16 Mayıs 2011 13:20

AKP döneminde 365 KAYIP

17 Mayıs, 1996’da “Kayıplara Karşı Uluslararası Mücadele Haftası”nın başlangıç günü kabul edildi. Aradan 15 yıl geçti ancak, tüm çağrı ve çalışmalara rağmen, Türkiye’deki 17 bin kayıp ve faili meçhulün akıbeti halen bilinmiyor. Her fırsatta özgürlüklerden dem vuran başta Ba

AKP döneminde 365 KAYIP
Paylaş

Türkiye tarihinde 1915’te Ermeni aydın, yazar ve sanatçılara yönelik uygulanmaya başlayan faili meçhul cinayetler ve kaçırıp, kaybetmeler günümüze kadar uygulana geldi. Ermeniler ile başlayan faili meçhul cinayetler ve kaybetmeler, yükselen ve hak arayan her kesime yönelik olarak sistemli bir şekilde uygulandı. 1980 askeri darbesi ve sonrasındaki yıllarda bu uygulamalar genel-geçer bir hal alarak devam etti. 1990’lı yıllarda ise, Kürt siyasal hareketinin kitleselleşmesi ile birlikte, dönemin devlet yetkililerin tabiriyle “Düşük Yoğunluklu Savaş” mantığı ile her gün sokaklarda insanlar kaçırılmaya ve ‘faili meçhul’ cinayetlerle katledilmeye başlandı. Batıda Kürt işadamlarına, sosyalist ve devrimcilere yönelik uygulanan kaçırma ve kaybetme politikası Bölge illerinde ise, Kürt hareketine yakın olan her insana uygulanır hale geldi.

‘90’lı yıllarda büyük çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu 17 bin insan ya faili meçhul (!) cinayete kurban gitti ya da “Beyaz Toros” aracına sokakta zorla bindirilip, kendisinden bir daha haber alınmadı.

Kayıpların akıbeti, insan hakları savunucuları ve yakınları tarafından her Cumartesi Günü İstanbul’da Galatasaray Lisesi önünde fotoğrafları açılarak, “nerede oldukları” devlet yetkililerine soruldu. İnsan hakları savunucuları ve Cumartesi Anneleri, kayıpların ve faili meçhullerin akıbetlerinin ortaya çıkarılması için uzun soluklu bir mücadele başlattı. Her türlü baskı, gözaltı, işkence ve yargılanmalara rağmen “kayıplar ve faili meçhul cinayetler” için başlatılan mücadele günümüze kadar devam etti ve devam ediyor.

İnsan Hakları Derneği (İHD), 1995’ten itibaren her yıl 17-31 Mayıs tarihlerini Uluslararası Kayıplara Karşı Mücadele Haftası olarak anıyor.

30 YILDIR KAYIP BİR OĞUL VE BERFO ANA

2002 yılında AKP’nin tek başına iktidara gelmesi ile birlikte, Türkiye’nin geçmişine dair bir sorgulamanın yaşanacağı ve kanayan yaralardan olan 17 bin faili meçhul ve kayıplara ilişkin en azından yakınlarına bir cevap verileceği algısı yaratıldı. Başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP’nin yetkilileri, Türkiye’yi bir “açılımlar” cenderesine aldı. AKP’nin ilk iktidar döneminde, AB süreci çok fazla ön plana çıkarıldı ve demokrasinin AB ile Türkiye’ye geleceği ve geçmişin de sorgulanacağı söylemleri AKP’li yetkililer ve büyük bir medya desteği ile kamuoyuna sunuldu. Bu yönlü ciddi bir beklenti yaratılırken, AB yolunda ciddi bir ilerle sağlanamadı ve AKP’nin ikinci iktidar döneminde ise “açılımlar” kamuoyuna sunuldu. Başta büyük beklenti yaratan “Kürt açılımı, Alevi açılımı, Roman açılımı vb.” açılımlarda, bir sonuç alınamadı. Yine AKP döneminde başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ağzından olmak üzere “Faili meçhullerin araştırılacağı ve kayıpların bulunacağına” dair açıklamalarda bulunuldu. Erdoğan, Cumartesi Anneleri ile görüşerek, yakınlarının bulunması için çaba harcayacakları yönünde açıklamalarda bulundu. Bu görüşmede 1980 darbesi gözaltına alınan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Cemil Kırbayır’ın 103 yaşındaki annesi Berfo Ana (Kırbayır), Türkiye’nin gündemine oturdu. Başbakan Berfo Ana’ya sözler verdi ve Cemil Kırbayır için Mecliste tartışmalara da neden olsa bir Araştırma Komisyonu kuruldu. Yapılan araştırma ve tanıklarının dinlenmesine rağmen Cemil Kırbayır’ın gözaltına alındığı ve işkence gördüğü sonucuna varıldı ama son istediği oğlunun kemikleri de olsa bir mezarının olmasını isteyen Berfo Ana’ya beklediği cevap verilmedi. Cemil Kırbayır’ın gözaltına alındığı, ağır işkenceler gördüğü ortaya çıktı ama cesedinin nerede olduğu bulunamadı. (DİHA)


AKP’Yİ RAPORLAR YALANLADI

AKP döneminde yine Başbakan ve AKP yetkilileri, kendi iktidarları döneminde faili meçhul cinayetlerin yaşanmadığı yönünde açıklamalarda bulundu. Başbakan Erdoğan’ın açıklamalarının yanı sıra en son 7 Mayıs tarihinde İzmir Yargı ve Güvenlik Muhabirleri Derneği’nin açılış kokteylinde konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, faili meçhulün olmadığı bir Türkiye’ye erişildiğini ileri sürdü.

AKP’li yetkililerin açıklamaları bu şekilde iken, İHD tarafından AKP dönemini (2002-2010) ele alan ve Bölge illerini kapsayan hak ihlalleri raporu açıklandı. Şubat ayında açıklanan rapor, AKP’lilerin açıklamalarını yalanlar nitelikte idi ve AKP iktidarı döneminde 365 cinayetin faili meçhul olarak kaydığı kaydedildi. Raporda, kayıp yakınlarının başvuruları ve tanıklıkların anlatımına da yer veriliyordu. İHD şubelerine yapılan başvurular, heyet raporları ve basın taramalarıyla derlenen, Diyarbakır Şubesi Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Hak İhlalleri Raporu’nda yer alan 375 faili meçhul olaydan bazıları şunlardı:
*Erzurum’un Karayazı ilçesindeki Aşağı İncesu köyünde 25 Kasım 2002’de evinden çıkan Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) Üyesi İbrahim Karakaş’ın cesedi, 6 Aralıkta köyden üç kilometre uzakta bulundu. 25 yaşındaki Karakaş’ın silahla vurularak öldürüldüğü tespit edildi. Cinayetin failleri bulunamadı.
*Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde yaşayan 29 yaşındaki Medeni Ekinci, 21 Ocak 2003’te Batman’da silahlı saldırıya uğradı. Ekinci, olay yerinde yaşamını yitirirken olayın failleri bulunamadı.
*30 yaşındaki Turan Özmen, 4 Mayıs 2003’te Bingöl’de açılan ateş sonucu yaşamını yitirdi. Özmen’in babası M. Hanefi Özmen, faillerin bulunması için Emniyet Müdürlüğünce ciddi bir çalışma yapılmadığını, Demokratik Halk Partisinden (DEHAP) oldukları için ailesine ve kendisine baskı uygulandığını, oğlunun defalarca gözaltına alındığını ve işkence gördüğünü söyledi.
*21 Eylül 2004’te Van’ın Gürpınar ilçesindeki Hamurkesen ile Işıklar köyleri arasında bulunan yolda yakılmış bir aracın içerisinde ceset bulundu. Cesedin 30 yaşındaki Hayrettin Sevet’e ait olduğu, önce silahla vurulduğu ve sonra arabası ile birlikte yakıldığı ortaya çıktı. Soruşturma sürüyor.
*17 yaşındaki Mahsum Mızrak, görgü tanıklarının 30 Mart 2006’da 10 Nisan Polis Karakolu tarafından gözaltına alındığını söylemesine rağmen hiçbir yerde bulunamadı. Ailesi, Mızrak’ı, 3 Nisan 2006’da Diyarbakır Devlet Hastanesinde buldu.
*Bitlis’te 11 Haziran 2007’de kaybolan, HADEP ve DEHAP döneminde Tatvan ilçesinde Gençlik Kollarında çalışma yürüten 25 yaşındaki Menice Uğuş’un cesedi dört gün sonra bulundu.
*Şırnak’ın Güneyce köyünde geçici köy koruculuğu yapan 45 yaşındaki Göçer Göktaş, nisan 2010’da operasyon amacıyla gittiği Çırav Dağı’nda işkence edildikten sonra silahla vurularak öldürüldü.


BU YIL GÜNDEM TOPLU MEZARLAR

Kayıplara Karşı Uluslararası Mücadele Haftası’na ilişkin açıklama yayınlayan Kayıplara Karşı Uluslararası Komite (ICAD) ise, bu yılki kayıpları anma etkinliklerinde “toplu mezarlara” dikkat çekileceğini duyurdu. ICAD, açıklamasında şunlar kaydedildi: “ Gözaltında kayıp politikasının bir sonucu olan toplu mezarlar güncelliğini korumaktadır. Toplu mezarlar, dünyanın pek çok ülkesinde faşist darbelerin, soykırımların, ulusal özgürlük mücadelelerinin, emperyalist savaş ve işgallerin yaşandığı dönemlerde uygulanan insanlık dışı bir yöntemdir. İnsanları öldürmekle yetinmeyip onları toplu mezarlara gömmek, yok edileni değersizleştirmenin yanı sıra, yapılan katliamı ve katilleri de gizlemenin bir yöntemi olarak kullanılmaktadır. Yine toplu mezarlar gibi, acımasız uygulamalardan biri de öldürülenlerin deniz, okyanus ve nehirlere atılarak kaybedilmesi ve delillerin ortadan kaldırılmasıdır. Son yıllarda dünyanın birçok ülkesinde açığa çıkarılan toplu mezarlar, bu yöntemin ne kadar yaygınca kullanıldığını göstermektedir. 1915 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından soykırımdan geçirilen Ermenilere ait Anadolu’da çok sayıda toplu mezar bulunmaktadır. Yine 1938’de Dersim’de katliamdan geçirilen Kürtlerin gömüldüğü toplu mezarlar, bugün tanıklar tarafından itiraf edilmektedir. Hitler faşizmi döneminde öldürülenlerin topluca gömüldüğü çok sayıda toplu mezarın açığa çıkarılmasına rağmen, daha açığa çıkarılmayan çok sayıda toplu mezar olduğu tahmin edilmektedir. Bazı tanıkların ortaya çıkması ve mücadele sonucunda bazı toplu mezarlar açılmış. Ancak birçoğu henüz açılmamıştır.”

ÖNCEKİ HABER

Üretici yasta tefeci bayramda

SONRAKİ HABER

'Gazeteci değil saray yazıcısı'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...