24 Temmuz 2013 14:58

Bu fanzin 'Aylak'

Denizli’de son günlerde herkesin elinde bir fanzin dolaşıyor. Üniversiteli, liseli öğrencilerin elinde, Denizli esnafının elinde, öğretmenlerin elinde. İki lise öğrencisinin kendilerine sorduğu “Biz yazdıklarımızı neden başkalarıyla paylaşmıyoruz? Neden başkalarının da bizim gibi yazdığı yazıları okumuyoruz?” soruları üze

Bu fanzin 'Aylak'
Paylaş
Bilge Önkol-Eren Saran

HİSSEDİLEN BİR İHTİYACI KARŞILADIK

Öncelikle sizi tanıyalım. Bu ay 3.’sü çıkan Aylak’ı çıkarmak nereden aklınıza geldi?

Fatih: Onur ve ben mahalle arkadaşıyız, birlikte büyüdük sayılır. Lise döneminde bir süre ayrılsak da, Onur’un tekrar Denizli’ye dönmesiyle arkadaşlığımız devam etti. Birbirimizin yazdığından habersiz, ikimiz de yazılar yazıyorduk o dönemler. Sonrasında yazılarımızı birbirimizle paylaştık. Onur’un dergi çıkarma fikri üzerine ilk sayıyı 3 ay sonra çıkarabildik.

Onur: Bu fanzin sıkıntılarımızı aşmak için deneyebileceğimiz yollardan biriydi. Ne kadar çok kişi bu fanzine yazı yazarsa o kadar rahat ilerleyebileceğimizi düşündük ve bir kafede toplantı düzenledik. Birbirini tanımayan 8-9 kişi toplantıya geldi. Toplantıya gelen herkes bir şekilde bize destek oldu ve birlikte bir şeyler çıkartabildik. Herkes istediğini, duygularını, düşüncelerini kâğıtlara aktarabildi.

Arkadaşlarınızdan, ailelerinizden nasıl tepkiler aldınız?

Fatih: Çok sevdiğimiz, saydığımız bir abimiz vardı burada. Bir şiirimize eleştiriden öte, kötülemede bulundu. Çok üzüldük açıkçası buna. Bu şekilde olmasını beklemiyorduk.

Onur: Etrafımızdaki arkadaşlarımız yaşadığımız heyecanın farkındaydı. Çıkardığımız fanzini görüp bizi takdir edenler, sonra; “Biz neden yapmıyoruz?​” diye söylendiler. Konu, tema farklı olsa da bizimkinin ardından değişik türlerde çıkan fanzinler oldu. Hissedilen bir ihtiyacı karşıladığımız ve öncü olduğumuz için mutluyuz.

Fanzinin adı neden Aylak?

Onur: Düzenlediğimiz toplantıda herkes kendi fikrini ortaya koydu. Birkaç tane isim seçtik aralarından. Fakat “Aylak” olmasına karar verdik. Aylak insan sevgimizden geldi biraz da. Beslendiğimiz edebiyat kanallarını da yansıttığını düşünüyoruz.
Nerelerden besleniyorsunuz yazılarınızı yazarken?
Sevdiğiniz, takip ettiğiniz yazarlar kimler? Etkilendiğiniz edebiyat akımı var mı?

Fatih: Popüler yazarlardan hoşuma gidenleri okuyorum. Emrah Serbes, Hakan Günday beni çok etkilemişti. Oğuz Atay’ı çok severim mesela.

Onur: Ben daha çok yeraltı edebiyatını takip ederim.

Bundan sonra nasıl bir yol izlemeyi düşünüyorsunuz?

Onur: İnternet üzerinde aktif olmayı, blog açmayı ya da yazılarımızı sosyal medyada paylaşmayı düşündük. Bunlar güzel şeyler ama edebiyat bu kadar çabuk tüketilen bir şey değil. Bunun bir derinliği, bir anlamı var. Belki elinizdeki dergiyi internet üzerinde de okuyabilirdiniz ama okuduğunuz yazıların derinliğini elinizde tuttuğunuz kadar kavrayamazdınız. Ayrıca çok bireysel düşündüğümüze dair eleştiriler aldık. Fakat benim yaşadığım ve yazarak paylaştığım sıkıntılar toplumun genelinin yaşadığı sıkıntılar. Toplumdan uzaklaştığınız zaman, hepimizi ilgilendiren bu sorunları çözemezsiniz zaten.

Aklımızda panel, forum gibi insanların rahat iletişim kurabilecekleri alanlar yaratma fikri vardı. Zaten son zamanlarda bunlar gerçekleştiriliyor. Daha çok insana ulaşmamız gerekiyor.

Dergiyi merak edenler ve yazılarını paylaşmak isteyenler için iletişim:

facebook.com/AylakFanzinDergi


SADECE KARŞI OLMAKLA YETİNİYORLARDI

Düşüncelerin özgürce ifade edilebildiği bir dergiden bahsederken, ülkedeki Gezi Parkı’ndan bahsetmemek olmaz. Gezi direnişi kendi dilini oluşturdu bir bakıma. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Sizin edebiyatınıza bu direnişin nasıl etkileri oldu?

Onur: Herkes, tüm insanlar bir şeylere karşıydı aslında ama buna karşılık bir alternatif oluşturamadıkları için, sadece karşı olmakla yetiniyorlardı. Artık insanlar hayatlarında alternatiflerin de olduğunu gördü. Her şeyden önce dayanışmanın ne olduğunu anlatan, açıklayan günler geçirdik. 6-7 ay önce biz kendimizi ifade edememenin sıkıntısını yaşıyorduk. Artık gençler, gerek sloganlarla gerekse düzenlenen forumlarla kendilerini ifade edebiliyorlar. Sistemin beslendiği; umutsuzluk, çaresizlik, bencillik artık insanlarda kayboluyor. Böylesi bir dönemde de bu dergi, insanların kendini yalnız hissetmemesi, ben de varım diyebilmesi için bir vesile oldu. Artık insanlar daha bilinçli, bazı şeylere birlikte karşı koymaları gerektiğini biliyorlar.

ÖNCEKİ HABER

Kadınlar, Hatice Palta’nın ailesinin yanında

SONRAKİ HABER

‘Başbakan sınırda sağır sultan, haklarını kullanana da palalı’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...