29 Ağustos 2013 22:05

1 Eylül'e giderken Diyarbakır

Diyarbakır’da Şehitlik, büyük çoğunluğunu zorunlu göç mağdurlarının oluşturduğu birkaç mahalleden oluşan ve nüfusu 100 bine yaklaşan bir bölge. Burada halkın temel geçim kaynağı mevsimlik tarım ve batı illerinde inşaat işçiliği. Kış aylarında ise kahvehanelerde zaman tüketen Şehitlik halkı iş sezonu

1 Eylül'e giderken Diyarbakır
Paylaş
Faruk Ayyıldız / Mehmet Aslanoğlu

KCK’nin hükümetin adım atması için verdiği 1 Eylül tarihine sayılı günler kala Şehitlik’te halkın nabzını tuttuk. Mahalleliler PKK’nin üzerine düşeni yaparak geri çekildiğini ancak AKP’nin bunun kıymetini bilmediğini ve gerekli hiçbir adımı atmadığını düşünüyor. Adım atmak bir yana baraj ve karakol inşaatlarına hız verilmesinin kendilerini endişelendirdiğini söyleyen mahalleliler, ana dilinde eğitim, KCK tutukluların serbest bırakılması gibi konularda hiç adım atılmamasına dair endişelerini dile getirerek, “Daha ne kadar bekleyeceğiz” diye soruyor.

DEVLET SÖZÜNÜ TUTMAZSA SÜRECİN TIKANMASI NORMAL

Salih Solmaz söze 1993’te Lice’deki köylerinin askerler tarafından yakılmasının ardından Diyarbakır merkeze taşındıklarını söyleyerek başlıyor. “Paketler açıklanacak deniyor ama karakollar, barajlar yapılıyor. Adım atmazlarsa çekilmenin durması normal” diyor. Öncelikle Kürt kimliğinin anayasal güvenceye kavuşması ve ana dilinde eğitimin önündeki engellerin kalkması gerektiğini düşünüyor. Abdullah Öcalan’ın serbest kalmasının da Kürtler için hayati öneme sahip olduğunu söyleyen Solmaz, “Sadece Diyarbakır’dan 500-600 tutuklu var. Benim kayınbiraderim de cezaevinde. Serbest bırakılmaları gerek” diyor. Hükümetin Suriye politikasını da eleştiren Solmaz, “Dış müdahale Ortadoğu’da işleri tamamen karıştırır. Suriye’de kan gövdeyi götürür” diyor.

‘80 YAŞINDAKİ ADAMI TUTUKLAYANA NASIL GÜVENELİM’

Karakol yapımlarını protesto sırasında katledilen Medeni Yıldırım’ın köylüsü Murat Turgut, hükümetin tutumunu köyünde yaşadıklarıyla eleştiriyor. Köylerindeki emekli imamın 80 yaşında tutuklandığını anlatan Turgut, “Oğlu gerilla. Oğluna kıyafet yolladığı için dört yıldır cezaevinde ve yıllarca ceza aldı. 80 yaşındaki adamı bırakmayan zihniyete nasıl güveneceğiz” diye soruyor.

Başbakan’ın Mısır’da yaşananlar için ağladığını hatırlatan Kemal Aydın, “Rojava’yı görmezden gelenler Mısır için ağlıyor. Başbakan’ın Mısır için ağlamasını samimi bulmuyorum” diyor. Suriye’ye olası bir müdahalede Türk halkının da ciddi zararlar göreceğini söyleyen Aydın, Türkiye’nin, Suriye’nin işgaliyle Kürtlerin güç kazanmasını engellemeyi de hedeflediğini belirtiyor. Çözüm sürecini desteklediklerini ancak hükümetin bu tutumuyla sürecin ilerleyemeyeceğini söyleyen Aydın, “6 aydır ateşkes var, geri çekilme var ama devletin tek adımı yok” diyor.  Hükümetten ana dili ve tutuklular konusunda adım beklerken, Başbakan’ın ‘ana dilinde eğitim olmaz, ülke bölünür’ dediğini hatırlatan Aydın, “O insanlar dağa ana dili için çıkmadı mı” diye sordu. Sürecin ilerlemesine dair pek umutlu olmadığını söyleyen Aydın, 1 Eylül’de Diyarbakır’da yapılacak mitinge güçlü biçimde katılacaklarını söylüyor. “Süreç baltalanırsa, insanlar yine ölecek. Dağa gidenler bu mahallelerin gençleri. Yazık değil mi” diye de ekliyor.

‘KARAKOL VE BARAJLAR GERİLLA GERİ DÖNMESİN DİYE Mİ?​’

Resul Donat karakol ve baraj inşaatlarına hız verilmesine tepkili. “Devlet, gerillanın geri gelmesini böyle engelleyeceğini düşünüyor ama yanılıyor” diyen Donat, devletin tutumuna rağmen sürecin ilerleyeceğinden umutlu. Devletin atacağı adımların zaman alacağını, sürecin belki de on yıl devam edeceğini söylüyor. “Süreç biterse en büyük zararı AKP görür. AKP, CHP gibi barışa sırtını dönerse ciddi oy kaybeder” diyor.  

