08 Ağustos 2013 17:44

Meydanların talepleri ortak

İslami hareketler üzerine belgeseller hazırlayan ve Müslüman Kardeşler’i yakından takip eden Bangladeşli yazar Shahriar Kabir ile, bir dizi çalışma için geldiği İstanbul’da sohbet ettik. Arap coğrafyasındaki ayaklanmaları, İslami hareketleri ve olası gelişmeleri sizler için sorduk, Kabir de yanıtladı.Bangladeş’te sava

Meydanların talepleri ortak
Paylaş
İlyas Coşkun / Özlem Temena


Bangladeş’te savaş döneminde neler yaşandı ve şimdi insan hakları konusunda Bangladeş ne durumda?
Bangladeş pek çok savaş yaşamış bir ülke. Savaş esnasında birçok kayıp yaşadı. Bizler Pakistan’ın işgalci ordusuna karşı savaştık, aynı zamanda Cemaat’ül İslam Hareketi’ne karşı da savaşlar verdik. İslamcı partiler savaş döneminde Pakistan’ın işgalci ordusuyla iş birliği yaptılar. Bu İslamcı partiler öldürülen 3 milyon masum insandan sorumludur. Birçok kadın tecavüze uğradı bu dönemde ve insanlığa karşı ağır suçlar işlendi. Bu, sanki bir Nazi Savaşı’na benziyordu. Nazi döneminde nasıl Yahudiler öldürülüyorsa o zaman da benzer suçlar işlendi.  
Şimdilerde ise bu dönemde yaşanan suçlarla yüzleşmek gerek. Çözmemiz gereken birçok konu var. Örneğin laiklik, yurtseverlik gibi. Politik gücü elinde tutarak İslamcılaştırmaya çalışıyorlar. Yaptıkları birçok suç İslam’a karşı zaten. İslam’da insanları öldürmek günahtır ama bunlar insanlığa karşı suç işlediler. Müslüman Kardeşler Hareketi’nin Güney Asya’daki ayağı burada Cemaat’ül İslam’la devam ediyor.

BANGLADEŞ’İN DE GEZİ PARKI VARDI!

Tüm bunlara karşı bir hareket yaşandı mı Bangladeş’te?
Evet bir laiklik hareketi yaşandı. Tıpkı Gezi Parkı süreci gibi geniş bir hareket gerçekleşti. Bu eylemlerde de gençler ön plandaydı. Onlar laikliği istiyorlardı. Cemaat’ül İslam Hareketi’nin yasaklanmasını istiyorlardı. Gençler, savaş suçları işleyenlerin yargılanmasını istiyorlardı. Çünkü İslam’ı kullanarak insanlığa karşı suç işlenmişti.

İslamcı hareketler üzerine çalışıyorsunuz, özellikle de Müslüman Kardeşler Hareketi’ni inceliyorsunuz. Neler söylersiniz bu hareketlerle ilgili?
Ben aslında İslam’ı kendisi için kullanan hareketleri inceliyorum. Onlar bütün Ortadoğu’ya yayılmışlar. Pakistan’da, Afganistan’da birçok farklı hareket var. Örneğin el Kaide. Kim yarattı el Kaide’yi? Tabi ki ABD. ABD politik İslam’ı örgütlüyor ve onları destekliyor.

Ama Müslüman Kardeşler Hareketi örgüt yapısı itibarıyla diğerlerinden ayrılan bir hareket, ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Ben farkı olduklarını düşünmüyorum. Yani Cemaat’ül İslam Hareketi’yle, Müslüman Kardeşler Hareketi’yle, el-Kaide arasında bir fark yok. Farklı amaçları ve örgütlenme tarzları olsa da, hepsinin tek bir amacı var, İslam’a dayalı yönetimler kurmak. Ve elbette Türkiye’de de var.  Ve onlar hükümetler tarafından destekleniyor. Hepsinin birbiriyle ilişkisi var. Mısır’daki hareketin burasıyla, yani Türkiye ile ya da buradaki hareketin Bangladeş’teki Cemaat’ül İslam Hareketi’yle. Ve bu İslamcı hareketlere karşı yönetilen mücadelenin de birbiriyle bağlantısı var. Tahrir Meydanı’nın, Taksim’le bağlantısı olduğu gibi Bangladeş’teki Şahaban Meydanı’yla ilgisi var. Çünkü talepleri ortak. İslamcı terörizme karşı çıkıyorlar.

Mısır demişken, Mübarek yönetiminden daha geniş bir hareket başladı ve ordu araya gelerek yönetime el koydu. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben geçtiğimiz aylarda Mısır’daydım. Tamarud Hareketi’nin içinde birçok örgüt var. Laik ve sosyal demokrat, liberal örgütler var. Bu dönemle bir birliktelik yakaladılar, fakat bu harekete önderlik edecek bir güç yok. Müslüman Kardeşler’e baktığımızda onlar tüm toplumda örgütlüler ve ABD tarafından destekleniyorlar. Bu hareket başlarken bu partiler hep birlikte çalıştılar ama orduyu kendileri çağırdılar ve ordu da bunu kullandı. Mısır geleceğini artık ben daha da karanlık görüyorum. Aslına bakarsanız ordu her yerde aynı. Bangladeş’te, Mısır’da ve hiçbir ordu halkların geleceği için hareket edemez.


BİRLEŞEMEYİNCE YÖNETİMİ KAPTIRDILAR

Ortadoğu’da halk ayaklanmaları başladıktan sonra yönetimler devrildi, fakat İslamcılar örneğin Tunus’ta, Mısır’da iktidarı ele aldılar. Fakat daha sonrasında Mısır’da halk bu sefer de Müslüman Kardeşler’e karşı ayaklandılar. Altında yatan nedir?
Tahrir Meydanı’ndaki hareket laik bir hareket olarak başladı. Tahrir Meydanı’nı yöneten gençler çok deneyimsizdi. Hüsnü Mübarek devrildikten sonra yanlarına gelen MK’yi kardeşleri sandılar ve burada yanıldılar. Demokratik yollarla yönetimi kaptırdılar. Mısırlı laiklerin sorunu birçok partinin, örgütün birleşememesiydi ve yönetimi kaptırdılar. Şimdi de orduya kaptırdılar yönetimi. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Öğrenciye tatilde soruşturma açtılar

SONRAKİ HABER

‘Faili meçhuller’ AKP’nin umurunda bile değil!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa