24 Temmuz 2013 15:27

Yemini olmayan etiklik

Başbakan Bingöl’de iftarda halka sesleniyor: “Şunu herkesin bilmesini istiyorum; gençlik veya gençliğin üstü, bir defa bir fikre ve düşünceye inanıyorsan, karşı düşünceye de inanacaksın. Düşünceni şiddete taşıdığın anda, şiddeti görürsün. Bunu herkes böyle bilsin. Kim ne yazarsa yazsın,

Yemini olmayan etiklik
Paylaş
Ezgi Yazıcı

Astığım astık kestiğim kestik tavırlar. Tavırların boyutunun şiddeti meşru gören bir bilinçsizliğe varması. Şiddetin coğrafyamızda yayılmasına neden olan bilinçaltının yansıması değil midir?

Başbakan benliğini kelimelere dökerek sadece şiddeti meşrulaştırmakla kalmıyor. Aynı zamanda AKP iktidarı döneminde gün be gün artan cinsel istismar, kadına yönelik şiddet, kadın ve trans cinayetleri ve çocuk istismarı vakalarını toplumda yayarak katalizör görevini üstlenen baskıcı iradenin durumunun vahimliğini de gözler önüne seriyor.

YAŞAM ŞİDDETİ!

İnsanlar sözler ve TOMA’larla, polislerle, ‘süreğen bir yaşam şiddeti’ içerisine terkedilirken, Gezi süreci ile ilgili penguen medyada dezenformatik bilgiler çıka dursun, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği şiddeti gözlemleyen ve-veya doğrudan şiddete maruz kalan bireylere çağrıda bulunarak maruz kalınan toplumsal şiddeti raporlaştıracağını duyurdu.
Peki ya yemini olmayan bir etikliğe ne demeli?

Ali İsmail Korkmaz’ın ölümüne sebebiyet veren doktorlar, yaralıları hastaneye almayan hastaneler,  ilaç vermeyen eczaneler, kepenklerini kapatan esnaf, direnişe katılan öğrencilerini azarlayan öğretmenler, toplumu travmatize eden ve kutuplaştıran şiddete karşı çıkmayan sosyal hizmet uzmanları, sosyologlar, psikologlar…

Liste uzayıp gidiyor, yeni insanlar ortaya çıkabiliyor. Gözlerini kapayarak insanların maruz kaldığı şiddeti görmeyeceğini zanneden insanlar.

HİÇE SAYILAN İNSAN İRADESİ

Meslekleri gereği birincil olarak insanların yaşama hakkını savunması gereken (savunması beklenen) insanlar, aslında etik ilkeleri ve ettikleri yeminleri hiçe saymıyor. Hiçe saydıkları insan iradesi.

Sanırım ne etik ilkeler ne de insan iradesi meslek elemanları için önemli artık. Kadına yönelik şiddet önemli ancak toplumsal şiddet önemli değil, Ali İsmail Korkmaz’ın hayatı değerli değil, gözünü kaybeden insan engelli değil belki de. İnsanlara yardım etmekle yükümlü meslek elemanlarına ancak şunu diyebiliyoruz: Şiddetin coğrafyası yoktur, acının ölçüsü yoktur, en çok ölümün verdiği acının. Bırakalım yemini olmayan etikliği. Yaşamın anlamına hayatı güzelleştiren insan ulaşır.


BİAT YOKSA ŞİDDET VAR

SİNOPSİS: Bana Biat Etmezseniz Top yekun Şiddete Maruz Kalırsınız

Patriarkal devletin doğal sonucu şiddet olgusu ile birçok trans, eşcinsel ve seks işçisi yurttaş  bu düzen içerisinde iktidarın beslediği zihniyetle öldürüldü. Yine Gezi sürecinde 5 yurttaş hayatını kaybetti. Hepimiz bu topraklarda bir kez daha şiddete maruz kaldık. Bir kez daha anladık şiddetin coğrafyasının olmadığını. Hayatın hengamesi içerisinde ağaçlarla beraber yaşamı savunduğumuz şu günlerde, otokratik özne insanların üzerine attığı bombalarla, fışkırttığı sularla, şiddet vurgusunu bu kez kadın kimliğinden toplumsallığa sevk etti.

Otokratik özne kendi dinamikleriyle diyalektik süreç içinde konumlanan şiddeti geleneksel kültürün bir parçası olarak gördüğünü Bingöl’deki sözleriyle yalnız ifade etmekle kalmadı. Bu daha başlangıç mücadeleye devam mottosuna karşılık film daha yeni başlıyor der gibiydi.

ÖNCEKİ HABER

İzmir’deki Gezi tutuklularına kötü muamele!

SONRAKİ HABER

Edebiyat ve yaşam

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa