14 Mayıs 2011 12:15

Sözleşme her şeyi çözer mi?

Gazetelerin “Üçüncü sayfa haberi” diyerek nitelendirdikleri her olaydan biri mutlaka kadına yönelik şiddet haberidir. “Üçüncü sayfa haberi” diyerek İnternet’te küçük bir araştırma yapmanız dahi, sizi, “Annesinin ölümünü anlattı” başlıklı bir küç&u

Sözleşme her şeyi çözer mi?
Paylaş
Devrim Avcı

Her gün, her gün gazeteleri açtığımızda kadına, çocuğa yönelik şiddettir aslında üçüncü sayfalarda haber diye okuduğumuz. Bazen fiziksel şiddet olarak, dayak yemiş bir kadının resmi olarak bize gösterilir; bazen cinsel şiddet olarak tecavüz mağduru bir çocuğun flulaştırılmış resminde, bazen de maalesef sokakta üzeri gazete ile örtülmüş yatan bir kadının silüeti şeklinde...

Günde en az üç kadının öldürüldüğü, her dört kadından birinin şiddet mağduru olduğu ülkemizde yaşanan dramlar bitmiyor maalesef. Bu durum hükümet açısından sadece ülke içinde değil yurtdışında da “Türkiye’nin imajını olumsuz etkileyen” bir durum oluşturuyor. Dolayısıyla, artık “Kadına yönelik şiddetle değil, bu konuda mücadele eden ülke olarak anılmak” isteyen Türkiye hükümeti, 121. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi toplantısında, “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”ni, 13 ülke ile birlikte imzaladı. Türkiye bu sözleşmeye imza atan ilk devlet oldu. Sözleşmenin diğer imzacıları ise Avusturya, Almanya, Yunanistan, İzlanda, Karadağ, Portekiz, Finlandiya, Fransa, İspanya, İsveç, Slovakya ve Lüksemburg.

AİLE İÇİ ŞİDDET ARTIK İNSAN HAKKI İHLALİ

Sözleşmenin hazırlık süreci eskiye dayanıyor. 2005 yılında kabul edilen Avrupa Konseyi Kadına Şiddetle Mücadele Eylem Planı çerçevesinde, uluslararası bir sözleşme de içerecek şekilde, çeşitli öneriler getirilmesi için mücadele planı yapılması kararlaştırıldı. Haziran 2006’da Uluslararası Görev Gücü oluşturuldu. 2006–2009 yılları arasında Türkiye’den ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Feride Acar, Uluslararası Görev Gücü’nde görev aldı.

2006-2008 yılları arasında Avrupa Konseyi Kampanyası’nın Strazburg’daki kapanış toplantısında kadına yönelik şiddetle mücadele için bağlayıcı bir Avrupa sözleşmesi yapılmasına karar verildi. Ekim 2008 tarihinde de Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Avrupa Konseyi Kadınlara Karşı Şiddetle Mücadele Sözleşmesi yapılmasına karar verdi.  Aralık 2008’de Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele İçin Geçici Komite (CAHVIO) kuruldu. Yapılan tartışmalar ve değerlendirmelerle bugüne gelindi ve ortaya “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” çıktı.

Bu sözleşmenin önemli getirilerinden birisi, kadına yönelik şiddeti bir “insan hakkı ihlali” olarak düzenlemesi. Bu, şiddetin “aile içi bir mesele” olarak ele alınmasının önüne geçen bir uygulama olacaktır. Sözleşmenin bir an önce parlamentoda onaylanıp yürürlüğe girmesi ile günlük hayatımızda ne gibi değişiklikler göreceğimizi merakla bekliyoruz gerçekten. Çünkü sözleşme imzacı devletlere önemli yükümlülükler getirmekte.  

ÖNLEME, YARGILAMA, KORUMA VE POLİTİKA

Sözleşme kadına yönelik temel dört ilkeyi kapsıyor. İngilizcede dört kelime de ‘P’ ile başladığı için ‘Dört P’ olarak anılan ilkeler şöyle: Önleme (prevention), yargılama (prosecution), koruma (protection) ve politika (policy).
İmzacı devletlere sözleşme kapsamında bazı yükümlülükler getirilmiş. Kadına şiddetin önlenmesi için farkındalık yaratma, kampanyalar düzenleme, eğitim alanında bu konuyu ele alma, kadına yönelik şiddet konusunda uygulayıcılara (yani emniyet kuvvetleri, savcılar, hakimler) özel eğitimler verilmesi, müdahale ve rehabilitasyon programları düzenleme, medyanın kadına yönelik şiddeti ele alışının irdelenmesi gibi çeşitli olumlu düzenlemeler içeriyor.

Şiddet gören kadınlar için sığınma evleri, 24 saat hizmet veren çağrı merkezleri bulunması da sözleşmede yer alıyor. Cinsel şiddete uğrayan kadınlar için mağdurun kolay erişebildiği, fiziki ve psikolojik tedavi ve destek sağlayacak merkezler kurulması sözleşmenin bir diğer hükmü.

Sözleşme, kadına yönelik şiddetle mücadele açısından hukuk uygulayıcıları için de özel bazı düzenlemelere sahip. Koruma emirlerinin zaman geçirilmeden çıkarılması, kadın şikayetini geri alsa dahi savcılık makamının soruşturmayı devam ettirmesi, zoraki evliliklerin, ekonomik ya da yönetimsel bir külfet oluşturmadan feshine imkan tanıyan yasal düzenlemeler yapılması gibi.

Sözleşmede yer alan ve yukarıda kısaca belirttiğimiz bu düzenlemeler aslında şiddete karşı mücadele eden tüm kadınların ve kadın örgütlerinin talepleri.

ÖNEMLİ OLAN UYGULAMA

Sözleşme, bu olumlu düzenlemelerin yanında, Avrupa Konseyi bünyesinde, taraf devletlerin uygulamalarını izlemek üzere bir denetim mekanizması da kurmakta. Denetimin, bağımsız ve seçimle belirlenecek 10-15 kişilik bir uzman komite tarafından yapılması öngörülüyor.

Sözleşme pek çok açıdan olumluluklar içeriyor elbette. Ancak, taraf devletlerin, kadına yönelik şiddetin engellenmesi yükümlülüklerini ihlal etmesi durumunda şiddet mağduru kadına tazminat ödemesi (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi tarzında) söz konusu değil. Ayrıca, sözleşmenin ihlali durumunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidilmesini sağlayacak bir düzenleme de bulunmuyor. Kadınlar olarak, böyle bir sözleşmenin, ülkemizde bir iç hukuk kuralı olarak uygulanmasını istemekteyiz. Ancak, bunun kadın hakları konusunda imzalanan ilk sözleşme olmadığını da hatırlayalım. Diğer sözleşmeler ise başta CEDAW olmak üzere uygulanmayı bekliyor. Aksi takdirde bir insan hakkı ihlali olarak Türkiye’nin kadına yönelik şiddet açısından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde başka mahkumiyetler alması kaçınılmaz.

ÖNCEKİ HABER

Maden ocağında patlama: 4 ağır yaralı

SONRAKİ HABER

Aydınlık gazetesine tazminatsız uyarı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...