18 Ağustos 2013 21:21

Katliamın etkisi uzun yıllar devam edecek

Ali Karataş / Yusuf Ertaş

İHVAN’DAN DARBEYİ DEVİRME SÖZÜ

Mısır'dan başlayalım; Al Arabiya internet sitesinde yer alan habere göre Müslüman Kardeşler Sözcüsü Gehad al-Haddad Twitter'daki hesabında, "Biz her zaman şiddete karşı ve barışçıl olacağız. Güçlü, direngen ve kararlı olarak kalacağız" diye yazdı. Haddad, "Askeri darbeyi alaşağı edene kadar çabamızı sürdüreceğiz" diye ekledi.

Mısırlı aktivist Veal Navara al Monitor'de yayınlanan makalesinde İhvan’ın bu stratejisini "yakıp yıkma stratejisi" olarak tanımladı ve bu stratejinin "daha fazla kan dökülmesine yol açağı" görüşünü savundu. Mısır'daki yaşanan gelişmelerle ilgili yorumu ise şöyle "Mısır'daki çatışma, seçim kazanımları yüzdesi üzerinden bir anlaşmazlık değildir. Kimin yöneteceğiyle ilgili de değildir. "Hangi devletin" egemen olacağıyla ilgilidir; Mısır Devleti mi, Müslüman Kardeşler Devleti mi?"

BARADEY’İN İSTİFASI

Tamarud (İsyan) Hareketi'nin cumhurbaşkanı adayı Muhammed el Baradey'in darbecilerin kurduğu geçici hükümetin cumhurbaşkanı yardımcılığından istifası yankı buldu. Mursi'nin iktidardan devrilmesine vesile olan 30 Haziran protestosuna öncülük eden Tamarud Hareketi, Facebook üzerinden yaptığı açıklamada Baradey'in istifasını "sorumluluktan kaçmak" olarak nitelendirdi. Tamarud hareketi darbeye başından beri destek verdi.  Ulusal Kurtuluş Cephesi ise  "Bu kararı almadan önce bizimle görüşeceğini düşünüyorduk" dedi.  Yemen Nobel Barış Ödülü Sahibi Tawakkol Karman, El Baradey'i, darbeye verdiği desteği geri çekmeye ve Mısır'da demokratik bir sivil hayata dönüşü talep etmeye çağırdı.

Rusya Al Yavm'da yayınlanan "Mısır'ın geleceği bıçak sırtında" başlıklı haber analizde geçen hafta yaşananları özetliyor. Middle East Online'de yer alan haber ise "İhvan'ın yasaklanması" tartışmalarına yer veriyor.

Şark Al Awsat'tan Abdurrahman Raşid'ten aktardığımız makale Mısır'daki gelişmeler nedeniyle körfez ülkeleri arasında ortaya çıkan siyasi bölünmeyi değerlendiriyor.

ARAP ÜLKELERİ BÖLÜNDÜ

Mısır'daki katliam, AB ve ABD hükümetleri de dahil olmak üzere Batı'dan birçok ülke tarafından kınandı. Arap ülkeleri ise Mısır'daki katliam konusunda bölündü. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri  "Mısır'ın istikrarı" için darbecilerin katliamına destek verdi. Tunus, Katar, Cezayir gibi ülkeler ise katliamı kınadılar.


Rusya al yavm

ESKİ Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi destekçilerine yönelik Mısır ordusunun darbesi dünyanın en kalabalık Arap ülkesini on yıllardan bu yana görülmüş en kötü şiddetin içine sürükledi. Ülke, Mübarek dönemi otokrasisine bir geri dönüş ile iç savaş arasında bocalıyor.

Mısır güvenlik güçleri, Mursi'nin Müslüman Kardeşlerine karşı altı haftadır sürdürdüğü uzak duruşunu terk ederek Kahire'de oturma eylemi yapılan iki kampa bir saldırı başlattı. Askerler, Mursi'nin görevine iadesi talebiyle oturma eylemi yapan insanların çadır kamplarını ortadan kaldırmak ve yakmak için zırhlı buldozerler, göz yaşartıcı gaz ve av saçması kullandılar.

