24 Temmuz 2013 15:38

Direnişin olguları önümüzde

Pendikli Çapulcular olarak Gençlik Yaz Kampı için açtığımız standlarda her gün farklı insanlarla sohbet etme fırsatı buluyoruz. Gezi direnişi bu seneki kampın başka bir anlam kazanmasını da sağlıyor ve bu yönde ilgiyi arttırıyor. Kamp standını ziyaret eden birçok kişi ile uzun uzun siyasal gündemi ve süreci de tartışab

Direnişin olguları önümüzde
Paylaş
Onur Aydın

Gezi Parkı eylemlerine katıldın mı? Bu eylemleri nasıl değerlendiriyorsun?

Evet, Gezi direnişine katıldım. Gezi Parkı ile başlayan ve tüm Türkiye’yi saran toplumsal ayaklanma esasında bozkırların tutuşturularak şehirlere ulaştırılmak istenen yangın teorilerinin Türkiye özgülünde gerçekçi bir yanı olmadığını ispat etmiştir. Bu yangın şehirlerden başlamış, kırları kuşatmıştır. Dinamizm buradadır, kitleler buradadır, sınıf buradadır.

Gezi Direnişi’nin tüm olguları gözümüzün önünde duruyor. İktidara ortak olmaya çalışanlardan politikaya çekilmek istemeyenlere, mülklerine sıkı sıkıya sarılanlardan burjuva yapısını korumaya çalışanlara kadar, geniş bir aralıkta birçok karşı tutum ve olay yaşanmış bulunmaktadır. Buradan çıkarılacak dersler komünist örgütün bünyesine dahil edeceği yeni bir kelime haznesini barındırsa da, yukarıdaki hezeyanlardan anlaşıldığı üzere, teoriyi yapılandırırken dikkat edilmesi gereken noktaların varlığını doğruluyor.

ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ MEŞRUDUR

Sizce bu hareket nasıl başarıya ulaşır?

Bu mücadele devleti yok ederek başarıya ulaşır kanımca. Bizim mücadelemiz bir park ile başlamadı elbet, fakat bir park çığlığı ile kitleselleşmiştir. Parkın sınırlarını zorladı, aştı ve evrensel bir hal aldı. İktidar bu mücadeleyi park ile sınırlandırmak ve yıkım üzerine kurduğu savunma mekanizmasını korumak istese de, sonuç onlar açısından başarısızlıktan öte gidememiştir.

Kendi fikirlerini insanlara empoze etmek amacıyla denetimindeki medyayı kullanmış ve liberal, yeni bir propaganda dönemine girmiştir. Devletin varlığı bize işgal, katliam, savaş olarak geri dönmüştür hep. Bu unsurlar yüzünden topraklar gözyaşı ve kan ile sulanmıştır. Demem o ki, geleceğimiz ve çocuklarımızın özgür bir ortamda yaşamasını istiyorsak, onların kanları ile toprakların sulanmasını istemiyorsak, devleti koruyan ve bizi biçimlendiren her türlü baskı aracını ortadan kaldıran özgürlük mücadelesinde bulunmalıyız. Özgürlük mücadelesi meşrudur ve savunulmayı hak ediyor.

ENTELEKTÜEL GEVEZELER VAR

30 yıldır süren bir savaş vardı. Müzakere ve barış sürecinin başlamasıyla silahlar sustu, çatışmalar durdu. Gezi Parkı eylemlerinin barış sürecine nasıl bir etkisi olmuştur?

Gezi Parkı diyalektiktir. Bu süreçte yine dillerinde bunu entelektüel gevezelik aracı yapan, orada olanların neyi savunduklarını dahi bilmeyen ve kendine solcu diyen insanların; “Bakın biz solcuyuz” diyebileceği fırsat günüydü aslında Gezi Parkı.

Elbette bir kesimin Kürtlere karşı tavrı ve bakış açısı değişmiştir. Fakat ciddi anlamda faşistler, evrensel değil etnik özgürlükçüler, hayatında bir kitap okumadan, hiçbir bedel ödemeden sırf özentilikten kendini devrimci ve özgürlükçü zannedenler, kendini komik videolara adayanlar, halk müziği dinleyenleri küçümseyenler, kendini entelektüel zannedip Kral TV kültürüyle büyüyenler, kendini geliştirmek yerine taklit etmeyi yani başkasının beynini kullanmayı seçenler, milliyetçiler, liberaller hiçbir zaman değişmez. Ve değiştiklerini de düşünmüyorum. Barış sürecinin olumlu sonuçlanması elbette temennim. Fakat barış sürecini olumsuz yönde sonuçlandırmak isteyenler var. BDP meclise bileğinin hakkıyla her türlü hile hurdaya rağmen girdi. Ona kapıyı göstermek ne yapacağını söylemek kimsenin haddine değil! TBMM gerçekten çok sesli düşüncelere ev sahipliği yapsın!


‘VELEV Kİ İBNEYİZ’

Eylemlerin farklı bir rengi olan LGBT bireyler hakkında neler düşünüyorsun?

Bir LGBT bireyi olarak, bu sürecin en azından bizlere olumlu yönde bir bakış açısı kazandırdığını düşünmekteyim. Bizler toplumla daha da iç içe girmiş bulunmaktayız bu direnişle ilgili. Zira insanların özellikle gay ve trans bireylere karşı bakışı içler acısı. Özellikle iki kadının sevişme ihtimalini düşünmek erkeklerin fantezilerinde nirvana yapsa da, iki erkeğin birbirini sevmesine ihtimal veremiyorlar. Fakat bu direnişle insanlar anladılar ki; LGBT bireyler aslında öcü değildir, sizler gibiyiz biz de. Fakat yine de bazı olumsuz seksist söylemler herkesi olduğu gibi beni de rahatsız etmiştir. “İbne Tayyip, O.Ç. Tayyip” gibi seksist söylemler -biz LGBT bireylere karşı kullanılan bu kelimeler- Tayyip için kullanılsa bile hoş olmuyor. Ve biz dönüp diyoruz ki “Velev ki ibneyiz!“

ÖNCEKİ HABER

Edebiyat ve yaşam

SONRAKİ HABER

Kadınların gece çalışmasına düzenleme

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa