o Ortadoğu'nun en dindar ordularından birinin başında. Sisi darbe açıklaması yaparken El Ezher şeyhi de, Selefi lideri de yanındaydı. Anayasadaki şeriat atfı Mursi'den önce de vardı, darbe sonrası geçici yönetimin ilan ettiği Anayasa belgesinde de var. Mısır'da ordunun darbede ısrar etmekten başka çaresi yok. Mısır borsasında darbenin ardında yukarı yönlü artış göstermesi "sermayenin darbeyi desteklediği hatta hazırlıklı olduğu" yorumlarına neden oldu. Mısır sermayesinin yanı sıra başta Suudilerin açık desteğini alan ve gelecekte İhvanın yerine geçmeyi hayal eden Selefiler olmak üzere, Hıristiyan Kıptiler, Mübarek yanlıları liberaller vb. gibi  Mısır ordusunun desteğine muhtaç olan gruplar ya da çevreler her şeye rağmen siyasi, ekonomik ve sosyal çıkarlarını korumak istiyor.

İHVAN'I SADECE AKP DESTEKLİYOR

Mısır'da Mursi'yi İhvan'dan başka destekleyen yok. Dini referans kaynağı El Ezher ve Şeriat Alimleri Konseyi olan, dindarlıkta İhvan'dan daha koyu olan Selefi Partiler Nur ve Davet Sisi'nin (ordunun) yanında. Bunlar, darbeye cemaatin gözünde meşruiyet kazandırdı.  
Mursi'yi Türkiye'den başka destekleyen kalmadı. Türkiye ile birlikte Mursi'ye destek veren Katar çark etti. Hamas bile "Mısır'ın içişlerine karışmamak gerekir" diyerek tarafsız duracağını söyledi. Klasik müslüman çevrelerde Haremeyn (İslâm dininin doğup yayılmaya başladığı, Hicaz'da bulunan Mekke-i mükerreme ve Medine-i münevvere şehirlerinin ikisine birden verilen ad) hizmetkarı olarak itibar gören Suudi kralı Abdullah yaptığı açıklamada: "Tüm dürüst Mısırlı ve Arap insanlarını tarihinin ön sıralarında yer alan bir ülkeyi istikrarsızlaştımak çabalarına karşı tek yürek, yek vucut olmaya çağırıyorum. Mısır istikrarı, kin dolu insanlarca hedef alınıyor. Mısır'ın içişlerine karışarak fitneyi ateşlemeye çalışanlar karşısında Mısır'la birlikte duruyoruz" dedi ve  İhvan'ı terörist ilan etti. Ürdün, Kuveyt, BAE ve Filistin yönetimleri de krala destek verdi. Başta Suudi Arabistan olmak üzere bu ülkeler şimdiye kadar olduğu gibi şimdi de ABD'nin bölgedeki planlarının parçası olmaya devam ediyorlar. ABD'nin desteklemediği, ülkesinde ve dışarıda iyice yanlılaşmış bir Mursi'yi ya da İhvanı destelemek Suudi kralını da, Suudi semayesini de öteki Arap sermayelerinin de işine gelmiyor. Ayrıca Mısır'da destek verecekleri, ilişki kuracakları Selefiler de var.            

İHVAN İÇİNDEKİ EĞİLİMLER

Bazı Mursi yanlıları İhvan'ı itibarsızlaştırmada Sisi'ye aradığı bahaneleri vermede sakınca görmedi. Kendi çocuklarının öldürüldüğü bir ortamda bile İhvan liderlerinin "Gösteriler barışçıl kalacak" diyerek gösterdikleri basirete rağmen Adeviye meydanına silahla gelen İhvancılar vardı. Alanlara hakim olan "Ya muzaffer oluruz, ya şehit" sloganıydı. Bir tarafta İhvan'ın "Barışçı Kal" ısrarı, diğer tarafta şahadete hazır, sayısı hiç de az olayan gruplar. İhvan artık 1930'lardaki İhvan değil. Mısır'daki İhvan hareketinde bugün üç eğilim var: Muhafazakarlar, liberaller ve radikaller. Yöneticiler esas olarak mülk sahibi zenginler ya da yüksek gelirli meslek sahipleri (Muhammed Bedi eski bir akademisyen örneğin). Ancak bu hareketin bütününü bağlayacak bir irade birliğinden söz etmek oldukça zor. Suriye'de, Lübnan'da, Filistin'de etkinler. Ancak bu kollar arasında da politik ve ideolojik bir birlik bulunduğu söylenemez. Bu sorunlar yeni değil ama darbe yemiş dolayısıyla zayıflamış bir İhvan da kalıcı hasarlar bırakabilir.
Gidişat İhvan'ı ülke çapında siyaset yapan bir hareket olmaktan çıkarıp tekrar kendi örgütsel tabanına hapsetmeye doğru gidiyor. İhvan ya bunu öngörmüyor ya da göze alıyor. İhvanın artık meydanlarda kazanma şansı kalmadı gibi. Mursi'ye karşı milyonları sokağa döktükten sonra, ipleri orduya bırakan liberal, sol ve diğer güçlerin de rıza gösterdiği bir süreç bu.

MISIR'DA ORDUNUN YÖNELİMLERİ

Mısır'da ekonominin yaklaşık üçte biri, yarım milyona yakın aktif askere sahip olan ordunun kotrolünde. Ordunun ekonomik güç haline gelmesi Hür Subaylar Hareketinin iktidara gelmesi ile (1952) ile başladı. Cemal Abdül Nasır sonrası Enver Sedat ile güçlendi. 1964 Anayasasında  kamu üretim araçlarının yönetimini halk adına devlete ait olduğu belirtildi. Böylece, üretim araçları halk adına devletin, devlet adına iktidardaki askerlerin elinde oldu. 1992'de Mübarek döneminde IMF ve Dünya Bankası'nın zorlamasıyla başlatılan kamu işletmelerinin özelleştirilmesinde ordu işletmeleri muaf tutuldu. Özelleştirilen kamu işletmelerinin sahipleri veya yönetim kurulu üyeleri emekli subaylar oldu.
Mısır ordusu aynı zamanda İsrail'le siyasal ve ekonomik mutabakata dayanan Mısır-İsrail "barışı"nın garantörüdür. Mısır- İsrail anlaşması ABD ve AB'nin Ortadoğu politikalarının temel dayanağı olmuştur. Tüm bu nedenlerden dolayı ABD istemeden ABD'nin haberi olmadan böyle bir darbenin yapılması mümkün değil. ABD ve Avrupa darbe demek yerine askeri müdahale demekle yetindi. Çünkü darbe dediğinde Beyez Saray  yasalarına göre bütün ekonomik ve askeri yardımların durdurulması gerekiyor. Zaten darbeden birkaç gün sonra daha önce anlaşması sağlanan F16'ların Mısır'a gönderilmesi kararı alındı..

ÖNCEKİ HABER

Yeni kahramanlarımız: Snowden, Manning, Assange

SONRAKİ HABER

12 Eylül’ün neresi komik?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...