Mısır Sağlık Bakanlığının Perşembe günü açıkladığı rakamlara göre, Mısır'ın başkentinin dışında ülke genelindeki diğer kasaba ve şehirlere yayılan, bunu takip eden çatışmalarda, en az 421 kişi öldü, 3572 kişi de yaralandı. Muhalefet ölü sayısının çok daha fazla olduğunu iddia ediyor. Bir Müslüman Kardeşler sözcüsü, "katliam" olarak tanımladığı saldırılarda 4500'den fazla kişinin öldürüldüğünü söylüyor.

Ölenlerin en az 43'ünün güvenlik askeri olması her iki tarafın başvurduğu şiddetin yoğunluğunu göstermektedir. Mısır polisi ve Mursi destekçileri birbirlerini çatışmalarda ateşli silah kullanmakla suçluyor. Devlet medyası, protesto kamplarında polis tarafından el konulmuş ev yapımı ateşli silah ve mühimmat görüntülerine yer veriyor.

Müslüman Kardeşler, Perşembe günü, hükümet saldırısına ve olağanüstü hal ilanına meydan okuyan bir protesto yürüyüşü planını duyurdu.

Meydan okuyan İslami grup bir açıklamasında, "Ölümleri protesto etmek için Al-İman Cami'sinden bu öğleden sonra yürüyüş planlanmaktadır" dedi.

Çarşamba günü şiddeti aynı zamanda, 61 yaşındaki Sky News kameramanı Mick Deane de dâhil olmak üzere dört gazetecinin ölümüne tanık oldu. Genellikle gazeteci olduğunu tanımlayan giysi giyen ve ekipman takan medya profesyonelleri arasında ölümler savaş halinde olmayan ülkelerde nadirdir.

Protestoculara yönelik baskın birçok Müslüman Kardeşler liderinin tutuklanmasını da kapsamaktadır. Güvenlik görevlileri, Müslüman Kardeşler liderlerinin taraftarlarına ülkedeki polis karakollarına saldırı talimatı verdiklerini iddia etti. Çatışmalı günün ardından, hükümet, bir ay süreli olağanüstü hal ve akşamdan sabaha kadar sokağa çıkma yasağı ilan etti. Şiddet, aynı zamanda, Mursi destekçilerinin, Minya, Sohag ve Assiut kasabalarındaki en az üç Hıristiyan kilisesini hedef almasıyla açık bir dini özellik kazandı.  84 milyonluk Mısır nüfusunun yaklaşık yüzde onunu oluşturan Kıpti Hıristiyanları Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in devrilmesinden sonra Müslüman Kardeşlerin yükselişinin Mısırlı Hıristiyanlar üzerinde artan bir zulme yol açtığından yakınıyorlardı. Bu nedenle çok sayıda Kıpti Hıristiyanı geçen ay Mursi'yi deviren askeri darbeyi memnuniyetle karşıladı.


MISIR MÜSLÜMAN KARDEŞLER’İN YASAL OLARAK FESHİNİ ÖNERDİ

Middle East Online

MISIR Başbakanı Hazım el Biblavi, Müslüman Kardeşlerin feshedilmesini önerdi. Bir hükümet sözcüsü hükümetin bu konuda bir çalışma yürütmekte olduğunu söyledi.

Hükümet sözcüsü Şerif Şevki, Başbakan Hazım el Biblavi'nin fesih önerisini, sivil toplum kuruluşlarından da sorumlu olan Sosyal İşler Bakanı Ahmet el Burai'ye yaptığını söyledi. Şevki, "Şu anda konu üzerinde çalışılmaktadır" dedi

Müslüman Kardeşler, 1954'te dönemin askeri yönetimi tarafından feshedilmişti. Ancak hareket, bu yılın başlarında sivil toplum kuruluşu olarak tescil edildi. 1928 yılında kurulan Müslüman Kardeşler'in aynı zamanda Diktatör Hüsnü Mübarek'in devrilmesine yol açan ayaklanmadan sonra 2011 yılında kurulan Özgürlük ve Adalet Partisi adı ile yasal olarak kayıtlı siyasi kolu da var.
Şevki, "uzlaşma, elleri kan ile kirlenmemiş olanlarla olabilir" dedi.
Bakanlar Kurulu'nun Pazar günü toplanarak öneriyi değerlendireceği belirtiliyor.
Müslüman Kardeşler, ülkenin demokratik seçimlerle işbaşına gelen ilk cumhurbaşkanı olan Mursi'nin göreve iadesi talebiyle her gün gösteri düzenliyor.

Müslüman Kardeşler, Çarşamba günü 600'den fazla kişinin öldürülmesini protesto için Cuma gününü "öfke günü" ilan etmişti.


