22 Şubat 2011 19:00

Devrimler çağı bitti mi? Yoksa yeniden mi başlıyor?

Yazıyı yazdığım esnada bir taraftan binlerce Mısırlı sokaklarda diktatörlüğün yıkılması ve “iş, ekmek, özgürlük’’ talepleriyle eylemlerini devam ettiriyorlar, bir taraftan Tunus halkı başlattıkları devrim sürecini sürdürüyor, bir taraftan da baskı altında ezilen diğer halklar ayaklanma sinyallerini veriyorla

Devrimler çağı bitti mi? Yoksa yeniden mi başlıyor?
Paylaş
Önen Ersin

Yazıyı yazdığım esnada bir taraftan binlerce Mısırlı sokaklarda diktatörlüğün yıkılması ve “iş, ekmek, özgürlük’’ talepleriyle eylemlerini devam ettiriyorlar, bir taraftan Tunus halkı başlattıkları devrim sürecini sürdürüyor, bir taraftan da baskı altında ezilen diğer halklar ayaklanma sinyallerini veriyorlar. Burjuvazinin ve liberallerin sürdürdüğü ‘’Devrimlerin çağının’’ sonuna geldiğimiz propagandasının asılsız olduğunu son bir aydır Tunus ve Mısır halkının mücadelesiyle bir kez daha görmüş oluyoruz. Pozitivist filozoflar, toplumları tahlil ettiği tezinde nihai sistemin kapitalizm olduğunu söylemişti. Burjuvazi de bu tezi kendine dayanak alarak, kapitalizmin artık değişmeyeceğini; ancak restore edilerek varlığını sürdüreceğini söylemekteydi. Kapitalizm devamını sağlamak için de, halka demokrasi olarak sunduğu ‘’parlamenter sistem’’ sonucu seçilen hükümet başkanlarından ve bağımlı ülkelerin diktatörlerinden güç almaktaydı. Sermaye yıllardır sürdüğü bu ‘’tarihin sonu geldi’’ propagandası ile, başta işçi sınıfı olmak üzere halkın her kesiminin talepleri uğruna ayaklanmalarını boşa düşürmeyi amaçlamaktaydı. Sermayeye göre, halklar sermayenin onca gücüne karşı bir devrim gerçekleştirebileceklerinin hayalini bile beslememelilerdi. Bu propaganda ile emekçi sınıflar kendi güçlerine karşı duydukları güveni yitirip, sermayenin uygun gördüğü politikaları kabul etmeye mahkum bırakılmalıydılar. Özellikle en büyük işçi sınıfı iktidarı deneyimi olan Sovyetler Birliğinin de dağılması, bu propagandayı güçlendirmekteydi. Kapitalist üretim koşullarında; bireylerin üretimden birlikte ve eşit şekilde yararlanacakları, toplumsal dengesizliklerin ortadan kalktığı, ifade özgürlüklerinin önünün açıldığı, demokrasinin yerleştiği bir toplumsal yapıyı oluşturması mümkün değildi. Bunu kapitalizmin tarihine bakarak görmemiz mümkündür. İşçi sınıfı ve emekçiler, bütün bu karşı propagandaya rağmen; kapitalizmin onlardan esirgediği ‘’iş, ekmek ve özgürlük’’ talepleri için mücadele etmeye devam etmekteler. İşsizliğin, açlık ve yoksulluğun, baskı, eşitsizlik ve hak yoksunluğunun olduğu yerde mücadelenin olması kaçınılmazdır. Bu mücadele zaman zaman ileri, zaman zaman geri gitse de; işçi sınıfının yaratacağı nihai sistem olan Komünizm kurulana kadar devam edecektir. Yazının başında da belirttiğim gibi Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki devrimler ve kapitalist sistemin yaşadığı krizler; devrimler çağının henüz bitmediğini, daha önümüzde gerçekleşecek çok devrimin olduğunu göstermektedir.

