20 Mayıs 2011 10:39

Rizeli üreticiler tarımdan vazgeçmeyecek

Ankara Valiliği’nin kapatılması yönünde açtığı davaya karşı 10 yıldır sürdürdükleri hukuk mücadelesini kazanan TÜM KÖY-SEN (Tüm Üretici Köylüler Sendikası) yeniden örgütlenmek üzere kurultay çalışmalarını başlattı.Rize’nin Fındıklı ilçesinde yapılan kurultayda T&

Rizeli üreticiler tarımdan vazgeçmeyecek
Paylaş

Rize’nin Fındıklı ilçesinde yapılan kurultayda TÜM KÖY SEN’in yeni yönetimi belirlenirken, üreticiler başta çay olmak üzere fındık, kivi ve bölgenin tarıma ilişkin sorunlarını tartıştı.

Yaklaşık 200 köylünün katıldığı kurultayda kadın üreticilerin katılımı dikkat çekti. Sendikanın Fındıklı şubesinin faaliyetleri durdurulana kadar şube başkanlığı yapan ve yakalandığı hastalık nedeniyle hayatını kaybeden kurucu Başkan Aslan Kara’nın da anıldığı kurultayda açılış konuşmasını Yaşar Çervatoğlu yaptı. Çayın, fındığın bitirildiğini, çay sezonu gelmesine rağmen hala taban fiyatın açıklanmadığını bu nedenle sendikalaşmanın daha da önem kazandığını belirttiği kurultay divan oluşumu ve saygı duruşuyla devam etti.

Tüm Köy Sen Genel Sekreteri Satılmış Başkavak yaptığı konuşmada kurultayın seçime çok yakın bir tarihte yapıldığına dikkat çekerek, “Fındıklı’ya gelirken yol boyunca bir sürü pankart ve afiş gördüm. ‘Fındığın vekili benim’ diyenden ‘çayı bana sorun’ diyen... Bir sürü milletvekili adayını çay ve fındık üreticilerinden bu sözlerle oy istiyor” dedi.  Çaya ve çay üreticisine sahip çıkacağını söyleyen bütün partilere Çaykur’un özelleştirmesi hakkında ne düşündüğünü sormak gerektiğini belirten Başkavak, “Çaykur satılsın diyen hiç kimse ve hiçbir parti çay üreticisinden yana değildir. Şirketlerden yanadır. Eğer Çaykur olmasaydı bizim çayımızı dördüncü sürgün fiyatı 40 kuruşa bile almazlar” dedi.

Fındığın, fındık üreticisinin vekili olduğunu söyleyenlere karşı “Sen Fiskobirlik ve diğer birlikler hakkında ne yapacaksın? Birlikler kanununu değiştirip birlikleri devlet tarafından desteklenen ve üreticinin lehine destek alımı yapacak bir hale getirecek misin?​” sorularının yöneltilmesi gerektiğini söyleyen Başkavak sözlerini şöyle sürdürdü: “Fındık borsasının Türkiye’ye gelmesi sorunu tamamen çözmez. Asıl sorun fındığın fiyatını kimin belirlediğidir. Eğer borsa Türkiye’de olacak ama fiyatı yine aracı, tefeci, tüccar belirleyecekse nerede olduğunun ne önemi var. Biz ürettiğimiz ürünün fiyatını belirlemek istiyoruz. Nasıl kullandığımız her şeyin fiyatını üreten belirliyorsa bizde kendi çayımızın, fındığımızın fiyatını belirlemek istiyoruz. Hükümetin enerji politikaları üretici köylünün aleyhine işliyor. Doğa ve tarım alanlarını yok etmek ve köylüyü toprağından koparmak üzere işliyor. Suyun ticarileştiği ve şirketlerin hâkimiyetine verildiği bu uygulama kabul edilemez.”

KADERİ BİRLİĞE BENZEMESİN

Kurultayda söz alan çay üreticileri birliği başkanı Yaşar Özcihan “Üzülerek söylüyorum ki, biz birliği çalıştıramadık ve bugün itibariyle birlik fes oldu. Tüm Köy Sen’in de böyle olmaması için daha çok çalışmak gerekiyor” dedi.

Esnaflar adına söz alan Esnaf Odası Başkanı Kadirhan Kadıoğlu, “Bölgemiz ve ilçemizde çay fabrikaları dışında bir sanayi kuruluşu, bir fabrika yok. Ekonomimiz başta çay olmak üzere fındık ve kiviye bağlı. Bu nedenle bunlara iyi sahip çıkmamız gerekiyor. Biz esnaf arkadaşlarımıza çocuklarınıza bir zanaat öğretin çay üretmeyi öğretin diyoruz” dedi.

