07 Eylül 2013 08:55

Kolombiya halkı barışı hiç tanımıyor

Orta Amerika’nın en eski halklarından Mayaların mitolojisine göre tanrılar, insanı yaratmakta zorlandılar. Önce hayvanları yarattılar, hayvanlar tanrıları tanımadı, tapmadı. Bunun üzerine bir toplantı yapan tanrılar insanı yaratmaya karar verdi. Önce çamuru denediler. Ama çamurdan insan yumuşadı, hareket etmeyi başaramadı ve suya deği

Kolombiya halkı barışı hiç tanımıyor
Paylaş

Ekvador’da düzenlenen ‘Latin Amerika’da Devrimin Sorunları 17. Uluslararası Konferansı’nda konuşma fırsatı bulduğumuz Kolombiya, Venezuela, Dominik Cumhuriyeti, Porto Riko, Arjantin ve Peru’dan komünist parti ya da siyasi örgütlerin temsilcileri ile kıtadaki son politik gelişmeleri konuştuk.

İnsanın aklına güzel bir kahve kokusu gelmeliydi Kolombiya denince, ama 50 yıllık kan kokusunun yanında kahve çaresiz kalıyor. İspanya’dan bağımsızlığını kazanmasından bu yana hiç şiddet eksik olmadı Kolombiya’da. Son savaşın kıvılcımını yakan ise politik bir cinayetti. 1948 yılında ülke, muhafazakarlar ve liberaller arasında bölünmüştü. Liberal Partinin devlet başkanı adayı olan Jorge Eliecer Gaitan ise “Liberal açlıkla, muhafazakar açlık arasındaki fark nedir?​” diye soruyor sonra da kendisi yanıtlıyordu: “Sıtma ne liberaldir ne muhafazakar” Ülkenin bir sonraki devlet başkanı olmasına kesin gözüyle bakılan Gaitan, 9 Nisan 1948’de bir suikasta kurban gitti. Başta başkent Bogota olmak üzere ülkede yoksullar ayaklandı, Muhafazakar Partinin yönettiği devletin şiddeti arttıkça çatışmalar iç savaşa döndü, gerilla grupları oluştu. Bu arada liberaller ile muhafazakarlar ülkeyi sırayla yönetmek için halka karşı birleşti. Devlet şiddetine karşı mücadele eden komünist ve radikal liberal gerillalar da birleşerek, 1966 yılında Kolombiya Silahlı Devrimci Güçleri yani FARC’ı kurdu. Bugün kadar çatışmalı süreçte resmi olarak 200 bin kişinin öldürüldüğü söyleniyor. Gayri resmi rakamlar 600 bini buluyor. 3 milyon kişi ise kendi ülkesi içinde mülteci durumuna düştü. Yerli olmak, köylü olmak, sendikacı olmak öldürülmek için yeterli nedenler oldu Kolombiya’da. Paramiliter grupların terörü, devlet terörü ile yarıştı. Birkaç kez denenen “barış” hep yarı yoldan geri döndü. 16 bin silahlı gerillası 8 bin militanı olduğu sanılan FARC ile Juan Manuel Santos Hükümeti arasında 2012 yılında Oslo’da başlayan görüşmeler Küba’nın başkenti Havana’da sürüyor. FARC ateşkes ilan etmesine rağmen operasyonlarını bitirmeyen ordu, saldırılarını sürdürüyor. Tarım reformundan, insan haklarına saygıya, gerillaların siyasete katılımına kadar bir dizi konunun masaya yatarıldığı görüşmeler hükümetin uzlaşmaz tavrı nedeniyle zaman zaman sekteye uğruyor. Son haftalarda tarım reformu isteyen binlerce Kolombiyalı köylünün eylemlerine de saldıran ordunun bir çok kişiyi katletmesi de hükümetin konumu ortaya koyan bir başka gösterge.