Sermayenin Saldırılarına Karşı, İşçi Sınıfının Bilimini Savunmak

Bir taraftan bu gelişmeler yaşanırken, bir taraftan da Türkiye’de mevcut sistemin varlığını savunan yazarlar tarafından sosyalizmin karalanmasına dönük kitaplar yazılmaya devam ediyor. İki kitap bu noktada dikkat çekiyor; birisi Fethullah Gülen’in ‘’Çizgimizi Hecelerken’’ kitabı, diğeri de Nedim Gürsel’in ‘’ Şeytan, Melek ve Komünizm’’ kitabı. Nedim Gürsel, ‘’Şeytan, Melek ve Komünizm’’ romanında sosyalizmin baskıcı bir rejim olduğunu vurguluyor ve sık sık Sovyetler Birliğinden örnekler veriyor. Elbette bir çok burjuva propagandasında olduğu gibi bu örnekler Stalin üzerine yoğunlaşıyor. Günümüz kapitalist toplumunun burjuvaziye yarattığı özgürlüklerin, sosyalizmde olmadığını düşünürsek elbette bu doğru. Elbette sosyalizmde baskı vardır, fakat bu baskı kitapta yazıldığı gibi emekçi halka dönük bir baskı değil; onları sömürmek için mücadele eden sermayeye dönük bir baskıdır. Bugün baktığımızda kapitalist sistemde özgürlüklerin ne kadar sahte olduğunu; sermayenin, talepleri uğruna sokaklara çıkan halkın karşısına silahlı güçlerini ve mahkemelerini çıkarmasından görebiliyoruz. İfade özgürlüğü adı altında, bugüne kadar binlerce yazarın hapishanelere kapatmasından görebiliyoruz. Bu örnekler elbette daha arttırılabilir. Sosyalizmde halk güçleri tarafından bir avuç sermaye kesimine dönük baskı varken, kapitalizmde bunun tam tersi bir avuç sermaye kesimi tarafından halka dönük bir baskı uygulanmaktadır. Kapitalizmin özgürlükleri ve demokrasiyi getirdiği ve sosyalizmin bir diktatörlük olduğu söylemine karşı bunları söylemek de yeterlidir sanıyorum. Diğer taraftan Fethullah Gülen tarafından yazılan ‘’Çizgimizi Hecelerken’’ kitabının da son dönem Müslüman ülkelerde yaşanan devrimler üzerine çıkması tesadüf olmasa gerek. Gülen, kitabında İslamiyet üzerinden kapitalist sistemi kutsarken; bazı fabrika patronlarının ‘’maneviyatsızlıkları’’ yüzünden düştükleri fazla kazanma hırsının bütün sisteme mal edilmemesi gerektiğini öğütlüyor. Bir taraftan da Sosyalizmin gerçekçiliğinin olmadığının ve İslamiyet ile zıt düştüğünü belirtiyor. Mısır ve Tunus gibi halkının büyük bölümü Müslüman olan ülkelerdeki ayaklanmaların ardından, bunun diğer komşu ülkelere de sıçramasının kaygısını taşıyan ‘’Müslüman’’ sermayenin en büyük temsilcisi ‘’Hoca Efendi’’, düşüncelerini biraz da Keynesçi bir bakışla harmanlayarak çözümü; sistem içinde bir restorasyonda bulmuş gibi gözüküyor. Bunu yaparken de kapitalizmin nihai sistem olduğunu vurgulamayı unutmuyor elbette.

Mücadeleyi Bilimsel Alanda da Sürdürmeliyiz

Elbette sistem çatlaklar verdikçe, dünya halkları ayağa kalktıkça burjuvazi propagandasını daha da arttıracaktır. Kurtuluşunu işçi sınıfının kurtuluşunda gören gençler olarak bizler de, bu saldırıları püskürtmek için üniversitelerimizdeki kürsülerimizi daha güçlü oluşturmalıyız. Üniversitelerimizi sermaye için bilim üreten değil, halk için bilim üreten konuma getirmeliyiz. Unutmamalıyız ki emekçi güçlerin kararlılıkları ve politik bilinçleri geliştikçe; karşılarındaki sermayenin güçlerini alaşağı etme olanakları da o derece artacaktır.

Uludağ üniversitesi Felsefe Bölümü Öğrencisi

ÖNCEKİ HABER

Cumhuriyet ve değerleri!

SONRAKİ HABER

Gömülen insanlık ve bir devlet geleneği

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...