YARI ÖZEL DURUMA DİKKAT

Kurultayda söz alan eski Çaykur Genel Müdürü Tuncer Ergüven kuru çay maliyetinin yüzde 65’inin yaş çay olduğunu, bu nedenle yaş çay fiyatının çok düşük olduğunu belirterek başladığı konuşmasında, aslında Çaykur’un bugün bile yarı özel hale getirildiğini, bu nedenle çay üreticilerinin daha dikkatli olması gerektiğini vurguladı. Çay üreticisinin örgütlenmesinin bu nedenle daha da önemli olduğunu kaydetti.

Ziraatçiler Derneği Başkanı Mufit Akman da görüşlerini şöyle özetledi: “Dünya nüfusu 8 milyar. Bu insanlar bir şeyler yiyecek. Tarımdan vazgeçemeyiz. Sıkıntılarımızı çözmeliyiz”.

Muhtarlar Derneği Başkanı Güven Ergüven,  Eğitim Sen Rize temsilcisi Hüseyin Şahin ve yönetim kurulu, Kamu Sen temsilcileri, CHP, EMEP, ÖDP, Has parti, ESP temsilcileri kurultayda yer aldılar.

Hatırlanacağı üzere Ankara Valiliği sendika genel merkezi hakkında dava açmış ve bu fırsat bilen bir çok  sonucunda  birçok sendika şubesinin faaliyetleri durdurmuştu. Yargıtay’dan, “Üretici köylülerin sendika kurabilir” kararının çıkmasıyla birlikte TÜM KÖY-SEN çalışmalarını yeniden hızlandırdı. (Rize/EVRENSEL)


22 TON SATTIM 22 LİRAM YOK!

Çok sayıda çay üreticisinin söz aldığı kurultayda ilk sözü alanlardan çay üreticisi Osman İmamoğlu sendikanın parti olmadığını her partiye giden çay üreticisini çatısı altında birleştirmesi gerektiğini belitirken diğğer bir çay üreticisi Şenol Arslan, “Bizim en büyük sorunumuz çayın fiyatıdır. 22 ton çay sattım cebimde 22 lira yok. Cebinde 22 lirası olmayan bir insanı her parti kandırır. Her yola götürür. Üretiyoruz emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Sendika bu sorunları çözmek üzere çalışmalıdır. Ben de bu nedenle sendikanın kurucu yönetimine adayım. Destek ve katkılarınızı bekliyorum” dedi.


DESTEKLER SÜRMELİ

Hasan Azaklı (Çay üreticisi): Kooperatif ve odaların topladığı gelirler, üreticilerin bilinçlendirilmesi örnek tarım çalışmakları ve uygulamaları için de kullanılmalıdır. Çay üreticilerinin banka hesaplarına yatan paralarının promosyonları çay üreticilerine ödenmelidir. Çay kooperatifleri ve ziraat odalarının özelleştirmelere karşı olması gerekirken, çay fabrikaları açma girişimleri içindedir. Bundan derhal vazgeçilmeli ve Çaykur’un özelleştirmelerine karşı tepki koymalıdırlar. Fındık dikim alanları ve destekleme primlerinin bazı bölgelerin çıkarılıp sonra yeniden alınması nedeniyle geçmişe dönük ödemeler 2009 yılı esas alınarak tam yapılmalıdır. Fındık destekleme primleri 2011 yılından sonra da devam etmelidir.
Toprak kanunu bölgesel coğrafi özellikler dikkate alınarak yeniden düzenlenmelidir.  Toprak tahlil ve analiz merkezleri çoğaltılmalı, toprak özelliğine göre yetiştirilecek ürünlerin tespiti yapılarak uygulanacak gübre ve ilaçlar konusunda üreticiler bilinçlendirilmelidir. GDO’lu ithal tohumların ülkeye girişi durdurulmalı, yerel tohumların ve ürünlerin yok olmaları önlenmeli, tohumların metalaştırılmasına son verilmelidir.
Tarımın yok edilmesine karşı uluslararası şirketlerin, çiftçiliğin yok edilmesine yönelik müdahaleleri engellenmeli, bağımlı tarım politikalarından vazgeçilmelidir.
Unutulmamalıdır ki tarımsal üretim bir kültürdür ve kaybedildiğinde kazanılması uzun yıllar alır.

ÖNCEKİ HABER

Kar Beyaz’daki metaforları iğne oyası gibi işledim

SONRAKİ HABER

Halk 12 Haziranda AKP’ye dersini verecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa