20 Temmuz 2013 16:41

Bir Alex değil

Dış mihrakların tarihi, ta Roma’ya dayanır. Bir kere hukuk, Roma’dan. Sezaryen, Roma imparatorunun adından. Lobi kelimesini bulan onlar. Daha neler neler.Şu enteresan bağlantıya bakınız: Yakaladığı esirler arasında Fatih’in fedaisini arayan Bizanslı gardiyanı bilmeyen var mıdır? “Kara Murat hanginiz” diye sorar, esirlerin hepsi birden “

Bir Alex değil
Paylaş
Çağdaş Günerbüyük

Şu enteresan bağlantıya bakınız: Yakaladığı esirler arasında Fatih’in fedaisini arayan Bizanslı gardiyanı bilmeyen var mıdır? “Kara Murat hanginiz” diye sorar, esirlerin hepsi birden “Kara Murat benim” diye sıraya girerler, buyur bakalım. Herkesin kendini kurtarmak yerine, feda etmeye hazır olduğunu görmek, bazılarına tuhaf gelir. Her yol Roma’ya çıkar derler bir de. Bu sahiplenme eyleminin kökü Spartaküs’e kadar uzanır. Sorunun muhatabı yine Roma’dır, bu kez bölünmeden önceki Roma. Köleler ayaklanmış, Romalılar bir türlü alt edememiş. En sonunda, 1960 yapımı filmin sonunda Spartaküs’ü arayan Romalılar bütün köleleri karşısında bulur. “Benim”, “Hayır benim”ler orada meşhur olur. Bir de Tatar Ramazan’daki dayanışma örneği “Ben vurdum” versiyonu var. Ama orada Romalı yok, Kirmastılı var. Gerçi onun memleketi de adını Bizans’tan alıyormuş derler. İşte bunlar hep Roma oyunu.

Fetihten önce dönen dolaplara bak sen. Aynı oyunu sürdürmek isteyenler şimdi “Hepimiz Ermeniyiz” diye çıkar. Olmaz, kesinlikle olamaz. Hepimizin ne olduğunu hepimizden öğrenecek değiller. “Hepimiz Kürdüz” diyen de var, zaten bu direkt kendini ihbar. Bugün değilse yarın, soracaklar demektir. “Afedersiniz Rum” olur, “Alevi mi, yuh” olur.

Ha, bir de ne olur, polis “Sen gel bakayım” deyince, elinde sopa tutan “Ben sizdenim abi” diyebilir. Ama herkes bir şey olamaz. Roma mı burası?

Bizde bir kişi, her şey olur. Sorulmadan söyler o. Kara Murat da odur, Spartaküs de. Fatih de odur, Yavuz da. Çevreci de odur, Alevi de. Başkan da odur, padişah da. Mimar da o, belediye başkanı da o, tarihçi de, sosyolog da. Kızılcık yiyin derken beslenme uzmanı, kredi kartı kullanmayın derken evinizin ekonomisti.

Tabii tek başına o kadar olur. “Köprü şuraya yapılsın” emriyle yapılan köprü inşaatı yanlış yerde çıkabilir, olan ağaçlara olur. Konuşmasında Ramazan’da karakola giden gençten bahseder, olay mizah sitesinin haberi çıkar. Parkı halka açma ama halka da kapama emriyle şaşkına dönen Vali, ortada Maraş dondurmacısı gibi kalır, dondurmayı uzatıp külahı bir verir, bir vermez. “Bilgisayar tutan eller” der, sokaktakilere dondurmacının demiri, döner bıçağı, sopa denk gelir.

Demek ki her şey olsa bile insan, an gelir, – afedersiniz o isimden Rumlarda da var, Ermenilerde de – bir Alex değildir. Yani bir, Alex değildir. Malum kalıpla söylensin, “Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaşta” birinin kaleminden çıkması muhtemel, Gezi’nin bir duvar yazısında değinilmişti bu konuya: “Alex gitti, sen mi gitmiycen?​”

Daha İstanbul’u fethetmediği yaştaki emri de meşhurdur aslında, bu her şeyi olmaya çalışma sırasında insanın nedense aklına gelir: Eğer sen Alevi’ysen, Alevileri Sünnileştirmeye çalışan politikaları neden uyguluyorsun? Eğer Alevi değilsen, neden Aleviliği Alevilere bırakmıyorsun?

Aziz Nesin, bundan otuz yıl önce, her şeye karışan darbeci Kenan Evren’i diline dolamıştı. Cuntanın başının dinden imandan, yalancı dolmanın yapılışından gusül abdestinin alınışına her konuda ahkam kesmesine kızmıştı. Bilinen rekor ondaydı, hani o zaman, Alex bile bir Alex değil. Ama şiir dubleks: “Herkes kendini bir bok sanır, ama bu herif kendini iki bok sanıyor.”

ÖNCEKİ HABER

Yaz sıcağına bici bici geldi Hanımm!

SONRAKİ HABER

Tecavüzcülerin sırtı sıvazlanıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...