08 Temmuz 2013 11:45

Mısırlı kadınlar yol ayrımında

Mısır halkı otuz yıllık baskıcı Mübarek’in diktatörlük rejimini devirmek için sokaklara çıktıklarında kadınlar mücadelenin en önlerinde yer aldılar. Çoğu belki de ilk defa evlerinden çıkıp alanlarda “bizler de varız” dediler. O tarihten sonra Mısırlı kadınların sesleri hep kaldı Mısır sokaklarında. M

Mısırlı kadınlar yol ayrımında
Paylaş
Özlem TEMENA

Mısır halkı otuz yıllık baskıcı Mübarek’in diktatörlük rejimini devirmek için sokaklara çıktıklarında kadınlar mücadelenin en önlerinde yer aldılar. Çoğu belki de ilk defa evlerinden çıkıp alanlarda “bizler de varız” dediler. O tarihten sonra Mısırlı kadınların sesleri hep kaldı Mısır sokaklarında. Mübarek’i deviren kadınlar, Mübarek’ten sonra başa geçen Mursi’yi de, gerici Müslüman Kardeşler iktidarını da karşılarına aldılar. Şimdilerde ise ordu tarafından baltalanan devrimlerine sahip çıkacaklar.Cesaretle Mübarek’in Gidiş Cuması’nda Tahrir Meydanı’nda ‘Defol Mübarek!’ diye bağıran kadınlar, Mursi ve gerici yasalarını asla kabul etmediler. Çünkü o yasalardı kadınları tüm yaşamı omuzlarken kimliksiz, geleceksiz ve umutsuz bırakan. Mursi’yi devirip yerine geçen orduya karşı da aynı mücadeleyi sürdürecekler, çünkü sokaklarda gelecekleri çalınmasın diye direnen kadınlara zorla bekaret testi yapılmasını söyleyenin, şimdi “demokrasi” için yönetimi devraldıklarını açıklayan Ordu Genel Kurmay Başkanı Sisi olduğunu asla unutmayacaklar. “Özgürlüğü tesis etmek için başa geçtiği” söylenen ordunun askerlerinin tacizine, tecavüzüne uğradıklarını, sözlerini söylemek için çıktıkları meydanlarda o askerlerin şiddetine maruz kaldıklarını unutmayacaklar...
“Ne Mursi ne darbe” demelerinin altında yatan gerekçeleri bulmak için çok da uzağa gitmeye gerek yok. Milyonların Tahrir’i doldurduğu 25 Ocak 2011’den bu yana Mısır halkının tamamının ve özellikle kadınların en önemli talebi olan demokratik bir anayasa talebinin inşası devrimi çalan “kaçak müteahhit” Mursi iktidarınca devralındığında önce kadınlar sokaklardan silinmeye çalışıldı. Ne anayasayı yapacak komitede tek bir kadına yer verildi, ne de sokakta eşitlik ve özgürlük isteyen kadınlara gün yüzü gösterildi. Mursi’nin adamları ve askerleri kadınları yerlerde sürüklerken, özgürlük için çıkılan meydanlar kadınlar için tacizin ve tecavüzün sıradanlaştığı alanlara dönüştürülürken, bu saldırılara her gün yapılan açıklamalarla kapı aralanırken kadınlar “devrimi yaptık, anayasayı da yapmak istiyoruz” diyerek yeni bir mücadelenin kapılarını zorladılar. Kapılarda bekleyen gardiyanlar, şimdi demokrasinin kapılarını açtıkları iddiasıyla başa geçerken kadınlar hala başlarının üstünde bıçaklarla alanlarda; “bu bıçak zaten boğazımızda, istiyoruz ki gelecekte başka kızkardeşlerimizin teninde bilenmesin” diyerek...
Yeniden yazılan yasalarda kadınlara verilen “haklar”ın niteliği kendisini “kocalara karılarının ölümünden itibaren 48 saat içinde cinsel birliktelik hakkı” tanıyan yasada gösterirken, şiddetin her türlüsüne maruz kalan kadınlar bu kan donduran yasa karşısında da birlikte omuz omuza mücadele etmişlerdi.
Yapılan yeni anayasada kendilerine yer bulamayan kadınlar Tahrir Meydanı’nda saçlarını kesmişlerdi. “Bizleri kadın yapan saçlarımız değil, özgürlüğümüzdür” diyen kadınlar anayasanın kadın haklarını gözetmekten oldukça uzak olduğunu dile getirmiş, yeni anayasada 33. maddede yer alan “Tüm yurttaşlar yasalar önünde eşittir” maddesinin “Irk, dil, din, cins ayrımı gözetmeksizin, tüm yurttaşlar yasalar önünde eşittir” olarak değiştirilmesini istemişlerdi.
Bir de anneler vardı, Tahrir’in anneleri. Kimini çocuğu Mübarek döneminde çatışmalarda ölmüş, kimini çocuğu ise Mursi döneminde asker ve polisler tarafında öldürülmüştü. Bu anneler çocuklarının resimlerini taşıdılar Mısır sokaklarında, “Katilleri istiyoruz”dediler.
Cüretkarlıkları gözlerinin önünde çalınan, ve kadınların bedenleri üzerine basarak yükselen, halkın en geri duygularının semirtilmesinden kendisine dayanak çıkarmaya çalışanların onlara reva gördüğü daracık yaşam alanlarından başlarını çıkarıp nefes almak istemelerindendi. Tıpkı Türkiye’nin direnen kadınları gibi...
Tahrir Meydanı’nda kadınlara yönelen şiddeti, taciz ve tecavüzü önlemek için “kadın timleri” kuran, evlerine dönüp daha büyük bir yoksulluk ve şiddetle baş başa kalsınlar istenirken geçmişten getirdikleri direngenliği bir daha bir daha gösteren, kadın koalisyonları ve birlikleri oluşturan, yaptıkları ayrı eylemlerle Ortadoğu’nun diğer ülkelerindeki kadınlarla ortaklıklar kuran Mısırlı kadınlar şimdi bir yol ayrımında... Bu ayrım ya diktatörlüğün devamı ya da özgür bir geleceğin inşasına denk düşüyor. Ve bu yalnızca kadınların değil, kadınlara özgür yaşam alanı sağlamanın özgürlüğü de kazanmak anlamına geleceğini bilmesi gereken tüm Mısır halkının yol ayrımı... Demokrasinin ne Müslüman Kardeşlerin kadınlara yaşam hakkını bile çok gören planlarında ne de ordunun postallarla çiğnediği birikmiş öfkede vücut bulmayacağını en iyi Mısırlı kadınlar biliyor, ve onların direngenliği uzak ülkelerin kadınlarına tarihin donuk bir kareden ibaret olmayacağı umudunu korumalarını salık veriyor...
 

ÖNCEKİ HABER

İnsanca yaşayabilmek istiyoruz

SONRAKİ HABER

Diyarbakır'da ‘Hükümet adım at’ eylemi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...