1 Ağustos 2013 11:43

Türkiye’nin arka bahçesinde Kürt baharı

Melkulangara Bhadrakumar
 
ARAP BAHARI MUTASYON GEÇİRİYOR
 
İslamcı militanlar ile günlerce süren çatışmalardan sonra, Rojava’da, Resulayn/Serêkaniyê yerleşim yeri geçen salı günü, kamuoyunda Demokratik Birlik Partisi (PYD) olarak bilinen Suriye Kürtlerinin eline geçmiştir. Serêkaniyê kasabası, Suriye’nin Türkiye’ye olan sınırında olup, çatışmaların yaşandığı bir yerde kuruludur. Suriye tarafından ateşlenip, seken bazı mermiler polis merkezine ve sınır bitişiğindeki Ceylanpınar kasabasındaki birkaç eve isabet ederken,  roket güdümlü iki el bombası Türkiye tarafındaki bir sınır karakoluna düşmüştür. Türkiye Güvenlik Güçleri ateşe karşılık vermiş ve Ankara da sınır bölgesine devriye birliklerini göndermiştir. 
İlginç bir biçimde, Rojava’da , PYD’ye esas muhalif güçler, Kürtlerin özerkliğine karşı olan el-Kaide’yle bağlantılı, el Nusra Cephesi ve İslami bir grup Araplardır. Bu durumda, Türkiye’nin güvenlik çıkarı belki de el-Kaide’nin bölgede tekrar üstünlük elde etmesinde yatmaktadır. PKK kendinden emin olarak, Ankara’nın, Rojava’da faaliyet gösteren el-Nusra Cephesi ve müttefiki grupları “doğrudan desteklediği” iddiasında bulundu.
 
TÜRKİYE SURİYE’DEKİ KARGAŞADAN  SORUMLU
 
Savaşlar bazen garip dostlukların kurulmasına neden olur. Ancak, Rojava’daki güvenlik durumu dikkate alındığında, her şeye rağmen, Ankara yönetimi, Türkiye’nin bu stratejik sınır bölgesinde, Kürtlerin vatanı bu topraklarda yükselişe geçen Kürtlere karşı, tek güvenilir siper olarak el Kaide grubuna belki umutla bakıyor olabilir. Diğer yandan, Ankara aynı zamanda, geçen bu iki yıllık sürede, Suriye’de meydana gelmiş, önüne geçilemeyen kargaşadan sorumludur. Konuya tarihsel bir perspektiften bakıldığında, bu konu tam da, Türkiye’nin kurucusu Kemal Atatürk’ün, ne pahasına olursa olsun, ülkesini Ortadoğu’dan ayrı tutmak istediği bir tür Araplarla hemhal olma durumudur. 
 
TÜRKİYE BÖLGEDE  EL-KAİDE İLE  ÇALIŞIYOR
 
Katar Emirliği ve Suudi Arabistan arasında geçen rekabetin bölgesel alt planı vardır. Bu her iki devlet, Suriye’de vekaletle faaliyet gösteren grupları teşvik ediyorlar. Katar Emirliği, el-Nusra ile bağlantılı olan ve Suriye’nin istikrarsızlaştırılması faaliyetlerinde Katar ile Türkiye arasında yakın bir iş birliğinde bulunan gruplara destek veriyor. Türkiye istihbaratı, Doha ile (Katar’ın başkenti) iş birliği halinde olan aşırı uçtaki gruplarla temasa geçmiştir. İşte bu durum bize, Türkiye’nin, Rojava’da el-Kaide’ye bağlı grupları desteklediği konusundaki PKK’nin iddiasını hatırlatmaktadır. Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu “Ankara’nın, Rojava’da meydana gelen son gelişmeleri kabul “etmesi mümkün değildir” şeklinde açıklama yaptı. Davutoğlu aynı zamanda, üstü kapalı olarak, “Suriye’de bu tür girişimler – defacto veya bir oldubitti şeklinde olsun – ülkedeki mevcut kırılgan durumu artırmaya yol açar ve daha fazla yoğun mücadeleye neden olur.... Türkiye, her nereden gelirse gelsin, her türlü tehdit ihtimaline anında karşılık verecektir” diye ifade etti. 
 
ERDOĞAN PKK’NİN GÜÇLENMESİNİ  İSTEMİYOR
 
Ancak, bu konu yalnızca güvenlik sorunundan ibaret değildir. Konuya Türkiye’nin iç politikası açısından bakacak olursak, kitlesel halde protesto gösterilerinden dolayı üzerinde baskı hisseden Başbakan Erdoğan, PYD’nin Suriye’deki faaliyetleri PKK’nin elini güçlendirmesi, yerine göre de, ülke içi konjonktür gelişmelerinde hükümete yeni sorunlara yol açması nedeniyle ciddi bir krizle karşı karşıyadır. Bu aşamada esas mesele, Başbakan Erdoğan’ın, 2014 yılında Cumhurbaşkanı olarak seçilmek arzusunda olduğu, mevcut Kürt partilerinin, hükümetin gündeminde bulunan yeni bir anayasa hazırlanması işine ortak olmasına yol açan Türkiye Kürtleriyle daha yeni başlayan bir barış sürecinin sürdürülmesidir. Başbakan Erdoğan, devletin kendi vatandaşı Kürtlere reva gördüğü ayrımcılık siyaseti ve uyguladığı baskılardan dolayı, uzun zamandan beri devam eden Kürt sorununa çözüm yoluna yönelik reform paketinin akış seyrini hızlandırmak amacıyla destek vermeleri için, mevcut siyasi Kürt partilerine ciddi bir şekilde bel bağlamış durumdadır. 
 
KÜRTLER ARTIK DAHA GÜÇLÜ
 
PKK güçleri, Suriye’de meydana gelen gelişmeler sonucunda, “stratejik bir derinlik” kazanmış ve bundan sonrası için, daha güçlü bir konumda yer alarak, Erdoğan hükümeti ile görüşmelerde bulunmayı umut ediyorlar. Psikolojik etkilerin yanında, Rojava’nın petrol zengini bir bölge olmasından dolayı, PKK’nin finansal gücünde de artış olacağı varsayılmaktadır. Güçlenmiş bir PKK gücü cuma günü, hükümeti, “somut adımlar atılmasında yetersiz kalmakla” itham etmiş ve 30 yıldan beri devam eden çatışmalara son verilmesi konusunda anlaşmaya varılan reformların uygulamaya konulmasına başlanması için Erdoğan hükümetine son çağrıda bulunmuştur.
 
KÜRTLERİN AYRILMASI TÜRKİYE’NİN ŞARTI
 
Ankara da kendi cephesinde, emin olmak için, daha sonraki aşamalarda Kürt siyasi tutuklularının serbest bırakılması da dahil olmak üzere, demokratikleşme sürecinde ilerleme kaydedilmesinin bir ön koşulu olarak, PKK güçlerinin Türkiye topraklarından tamamen çekilmesini istiyor. Bu sıralarda, insana alay gibi gelen bütün tesadüflerin anası olarak, Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad bu fırsattan istifade ederek, her iki ülkenin kurulu düzenini altüst eden Kürt sorunu konusunda inisiyatif alma yoluna gidebilir. 
 
15 AĞUSTOS’TA ÖZERKLİK İLANI GELEBİLİR
 
Suriye topraklarının büyük bir kısmının artık Şam yönetiminin kontrolünde olmadığından dolayı, siyasi bir zorlama yolunun dışarıda tutulmasına rağmen, Beşar Esad yine de kuzey Rojava’da Kürtlere otonomi verme isteğinin yerine getirilmesinin bir göstergesi olarak, (Erdoğan’ın aynı adımı atmada zorlanacağı), emsalinin teşkil edilmesi zor olacak bir adım atabilir. Esad’ın bu yönde bir adım atığının ilanı bekleniyor. Türkiye kaynaklı bazı raporlara göre, Beşar Esad’ın, Haseki, Serêkaniyê, Afrin, Derbasiya Aynelarab ve Qamışlo kasabalarını içeren bir özerklik alanına onay verilmesinin ve 15 Ağustos’tan itibaren PYD bayrağının, Suriye milli bayrağının yanında göndere çekilmesinin ihtimali vardır. 
 
