22 Şubat 2011 19:05

SUNU: Yol Ayrımı

Dünyayı sallayan günlerden geçiyoruz. Önce Tunus’ta, ardından Mısır’da diktatörlüklerin yıkılmaz sanılan o koltuklarının nasıl sallandığını, o sallantıda Bin Ali’nin Hüsnü Mübarek’in nasıl yerle bir olduğunu an be an izliyoruz. Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan insanlar ekmek için, özgü

SUNU: Yol Ayrımı
Paylaş

Dünyayı sallayan günlerden geçiyoruz. Önce Tunus’ta, ardından Mısır’da diktatörlüklerin yıkılmaz sanılan o koltuklarının nasıl sallandığını, o sallantıda Bin Ali’nin Hüsnü Mübarek’in nasıl yerle bir olduğunu an be an izliyoruz. Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan insanlar ekmek için, özgürlük için sokaklara döküldü. Ne korktular ne de vazgeçtiler. Pazarlık yapmadılar. Net oldular ve karşılığını aldılar. En çok yapılan yorumlar, artık devrim falan olmayacak, dünyanın ayarını yaptık, böyle gidecek diyenlerden geldi. Nerede yanıldıklarını örtbas etmek için olaylara farklı adlar takmaya, olayları küçültmeye, çiçekli böcekli internet hareketleriymiş gibi davranmaya başladılar. Bu sallantının etkisiyle dünyanın düzenine olan inancı da sarsılan kitleler ise şunu bir kez daha anladı: Devrimler çağı bitmedi, düzenin bekasını savunanların dilinde bitti sadece. Onların bile akıllarında hala yaşıyor. Üstelik şimdi içlerine salınan bir korkuyla beraber yaşıyor. Ortadoğu’nun halkları içinse korku bugünlerde uzak bir kelime. Bir diğer yorum bombardımanına tutulan konu ise olayların Türkiye ile bağlantısı. Bir taraf meseleye, neoliberal ılımlı İslam hükümetlerinin demokrasi yalanıyla perdelemeyi başarabildikleri düzeni ve diktatörlüğü överek yaklaşırken; bir diğer taraf da örnek alınması gerekenin sokaklara dökülen halk ve halkın iradesi olduğunda ısrar ediyor. Hapisteki gazeteciler, devlet eliyle işlenen faili meçhuller, sorgusuz sualsiz hapse atılan gençler, çıkartılan yasalarla haklarına el konulan işçiler, giderek artan taciz-tecavüz oranları, işsizlik rakamları, eğitimde fırsat eşitsizlikleri, sosyal hizmetlere erişebilen vatandaş sayısının düşüklüğü... Bunlar bütün halklarla paylaştığımız kader... Üzerine bir de ülkemizde yıllardır çözülmeyi bekleyen Kürt sorunu, bir ulusu diliyle ve kültürüyle topyekün yok sayıp ezme politikaları... Bizler; bu iki yaklaşım arasından kendimize halkın talepleri uğruna ayaklanmasına inanmayı, bu saydığımız sorunlar etrafında birleşip kendi diktatörlerimizle yüzleşme yolunu seçiyoruz. Bu yolda karşılaştığımız, saydığımız problemlere dair yazılar dergimizin sayfaları içerisinde bulabileceksiniz. Ortadoğu’da olan biteni önümüzdeki sayılarda değerlendirmeye, izlemeye devam edeceğiz. Görüşmek Üzere...

ÖNCEKİ HABER

Testiler diyarı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa