17 Temmuz 2013 17:05

Uzakta ölene mektup

Sennur Sezer

Bu mektupta “Sürgünde Ölene” demem mi gerekirdi? Ama çoğunuzun seçimini sürgün sayamıyorum ki. Çoğumuz yaşadığımız her yerde sürgünde gibiyiz. Listenin başına ilk kimi koyacağımı da bilemedim bir an. Nâzım Hikmet geliyor akla hemen, öte yandan Fahri Erdinç... Ama ta II. Abdülhamit zamanından kimse yok mudur?
Yaban topraklarda vatan uğruna ölüp gitmiş onca gencecik askerimiz var. Hep yattıkları toprağın kokusunu yadırgadıkları düşüyor aklıma. Wolfgang Borchert’in öyküsünde böyle bir asker vardır ya.
Hani yanındakilere İstanbul’un içilecek sularını saydırarak nöbetini atlatan bir yaşlı kadını anlatır ya bir başka sürgün olan Refik Halit Karay. Neyi özledin son anında bilemiyorum.
Yılmaz (Güney) herhalde Adana’nın o benzersiz ışığını düşünmüştür. Ahmet Kaya az bilinen bir türküden bir ses duymuştur. Şeref Aydın’ın yüzüne elma kokulu bir rüzgar vurmuştur.
Ya Sabiha Sertel? Ya Behice Boran, Nevzat Hatko, Güzin Dino?
Ölüm geride kalanlar için zor. Sürgünde bile örgütlü olmaya alışmış bir topluluk hep gidenin eksikliğini duyar. Hayat sürüp gider. Toprak üstündeki bir ottan fazla umursamaz belki insanı. (Susuz, bakımsız kalana kadar).
Sevgili Arkadaşımız, bu mektubun sebebi Uğur Hüküm’ün  11 Temmuz 2013 perşembe günü Paris’te Père Lachaise Mezarlığı’ndaki cenaze töreni. Yollanan video beni bir anda Paris’e götürdü. Ben de Uğur’un tabutuna gül yaprakları döktüm sanki.
Père Lachaise Mezarlığındaki duvarın dibindeki komünarlardan faşizme karşı dövüşen kadınlar adına dikilen anı taşına, oradan bizim gurbetçilere kadar dolaştım. Sonra, ilgisi yok sanılacak belki ama Londra’daki Marx’ın yattığı Highgate mezarlığındaki Doğulular bölümüne kadar uzandı belleğim. Doğan Özgüden’in yaptığı konuşma onu ve İnci’yi ne kadar özlediğimi hatırlattı bana. Londra nereden çıktı peki?
Uğur Hüküm’ü tanımazdım. Paris’e yetmişli yıllarda gitmiş. Öldüğünde altmış dördündeymiş. ODTÜ’den. Fransa’nın başkenti Paris’te bir süre sendikacılık uzun süre gazetecilik yapmış.  Darbelerin yurt dışına savurduğu aydınlarla ortak direniş platformları kurmuş.Yıllarca  Radio France Internationale’in (RFI) Türkçe bölümünün şefliğini yapmış. Radio Soleil’in kurucusu da olan Hüküm, 2003’ten beri Jazz dergisine düzenli olarak “Paris Mektupları” yazdı. Hüküm’ün, Altyazı, Nokta, Notos, Oluşum, Radikal, Cumhuriyet, Tiyatro, Türk Sineması, Yeni İnsan-Yeni Sinema’da makaleleri de yayımlandı.
Ey bu mektubu okuyan,
Neredeysen bir sap nane, fesleğen ya da kekik kopar. Rüzgara tut. Biliyorum kokusu toprağında ölemeyenleri bulacaktır.

Evrensel'i Takip Et