İhsan Kırboğa da sürece dair umudunu yitirenlerden. “Demokrasi paketi hazırlanıyorsa neden karakol, baraj yapılıyor” diye soruyor. Ancak devletin küçük de olsa adımlar atmasıyla sürecin ilerleyebileceğini de ekliyor. Kırboğa, Diyarbakır’da Rojava’ya sessiz kalıp sadece Mısır için eylem yapan çevrelere de tepki gösteriyor.


‘ARTIK GAZ KOKUSU İSTEMİYORUM’

Nizamettin Çelik, “Artık evimizde rahat etmek istiyoruz. Akşam evimizde gaz kokusu istemiyoruz. Kavga, gürültü, panzer olmasın” diyor. O da devletin tutumuna rağmen süreçten umutlu. AKP’nin adım atmasını engelleyen derin güçler olduğunu düşünen Çelik, “İki yıl öncesine kadar Tayyip Erdoğan için çözerse bu adam çözer diyorduk ama inancımız kayboldu. Çünkü verdiği sözleri tutmadı” diyor. Kürtlerin çözüm konusunda umutlu olduğunu ancak umudun sürmesi için devletin adım atması gerektiğini söylüyor.


Kutlan Kınık ve İbrahim Demir’i ciğer yedikleri sırada buluyoruz. Kutlan Kınık başlıyor söze ve hükümetin somut adım atmamasını eleştiriyor. AKP’ye oy veren Kürtlerin de hükümetin tutumundan rahatsız olduğunu söyleyen Kınık, “Sürekli ‘bekle gör’ deniyor. Nereye kadar bekleyeceğiz” diye soruyor. Ana dilinde eğitim yasağı devam ettikçe sürecin ilerlemeyeceğini söyleyen Kınık, “Sürecin zamana yayılması normal ama aciliyeti olan konular var. Karşılıklı güven için bu adımların atılması gerek” diyor. Çözüm süreci için Suriye’deki gelişmelerin de önemli olduğunu dile getiren Kınık, “Türkiye’deki süreç Rojava’ya bağlı. Rojava kazanırsa AKP adım atmak zorunda kalır. Rojava kaybederse AKP bunu koz olarak kullanır” diyor.

‘VERSENE KARDEŞİM ANA DİLİMİ’

İbrahim Demir de Rojava’nın önemine değiniyor. Dört parçadaki tüm güçlerin Rojava için birleşmesi gerektiğini söyleyen Demir, “Kürtler için başka çıkar yol yok” diyor. Çözüm sürecine ilişkin hükümetin tutumunu, “Devlet Kürtlerin tüm talepleri için ‘kırmızı çizgimizdir’ diyor” sözleriyle eleştiren Demir, “Kürdün kırmızı çizgisi de dağlardır. Versene kardeşim ana dilimi? Okurum, okumam o benim problemim. Sen nasıl ana dili yasaklarsın. Umut verici tek adım yok ama daha günler var olumlu gelişmeler olabilir” diyor.


Yaklaşan 1 Eylül Dünya Barış Gününe ilişkin konuştuğumuz Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Başkanlık Divanı Üyesi Edip Yaşar, “Türkiye’de, Kürt sorununun çözümüne en yakın olduğumuz süreçte 1 Eylül’ü karşılayacağız. 1 Eylül şimdi daha fazla önem kazandı ve talepler daha yüksek sesle dile getirilecek” dedi. Diyarbakır’da yapılacak büyük 1 Eylül mitingi için geniş kapsamlı tertip komitesi oluşturulduğunu aktaran Yaşar, “Diyarbakır 1 Eylül’de tarihi bir gün yaşayacak” dedi. Çözüm sürecinin ilerlemesi adına mitingin büyük önem taşıdığını söyleyen Yaşar, “Demokrasi ve barış talepleri yüksek sesle dile getirilecek. Yüreği özgürlükten yana olan herkesi Pazar günü saat 16.00’da İstasyon Meydanı’na davet ediyoruz” şeklinde konuştu.
1 Eylül’de yapılacak mitinge ilişkin konuştuğumuz Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Diyarbakır Şube Başkanı İdris Ekmen de bu yıl 1 Eylül’ün geçmiş yıllardan farklı bir anlam taşıdığını belirterek, “Barışa yürünen bir süreç ve bu sürecin tıkanması tehlikesi yaşanan bir dönemde barış taleplerini daha yüksek sesle haykıracağız. Rojava’da yaşanan devrim ve onurlu bir barış için yüz binler alanlarda olacak” dedi. (Diyarbakır/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Arap medyasında bölünme

SONRAKİ HABER

Suriye’de savaş Antep’te kölelik!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...