KÜRTLER TÜM  ATMOSFERİ  ETKİLEYECEK
 
Bütün bu durumların gerçekleşmesi halinde, Kürtlerin uzun süreden beri devam eden ulusal kimlik kazanma arayışında ileriye doğru önemli bir adım atılmış olacak ve Türkiye Devleti de, Irak ve Suriye’de Kürtlere tanınan özerklik düzeyinde, özerklik tanıma baskısıyla karşı karşıya kalacaktır. Serêkaniyê’nin Kürt halkının eline geçmesi, güneydoğuda bir yerleşim yeri olan Cizre kazasında sevinç gösterilerinde bulunan yüzlerce Kürt’ün sokaklara çıkmasına neden olmuştur. Polis güçleri, yürürlükteki yasalara göre, zırhlı araçlarıyla, Toma’larla müdahale etmişti. Açıkçası, PYD’nin Rojava’da üstünlük elde etmesi, aynı zamanda, Türkiye Kürtlerinin yaşadığı bölgelerde siyasi atmosferin elektriklenmesine yol açmıştır. 

Hafta sonunda, Partiya Yekitiya Demokrat - PYD liderliği, kuzey Rojava’da, kendi kontrolünde bulunan bölgeleri yönetmek üzere, bağımsız bir konsey oluşturma düşüncesinde olduğunu kamuoyuna açıkladı. Kısacası, bu kez Türkiye’nin Suriye ile olan sınırında, Irak Kürdistan’ı sınırı boyunca bölgesel yeni bir Kürt varlığı ortaya çıkmaktadır. PYD güçleri iyi bir şekilde silahlanıp, etkili olan milis güçlerdir. Türkiye’deki Partiya Karkerên Kürdistan (PKK) ile bağlantılıdır. PKK liderliğinin Suriye Kürtlerinin elinde olduğu düşünülüyordu. Ankara yönetimi, PYD’yi de aynı şekilde, “ayrılıkçı terörist örgüt” olarak değerlendiriyor.

TÜRKİYE BÖLGEDEN İZOLE OLMUŞTUR
 
Hayatın en büyük cilvesi, Kürt hareketlerini bastırma mücadelesinde Türkiye’nin bölgesel müttefikleri, geleneksel olarak ve hala da İran, Irak ve Suriye’dir. Ancak, Ankara’nın bu müttefikleriyle dostluğu artık kalmamış ve şu sıralarda, yeniden uzlaşma ihtimali de yakın gelecekte pek görünmemektedir. Mısır’da meydana gelen askeri darbeden sonra, Türkiye bölgeden fena halde izole olmuştur. Türkiye, Mısır ve Katar Emirliği’ni ihtiva eden bölgesel eksen çok kısa bir sürede dağılmış ve kilit noktada bulunan Arap devletleri, Türkiye’nin bölgesel liderlik tutkusunda Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) ile yakınlaşma eğilimine girmesinden pek hoşlanmamışlardır.
 
CİN ŞİŞEDEN ÇIKTI ARTIK...
 
PYD güçleri ile el-Nusra Cephesi arasında geçen son çatışmalar, İslamizm cininin şişeden çıktığına ve bu aşamadan sonra, hiç kimse artık cini şişeye geri koyamayacağına dair başka bir hatırlatma konusudur. Türkiye, Suriye Muhalefeti Koalisyonu ve Özgür Suriye Ordusuna (ÖSO) destek vermektedir. 
Ancak, unutulmaması gereken bir husus vardır: El-Nusra Cephesi, kuzey Suriye’deki/Rojava’daki savaş alanında bulunan ÖSO’dan doğmuştur. 
 
BARIŞ GÖRÜŞMELERİ TALEPLERE PARALEL 
 
PKK güçleri, anlaşmaya varılan plana göre, savaşçılarını Türkiye topraklarının dışına çekilmesine zaten başlamıştı. Başbakan Erdoğan’ın, barış çabalarının bir parçası olarak Türkiye’nin, Kürt siyasetçilerinin  büyük bir kısmının tutuklanmasına yol açan terörle mücadelede yürürlükte olan ve Kürt çocukların kendi ana dilinde eğitim görmeye imkan sağlayacak bir yasanın kaldırılmasını bekliyorlar. Bu işlemlere paralel olarak, geniş çaplı bir demokratikleşme sürecinin gereği, Kürt siyasi partilerinin, şimdiye kadar olduğu gibi, bağımsız aday olarak değil de, kendi partilerinin amblemiyle parlamentoda temsil edilmeleri için seçim barajının düşürülmesi talep ediyorlar. PKK “şayet, halkımızın ve kamuoyunun beklediği konularda kısa sürede somut adımlar atılmaz ise,  barış sürecinde ilerleme olamayacak ve iktidar partisi AKP bundan sorumlu olacaktır” şeklinde açıklama yaptı.
 
www.strategic-culture.org
 
İngilizceden çeviren: 
Nizamettin Karabenk