 

Kolombiya’da hükümet ve FARC arasındaki barış görüşmelerinin hangi aşamada olduğunu bize aynı zamanda Kolombiya Komünist Partisi-ML’nin yöneticilerinden olan Kolombiya Barış Okulu Vakfı Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Carlos Donatto anlatıyor.

Aynı şekilde ilerlemese de Türkiye’de Kürt gerillalar ile hükümet arasında bir çözüm süreci yaşanıyor, bu yüzden Kolombiya’daki barış görüşmeleri bizi oldukça ilgilendiriyor. Ne aşamada görüşmeler? Görüşmeler tıkanmış durumda. Çünkü hükümetin sürece bakışı sorunlu, hükümet yenilgiye uğramış bir gerilla hareketini masaya oturtmuş gibi davranıyor ve gerillayı kolayca istediği çizgiye getirebileceğini düşünüyor. Öte yandan FARC, gerilla temsilcileri görüşmelerde doğru bir tutum sergiledi. Ateşkes ilan ettiler, ülkede devam eden çatışmaların son bulması için iki taraflı bir anlaşma imzalanmasını istediler. Fakat hükümet reddetti. Hükümet yanlış yolda yürümeye devam ediyor, gerillanın gücünü kaybettiğini ve kendi istediği anlaşmaları dayatabileceğini düşünüyor. Fakat yanılıyor. Geçtiğimiz haftalarda iki önemli gerilla gücü, Kolombiya Silahlı Devrimci Güçleri (FARC) ve  Ulusal Kurtuluş Ordusu (ENL) anlaşmaya vardılar, diyalog masasında birlikte yeralabilmek için güçlerini birleştirme kararı aldılar, böylece hükümet masanın karşısında bir değil iki gerilla kuvveti olduğunu bilecekti. Ancak en güçlü olan yine de FARC’tır. ELN de kendi açısından büyük bir orduyu temsil ediyor, ancak FARC’ın ordu anlayışı Moskova çizgisindedir, ELN’ninki ise Küba. Aralarında çok derin farklar yok ve ortak bir mücadele yürüttükleri konusunda hemfikirler, o da barış sürecini ilerletmek. Hükümetin tavrına rağmen biz, sürecin bir daha geri dönmeyeceği, silahların bırakılacağı ve halkın bazı haklarının garanti altına alınacağı türde anlaşmalarla sona ereceğine dair umudumuzu koruyoruz. Silahlı güçler, sürecin halkın önünde devam etmesini, halkın katılımını anlaşmaların hayata geçmesinin, hükümet tarafından verilen sözlerin yerine getirilmesinin garantisi olarak görüyor. Bu uzun ve zorlu bir mücadele. Fakat hiç şüphesiz ki bu sorunlar, dünyanın başka yerlerinde çözülebilmiş, zorluklara rağmen üzerinde anlaşmaya varılabilmiş sorunlardır. Kolombiya’da ise henüz o seviyeye ulaşılamadı.

Şunu özellikle sormak istiyorum, hükümet neden barış ihtiyacı duydu? Neden şimdi? Hükümet ABD emperyalizminin hizmetinde neoliberal bir hükümet. Eski devlet başkanı Kolombiya’da bir sorun olmadığını ileri sürüyordu. 50 yıldır bu ülkede savaş var ve Devlet Başkanı “Sorun yok” diyor! Yeni devlet başkanının göreve gelmesi ile birlikte, ki önceki başkanın iş arkadaşıdır, sorunu tanımak zorunda kaldılar ve bir çatışma ortamı olduğunun kabul edilmesi duruma politik bir statü kazandırdı. Kolombiya’nın silahlı güçleri terörist değildir, halkın düşmanı değildir, ülkenin düşmanı değildir. İstedikleri toplumsal dönüşüm ve adalettir. Yönetimlerin hataları nedeniyle yıllar önce ortaya çıktılar -köylülerin haklarının tanımadığı dönemde- ve halk haklarını korumak için silahlandı. Devletin görmezden gelmesi ve paramiliter grupların, uyuşturucu tacirlerinin ortaya çıkışı ve bizzat devlet şiddeti gibi, yolsuzluk gibi diğer sorunların da gelişmesi ile çatışma büyüdü, sorunlar birikti ve çözüm giderek zorlaştı.    Bu yüzden sorunların sırayla, bölüm bölüm ele alınması gerektiğini ve bu durumu yaratan temel nedenden başlanması gerektiğini düşünüyoruz. Fakat uzun zaman sonra barış sürecinin başlamış olmasından, “savaş sonrası durum” üzerine çalışıyor olmaktan, gençlerimiz, halkımız için yeni bir vatan imajı; ilkeleri, değerleri, yaşadığımızdan farklı bir perspektif yaratıyor olmaktan dolayı çok mutluyuz. Bu halk 50 yıldır savaş koşullarında, şiddet içinde yaşıyor, barışı tanımıyor ve barış, toplumsal adalet ile birlikte geldiğinde gerçekten de çok güzeldir.