Robert Fisk / The Independent

"YÜZ ölü -200, 300 şehit -sayılar sonucu değiştirmiyor. Bundan böyle, inançları doğrultusunda bir devlet yapılanması arzulayan hangi Müslüman seçim sandığına güvenir? Dün dökülen kanın arkasındaki gerçek hikaye budur.

"Şimdi kim bazı Müslüman Kardeşler destekçilerinin Kahire sokaklarında kalaşnikoflarla görülmesine şaşırabilir? Ya da aynı şekilde ordu ve onun 'geçici hükümeti' yanlılarının, -hem de Kahire'nin orta sınıf mahallelerinde- silah edinip onlarla çatışmaya girişmesine?

"Batılı devlet adamlarımız bu trajediyi öyle resmetmeye çalışacaklar ama olay Müslüman Kardeşler - ordu çatışması değil.
"Dünkü şiddet Mısır toplumunda iyileşmesi yıllar alabilecek sancılı çatlaklara yol açtı: Solcular ve laikler, Kıptiler ve Sünni köylüler, halk ve polis, Müslüman Kardeşler ve ordu arasında."


KÖRFEZ'DE MISIR BÖLÜNMESİ

Abdulrrahman Raşid / Şark Al Awsat

Muhammed Mursi'nin iktidardan uzaklaştırıldığından beri Körfez ülkelerinde tartışmalı bir bölünme mevcuttur. Bölge her düzeyde bir gerilim yaşamaktadır. Doğaldır ki Mısır'da yaşanan gelişmelerin Körfez ülkelerine yansıması olacaktır.

Körfez'de hükümetler, yıllardan beri var olan mevcut duruşlarına geri döndüler.  Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Bahreyn bir tarafta; Katar Hükümeti ise öteki taraftandı. Bu duruşu hükümetlerin açıklamalarından ve medyadaki haberlerden okumak mümkün. Kısa bir ateşkesten sonra iki buçuk yıl önce başlayan Arap Baharı'nda hemen her noktada bu bölünme kendini gösterdi. Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri; Mısır gibi ülkelerinde yaşanan kaosun ciddiyetinin farkında. Statükoya karşı ayağa kalkmanın Mısır'ı kaosa sürükleyeceği inancındalar. Mısır'da İhvan,  son haftalarda açık bir şekilde görüldüğü gibi görüşme ve  barış yerine kaos ve çatışma eğilimi içinde. Körfez ülkeleri; Mısır'ın kaosa sürüklenmesinin, Libya ve Suriye gibi onu etkisiz başarısız bir devlete dönüştüreceği düşüncesinde. Mısır'ın böyle bir devlete dönüşmesi, bütün bölgenin istikrarsızlaşmasına neden olacaktır.

Katar'ın, herhangi bir ülkenin sistemli ekonomik, ideolojik  ilişkilerini hatta Mısırlıların azınlığını bile temsil etmeyen  siyasi mantığını anlamak gerçekten zor.  Askeri kuvvetleri ve İhvan’ın taleplerini savunan siyasi güçleri desteklemesi ciddi bir karmaşa içermektedir. İhvan’a verdiği destek, kaosun artmasına neden olmaktadır. Katar niçin böyle davranıyor? Aslında gerçekten biz de bilmiyoruz.

Katar yirmi yıldan bu yana Körfez ülkerinde karşı bir duruş sergilemektedir. Bu duruş, başarısız bir politika olarak sona erdi. Medyası, 90'larda ve sonraki yıllarda Suudi Arabistan’a, ABD'ye ve dünyaya saldırılarda bulunan El Kaide'ye yer verdi. Hizbullah ve İran'ı batı Beyrut'u işgal etmesine  ve suikastlere rağmen destekledi. 14 Mart Hareketinin liderini öldürmesine rağmen Lübnan'daki Suriye iktidarını destekledi. Esad'ın batı ile ilişkilerini geliştirmesi çabası içinde oldu. Suudi Arabistan'a suikast düzenleyen katilleri barındırmasına rağmen Kaddafi'yi destekledi.

Ben, Katar'ın Mısır politikasını değiştireceği fikrindeyim. Var olan Mısır rejimi ile görüşmek zorunda kalacak. Bugün daha açık ve daha sıkıntılı olan; endişe verici ve öfkeli iktidardan Hüsnü Mübarek rejiminin daha az riskli olduğu duygusu.