15 Ağustos 2013 17:52

Ne olursa olsun kazanmak

Zeynep Gizem Şenel

Bu cesur ve geniş katmanlı filmde ne olursa olsun zafer kazanmaya ant içmiş karakterlerin mücadelesini izliyoruz. Başlıca karakterler kolayca geleneksel temalı bir stile adapte edilebiliyorlar. Fakat Bahrani, onların ruhlarının derinliklerine bakıyor ve daha fazlasını buluyor. Hayatlarını dayandırdıkları varsayımları sorgulamaya başlayan bir baba ve oğulla karşılaştırıyor seyirciyi. Nasılsa bu  mesaj veren bir film değil. İçerik asla ayrıntılı olarak açıklanmıyor, ve film en etkili şekilde iletişime geçiyor izleyicisiyle: Hayat deneyimleriyle.   
Dennis Quaid ve Zac Efron beyaz ekrandaki karakterlerini hem kullanıyor hem de onlara meydan okuyorlar. Quaid, Liberty Tohumlarını temsil eden bir arazi sahibidir. Genetik olarak modifiye edilmiş tohumlar satmaktadır. İşi babasından miras kalmıştır ve oğluna bırakmayı ummaktadır. Quaid’in tatlı gülümsemesi bütün filmlerinde vardı; ama hiç bu kadar etkili şekilde kullanılmamıştı.   
Bu filmde,toprak satışından, telif hakkı olan tohumları değiştirmekten çok daha fazlası var. Henry’nin eski komşularıyla ilişkileri, rakibinin oğlunun ölümü gibi. Bu filmde Henry ve Dean’in ahlaki değişimine de tanık oluyoruz.
Henry için hayat Whipple Seeds’in imkanlarından ibarettir. Yakın şehirlere satış yapmak için bir rekabet içindedir. Dean ise bölgesel araba yarışlarında derece yapmaya odaklanmıştır. Filmin sonunda her iki adam da başarılı olmak için yapmayacakları şeyler olduğunu keşfediyorlar.
Dennis Quaid, hayatının en iyi rollerinden birine imza atıyor. Fakat bu filmde kahraman olmadığına, bencil değerleri olan, insan hayatı karşısında işteki kazancı tercih eden bir profil çiziyor. Zac Efron, başarıya odaklı olsa da sonunda babasıyla aynı hataları yaptığını fark ederek dehşete düşüyor.
Bahrani, diğer dört filminde de olduğu gibi görüntü yönetmeni Michael Simmonds ile çalışmayı tercih etmiş. Film görsel açıdan oldukça otantik. Çalışan bir çiftliği, finansal yatırımı, çok çalışmayı, hayal kırıklığını ve ter dökmeyi anlatıyor.    
Kim Dickens ve Maika Monroe’nun oyuncuklarında pek bir özellik göremiyoruz. Filmi Efron ve Quaid’in kotardığı söylenebilir. Efron, Gazeteci Çocuk’daki başarısını bu filmde de gösteriyor.
Filmin özünde Arthur Miller’dan esintiler sezilebiliyor. Hayata tutunmaya çalışan satışcı karakterle Quaid ekrandaki terleri izleyicinin de dökmesini sağlıyor. Henry’nin şarlatan, kendini beğenmiş biri olsa da başarılı bir dolandırıcı olmak için her şeyi yapamayacağının farkında. Red West Henry’nin babası olarak ortaya çıktığında ilk günden beri  oğlun karşı çıktığı şeylerin nereden geldiğini anlıyoruz.
Bahrani’nin filmleri oldukça sade. İzleyenleri derin düşüncelere gark ediyorlar. Bu film Venice Film Festivali’nde gösterildiğinde, Zac Efron’un çabuk biten kariyeri izleyenleri hayal kırıklığına uğratmıştı. Ancak, Dean Nascar’da büyük ödül kazansaydı daha klişe bir yapıma imza atmış olurdu yönetmen. Bu film bir şeyleri hazır bir paket halinde sunmuyor. Aksine Amerikan ahlaki krizinin merkezine iniyor. Kısa sessizlik anları ve bakışmalarla verilen gerçek insani duygular, iki aktörün en çok da onları yönlendirmeyi bilen yönetmenin başarısı. Amerikan aile yapısı üzerine sade ve dokunaklı bir drama.
Ailem İçin(At Any Price)
Yönetmen: Ramin Bahrani
Oyuncular:  Dennis Quaid, Kim Dickens,  Zac Efron, 105 dakika
[email protected]

Evrensel'i Takip Et