Kolombiya halkının; işçilerin, emekçilerin, farklı toplumsal kesimlerin barış görüşmelerine bakışı nasıl? Genel olarak halk kesimleri, emekçiler, köylüler, aydınlar, eğitimciler, kadınlar, hakları için örgütlenen kesimler, öğrenciler vs. hepsi barış sürecini takip ediyorlar. Tabii ki sürece bakış açısından gruplar arasında nüanslar olabilir. Şu kesin ki hepimiz savaştan yorulduk. Bu sürecin uygun anlaşmalarla tamamlanmasını, ülkenin dönüşümünü sağlamasını ve özgürlükler temelinde, Kolombiya’nın kendisi gibi güzel ve cömert bir vatan kurmamızı sağlayacak olanakları ortaya çıkarmasını istiyoruz.

HÜKÜMETE DEĞİL HALKA GÜVENİYORUZ

Barış süreci konusunda hükümete güveniyor musunuz? Hükümete güvenimiz yok fakat halkımızın baskısının, ortaya çıkan gerçeklerin, ilerleyen mücadelenin, neoliberalizm ve emperyalizmin hizmetindeki hükümeti sürecin tamamlanması için zorlayacağına inanıyoruz. Dünyada bir dönüşüm süreci, derin toplumsal değişimler süreci yaşanıyor, hükümetler bunu anlamalı, politikalarını değiştirmek zorunda olduklarını anlamalılar ve bu dönüşüm yolunu tamamlayacak olan da halktır.

GENÇLER BÜYÜK İŞLER BAŞARACAK

Peki ya savaş dışında Kolombiya’da neler yaşanıyor? Emekçiler son derece baskıcı bir iş ortamında çalışı-yorlar. İş yasası patronların, devletin emrinde. Yasadan işçi haklarını ve lehte düzenlemeleri çıkardılar. Fazla mesai ücretini kaldırdılar, dinlenme hakkı, pazar günleri ücretli izin hakkını ve benzeri bir çok hakkı ortadan kaldırdılar. İş saatleri uzadı. Ücretler düştü. Ailenizle birlikte hayatta kalabilmeniz için gerekli ekonomik koşulların sağlanması için çok uzun saatler çalışmak zorundasınız. Kimin parası varsa onun sağlık hizmeti var. Aynı şekilde eğitim alanında mücadele büyüyor. Harekete geçen, ülkesinin gerçeğini görebilen gençler eğitmek istemiyorlar, sadece sistem için çalışan, sefalet maaşına boyun eğen bir gençlik istiyorlar. Fakat gençliğimizin entelektüel kapasitesini sömüremeyecekler, bu gençlik büyük işler başaracak, ülkemizi yönetenler onlar olacak...

Yarın: Venezuela’da işçilere silahlanma çağrısı

evrensel.net
ÖNCEKİ HABER

Tertibin son halkası gazete manşetleri

SONRAKİ HABER

Hükümet çatışmasızlığı siyaseti için kullanıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...