Tarafız Taraftarız Halkız
Gezi Parkı direnişiyle birlikte muhalif kimliğini en açık şekilde ortaya koyan taraftarlar, milyonların gönlünde taht kurarken, devletin de görüş açısına girdi. AKP mitinglerinde çakma Çarşı pankartları, gözaltılar, tutuklamalar, taraftar gruplarını hizaya getirme amacıyla yönetimin baskısı, daha neler neler. Ne varki h
SADECE GTA’DA POLİS DÖVEN DEĞİL...
Süper Kupa finalinde siyasi ve ideolojik tezahürat ve pankartlara izin verilmeyeceğini açıklayanlar son olarak da davulları ya
sakladı. Hemen ardından da ‘güvenlik’ adına, İstanbul’dan gelecek taraftarların yollarını farklı planladı. Sanma ki bitti. Tuvalet ihtiyacımızın dahi farklı AVM’lerde karşılanması için fetva verildi. Sonuçta tuvalet önemli, sidik kavgası ve ortalığın çiş kokmasını engellemek şart.
31 Mayıs sabahından beri halkın mizahına ve üstün zekasına bırakın karşılık vermeyi anlamakta dahi zorluk çekenler davulları kaldırırken, tribünde bulunan koltukları kaldırmayı unuttu!
Taştan ‘silah’ çıkartan nesiliz sonuçta, koltuktan davul, ayakkabıdan tokmak yapamaz mıyız?
ÇARE DROGBA
Siyasi tezahüratlar yasaklanmış. Peki, ‘Çare Drogba ooo oley oley oley oley çare Drogba’ diye taraftar Drogba’yı tribüne çağırırsa ne olacak? ‘Allahını seven defansa gelsin’ derse Yılmaz Vural, ne olacak? Yasak olan ‘siyasi’ pankartlar yerine bir sıfırdan sonra, ‘At bakalım at bakalım, formanı çıkar şortunu bırak delikanlı kim bakalım’ tezahüratı atılırsa ne olacak? Devlet baba tribünlere el sallarken, alkışlamayan taraftar siyasi mi olacak?
Gezi Parkı’nda afallayarak, ‘Burası park kalacak’, ‘Burası topçu kışlası olacak’, ‘AVM olacak’ diye saçmalayanlar ve işin içinden çıkamayarak yeni yasaklar üretenler, Gezi Parkı’nda olduğu gibi tribünde de halkın önlemez dalgası önünde boğulacaktır.
İstifa, özür, geri çekilme, görevinden alınma.... Bunların hiç biri olmayabilir ama unutmamak gerek ki; Gezi Parkı’na saldıran ve parkta rezil olanlar da onurlu bir duruş sergilememiştir. Ve taraftarın üstün zeka ve mizahi hamleleri sizlere Gezi Parkı’nı hatırlatacaktır.
Taraftarın yapması gereken belli. ‘Yaşasın renklerin kardeşliği’, ‘Bu daha başlangıç mücadeleye devam’ tezahüratları ile koltuklardan davul yapmak, kızlı-erkekli maçı birlikte seyretmek...
EYVALLAH
Pankartına, dövizine, rengine, davuluna, başbakanlığa göz koyanına, TOMA alıp kaçırana, iş makinası ile kovalayana...
Davulcu Vedat’ına, üçlü çektiren amigona, ‘Sık bakalım sık bakalım...’ tezahüratını yazanlara, Beşiktaş’tan gelen çArşı’ya, faşizme karşı yumruk olup gelen TekYumruk’a, sol tarafı açtırıp hücum eden Sol Açık’a....
Kelime oyunu programı sunan İhsan Varol’un; ‘Beşiktaş’ın şövalye ruhlu semt çocukları!’ sorusuna tereddüt etmeden ‘çArşı’ cevabını veren ablaya. NTV Spor mikrofununu kabul etmeyen Cenk Akyol’a, Amerika’dan destek sunan Mehmet Okur’a, polise top atmayan çocuğa, ‘Bu taraftarları biz böyle bilmezdik’ diyen güzel kadına... Eyvallah...
‘Süper Kupa finalini birlikte izleyelim’ diyen taraftara, ‘tribünde olmaz ama sokakta omuz omuza yürüyelim’ diyen abiye, taraftarlarla birlikte koşan topuklu ayakkabılı ablaya... Eyvallah...
EVRENSEL EGE
Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...
