22 Şubat 2011 21:29

Şekeri tekellere acısı halka

İzmir Tabip Odası (İTO), Gıda Mühendisleri Odası Ege Bölge Şubesi ve Ziraat Mühendisleri Odası İzmir şubesi yaptıkları ortak basın toplantısında fruktoz kotasının arttırılmasının hem sağlık, hem de ülke ekonomisi açısından son derece yanlış olduğunu dile getirdiler. Tabip Odasında gerçekleştirilen basın toplantısında hazırlanan

Şekeri tekellere acısı halka
Paylaş

 

100 BİNLERCE ÇİFTÇİ MAĞDUR OLACAK

Uluslararası gıda tekellerinin bu politikadaki etkileri ile ilgili bir soru üzerine açıklamalarda bulunan Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Ferdan Çiftçi, birinci AKP Hükümeti döneminde Başbakan Erdoğan’ın ABD’ye yaptığı bir gezi sırasında Cargill gibi tarım tekellerinin önündeki engellerin arttırmasının istendiğine dikkat çekti. Çilftçi, “Bu gezinin ardından Bakanlar Kurulu früktoz kotasının %50 arttırması ya da azaltılması yetkisini kendinde topladı. Ancak bu hakkını sürekli arttırma yönünde kullandı. Bu ise nişasta bazlı şeker kullanımını yüzde 15 arttırırken, diğer yanda şeker pancarı üretimine ise yüzde 20’lik bir düşüş getirdi. Yani uluslararası şirketler karlı çıkarken, yerli çiftçi daha çok kaybetti. Şimdi de şeker fabrikalarını parça parça özelleştirmek istiyorlar. Bu yüz binlerce çiftçinin mağdur olması, tütün de yaşananların daha ağırının yaşanması anlamına gelir” dedi. (İzmir/EVRENSEL)


Bakanlıktan yanıt geldi

TÜKETİCİ Dernekleri Federasyonu’nun açıklaması üzerinden yapılan ve 11 Şubatta gazetemizde ‘Şurup değil zehir’ başlıklığıyla yer alan habere Tarım ve Köy-İşleri Bakanlığı’nda cevap geldi. Haberin kamuoyunun yanlış bilgilendirilmesine neden olduğunun savunulduğu cevapta, yanlış bilgilendirmenin kamuoyunda “yersiz endişelere yol açabilecek mahiyette” olduğu iddia edildi.
Biyogüvenlik Kurulu‘nun kararıyla 27 Eylül 2010 tarihinden itibaren gıda amaçlı kullanılmak üzere hiçbir şekilde Türkiye’ye GDO’lu mısır girişine izin verilmediğinin belirtildiği cevap metninde şu ifadeler yer verildi: “Nişasta bazlı şekerin GDO’lu mısırdan yapıldığı ve bilinen bilinmeyen potansiyel birçok tehlikeye sahip olduğu bu nedenle birçok ülkede ve Avrupa Birliği’nde hem üretimi hem de ürünlerin içindeki kullanım oranları ile ilgili yasak iddiaları da gerçek dışıdır.Bunun aksine Amerika Birleşik Devletleri’nin şeker gümrük tarifeleri ve sübvansiyonlar ile koruduğu mısırdan elde edilen ve daha ucuz olan nişasta bazlı şekerin AB pazarına girmesini önlemek ve iç piyasadaki şeker üretim sektörünü düzenlemek amacıyla 1969 yılından beri AB tarafından ortak tarım politiası gereği gıd güvenilirliği ile ilişkilendirilmeksizin tamamen okenomik ve politik nedenler ile ülkemizdede olduğu gibi kota uygulaması yapılmaktadır. Bu kotalara ilişkin 513/2010 sayılı Avrupa Komisyonu Yönetmeliği bulunmaktadır. Bu çevçevede 14 milyon tonluk şeker üretiminin içinde yer alan 700 bin tonluk nişasta bazlı şeker kotası 9 AB üyesi ülke tarafından kullanılırken diğer AB üye ülkeleri şeker pancarı şeker kamışı ve benzerlerinden elde edilen şeker üretimini korumak amacı ile nişasta bazlı şeker kotası kullanmamaktadır. Bu tercih yasak anlamını taşımamaktadır. Zira AB ‚ de yasağa ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.”
Konuya ilişkin uluslararası birçok bilimsel makalede; fruktozun meyvelerde bulunan bir şeker olduğu, fruktozun anserojen olmadığı ve pankreas kanserid edahil kanserin tek sorumlusu olarak gösterilemeyeceği, fuluslararası  bilim camiasında nişasta bazlı şekerin sağlık üzerinde olumsuz etkilerine dair yeterli bilimsel kanıtın olmadığı ve bu konuda tam bir fikir birliğine varılmadığı, yüksek frujtoz içeren gıdalrın tüketimi ile obezite hastalığı arasında ilişkilendirmeler yapılmasına rağmen bu konuda da yeterli bilimsel kanıtın mevcut olmadığı” tezlerinin yer aldığı hatırlatıldı.

ÖNCEKİ HABER

TMK’da çocuklar için değişen bir şey yok!

SONRAKİ HABER

Anket mi fişleme mi?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa