08 Temmuz 2013 14:09

Mursi’nin devrilmesi ve ABD stratejisinin krizi

Mısır’da ordunun, 3 Temmuzda, Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve Müslüman Kardeşlerin önemli bazı liderlerini tutuklanmasıyla iktidarın el değiştirmesi, Washington’un petrol zengini Ortadoğu üzerinde Rusya’dan Çin’e kadar Asya coğrafyasında kaos yaymak üzere siyasal İslam’ı kullanma enstrümanı olan “Arap Bahar

Mursi’nin devrilmesi ve ABD stratejisinin krizi
Paylaş
F. William Enghdahl

Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi (kendisinin atadığı) Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı Abdulfettah el Sisi’nin Mısır’da kan dökülmemesi için Cumhurbaşkanlığı makamını terk etmesi gerektiği şeklindeki önerisini reddetti. Mursi, “anayasal onur” ile bu makamda olduğunu açıkladı ve ordunun verdiği ültimatomdan vazgeçmesini” istedi. Gelecek kuşaklar bu olayları inceledikleri zaman, Mısır’daki bu darbe, dünyanın süper gücü olarak bilinen ABD’nin çöküşüne giden bir dönüm noktası olarak ele alacakları bir konu olabilir.

ŞERİAT YASALARI, ÇÖKEN EKONOMİ

Müslüman Kardeşlerin bilinmezlerle dolu iktidarı elde etmesi ve kendi adamlarını uygun makamlara yerleştirmesi üzerinden bir yıl geçmesinden sonra Muhammed Mursi’nin Cumhurbaşkanı sıfatıyla, parlamentoya ve askeri makamlara atamış olduğu kişiler, Mursi’ye karşı hamlede bulunmuş, Mursi’nin katı şeriat yasaları dayatma yoluna gitmesini ve ülkenin çökmekte olan ekonomisiyle başa çıkmada başarısız olmasını protesto etmek üzere milyonlarca insan tekrar sokağa dökülmüştür. Darbenin lideri, Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı Abdulfettah el Sisi’dir.  

MÜSLÜMAN KARDEŞLER MISIR’DA İSTENMİYOR

El Sisi, samimi Müslüman genç bir general olduğu için, Mursi tarafından geçen sene bu makama getirilmişti. General el Sisi, manidar bir şekilde, eğitimini ABD’de yapmış ve Washington’daki Pentagon liderliğince de kabul görmüştür. El Sisi’nin darbeye liderlik etmesi aynı zamanda Müslüman Kardeşlerin Mısır’da istenmediği duygusunun ne kadar derinlerde olduğunun da göstergesidir.

Darbe lideri Sisi, 3 Temmuz, Çarşamba günü “en kısa zamanda Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri yapılıncaya kadar Anayasa Mahkemesi Başkanının geçici bir süre için Cumhurbaşkanlığı görevini yürüteceğini” bildirdi. Hıristiyan ve laik Müslüman liderler de el Sisi’nin yanında yer aldı. General el Sisi, “Mısır ordusunun çabaları, Cumhurbaşkanı Muhhamed Mursi ve onun Müslüman Kardeşliğinin bloke ettiği bütün gruplar arasında ulusal bir diyalog ve anlaşma sağlanıncaya kadar devam edecektir” diye açıklama yaptı.

Suudi Kralı Abdullah ve muhafazakar Birleşik Arap Emirlikleri liderleri, Müslüman Kardeşler yanlısı Katar Emiri hariç, dünya kamuoyuna açık bir şekilde Mısır’daki askeri harekatı kutladılar. Suudi Arabistan devlet haber ajansı SPA; Kralın resmi beyanatı olarak “Suudi Arabistan halkı adına ve şahsım, Mısır tarihinin bu kritik döneminde, liderlik görevinde üstlendiğiniz bu sorumluluk için sizi tebrik ediyoruz. Tanrı’dan, omuzlarınıza yüklenen sorumluğu yüz akıyla taşımanızda ve kardeş Mısır halkının beklentilerini yerine getirmede başarıya ulaşmanızda size yardımcı olmasını diliyoruz” şeklindeki metni yayınladı.   

BÖLGEDE ÇAKIŞAN ÇIKARLAR ARTTI

İsrail askeri ve istihbarat çevrelerine yakın yayın yapan bir haber blogu, Mısır’daki bu askeri harekatın, perde arkasında Suudi Arabistan ve muhafazakâr diğer Körfez yönetimlerinin desteğiyle gerçekleştirildiğini iddia etti. Alınan haberlere göre, “Başkan Obama’nın, ABD’nin Mısır’a yapılan yıllık 1,3 milyar dolar yardımı kesme yoluna gitmesi halinde, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri askeri bütçeyi tamamlayacaklardır. Bunun yanı sıra, Suudi Arabistan, Birleşik Emirlikler, Bahreyn ve Kuveyt gibi diğer Körfez yönetimleri Mısır ekonomisinin gerektiği gibi işler halde devam etmesi için en kısa zamanda ihtiyaç duyulan önemli miktarda fon aktaracaktır. Kitlesel olarak Mısır halkına, kurallarına göre yönetilen bir ekonomide asgari düzeyde bir hayat standardı süreceklerine dair garanti verileceği ve Müslüman Kardeşler yönetimdeki Mısır’da olduğu gibi birçok insanın aç kalmayacağı şeklinde yorumlar yapılmaktadır. Ayrıca, bizim kendi kaynaklarımızdan edindiğimiz istihbarata göre Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, Katar’ın geçen yıl 13 milyar dolar gibi büyük bir tutarı Kahire’deki Müslüman kardeşler kasasına transfer etme taahhüdünü verdiler.

Habere konu olan taahhüt miktarının maddi olarak karşılığını bulup, bulmadığı sorusu bir yana, Mısır’daki askeri müdahale, bütün İslam alemine tektonik şok dalgaları göndermektedir. Bir hafta önce Mısır’daki protestolara katılan kitlede artış devam ederken, diğer yandan, Katar’ın aleni olarak faaliyet yürüten Müslüman Kardeşler Şeyhi, Şeyh Hamid El-Thani sürpriz bir şekilde yönetimi 33 yaşındaki oğluna teslim etmiştir. İktidarı devralan Müslüman Kardeşler yanlısı oğul, Başbakan Şeyh Hamid bin Casim’in üzerine ateş açmıştır. Katar yönetimi, Mursi’nin mensubu bulunduğu Kardeşlik teşkilatına 8 milyon dolar vermiş, on yıllardan beri Doha’da yaşayan Müslüman Kardeşler’in Ruhani Lideri Yusuf El-Karadavi yapılan bu yardımı tartışmalı olarak kabul edilen vaazların verilmesi projesinde kullanmıştır. Katar yönetimi, sahibi olduğu El Cezire haber kanalı da tarafsız yayın yapan saygın bir Arap kanalı olma yerine, son zamanlarda Müslüman Kardeşler’in partizan sesi olmakla eleştirilmiştir.

Mısır’daki askeri müdahalenin ilk faaliyetlerinden biri, El Cezire’nin Kahire’deki stüdyosunu kapatmak oldu.
Müslüman Kardeşler’in Mısır’daki bu önemli mağlubiyetinin en büyük şok dalgalarının etkisi Müslüman Kardeşler yanlısı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın partisi AKP’nin iktidarda olduğu Türkiye’de olacaktır. Türkiye’deki kitlesel eylemler polisin göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su sıkma araçları marifetiyle şiddetli bir şekilde bastırılmıştır. Erdoğan Türkiye topraklarını, büyük oranda Katar’ın finanse ettiği paralı askerlerin, Beşar Esad yönetimini devirmek ve yerine Müslüman Kardeşleri iktidara getirmek üzere Suriye’ye geçiş güzergahı olarak açmıştır. Mısır’ın devrik Cumhurbaşkanı da, iktidardan alınmadan önce, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı devirmek için cihat çağrısında bulunmuştu.
Şimdilerde en önemli soru, Washington’un “Arap Baharı” stratejisinin çöküş sürecine girmesi karşısında Başkan Obama’nın cevabının ne olacağı konusudur. Dünün “Arap Baharı” bugün artık Washington’un Sibirya Kışı kâbusu haline gelmiştir.


ABD’YE ÖFKE

Mısır’da, askerlerin aktif olarak yönetimi ele alma kararıyla birlikte, son zamanlarda gerçekleşen protesto hareketlerinin kitlesel olarak seyretmesinin en dikkat alıcı özelliği belki de bu gösterilerin açık bir şekilde Washington karşıtı bir karakterinin olmasıdır. Gösterilere katılanlar, Obama ve Müslüman Kardeşler yanlısı ABD’nin Kahire Büyükelçisi Anne Patterson aleyhine pankartlar taşıdılar.  Patterson göstericilerin özel olarak hedefi haline geldi. Çünkü Patterson 18 Haziranda Mursi karşıtı göstericileri hayal kırıklığına uğratacak bir açıklama yaptı. Büyükelçi Mısırlılara “Bazıları sokak eylemleriyle seçimden daha iyi sonuçlar elde edildiğini söylemektedir. Dürüst olmak gerekirse, hükümetim ve benim bu konuda derin kaygılarımız vardır” dedi.  ABD’li diplomat, Mayıs ayında, Mısır’da yayın yapan Ahram Online Haber Sitesine verdiği bir mülakata, Mursi’yi eleştirdiği konusunu reddetmiş ve “Müslüman Kardeşler yasal yollarla yapılan meşru bir seçim geçirdiler ve kazandılar. Yeni bir hükümetin kurulması elbette ki kolay olmayacaktır. Ancak, devletin kurumsal düzeyi söz konusu olduğu zaman, askeri ve sivil hizmetleri gören aynı kişiler ile zaten temas halindeyiz. Böylece devam ede gelen köklü ilişkiler muhafaza edilmektedir” diye açıklama yapmıştı. Bu askeri hareket ABD Başkanı Obama ve Genelkurmay Başkanı General Martin Dempsey’in aleni olarak müdahale açıklamasının tersi yönde gerçekleşmişti.

www.voltaire.net

Çeviren: Nizamettin KARABENK

ÖNCEKİ HABER

Doğadaki tek canlı insan değil

SONRAKİ HABER

Vicdanın bittiği yer: Klas Tekstil

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...