08 Temmuz 2013 02:58

Mısır'da sertleşen çatışmalar, Filistin'de artan kaygılar

Mursi’nin ve Müslüman Kardeşler’in askeri bir darbeyle iktidardan uzaklaştırılması, Mısır’ı tehlikeli bir kutuplaşmaya doğru sürüklüyor. Mursi yanlıları ve karşıtları olarak derinleşen bölünme onlarca kişinin ölümüne, binlerce kişinin de yaralanmasına yol açıyor. Her iki taraf da sokakları terk etmiy

Mısır\'da sertleşen çatışmalar, Filistin\'de artan kaygılar
Paylaş

Ali Karataş / Yusuf Ertaş

Mısır  AlYavm Gazetesi’nden Nadin Abdullah’ın “yeni siyasi yolun doğumu” adlı makalesi Mısır aydınının ve muhalif hareketin içinde bulunduğu ruh halini yansıtıyor.  Darbeyi, Cumhurbaşkanı Mursi’nin “halk hareketine aldırmama” tutumuna karşı bir “kurtarıcı” olarak tanımlıyor. Makalenin devamında ortaya çıkabilecek gelişmelere dikkat çekiyor.

MISIR TÜM BÖLGEYİ ETKİLİYOR

Mısır’daki gelişmeler bir bütün olarak bölgeyi etkiliyor. Uzun bir aradan sonra Suriye Muhalefeti İstanbul’da yeni başkanını seçti. 114 kişinin sadece 55 oyuyla seçilen Ahmet Carba Suudi Arabistan destekli bir aşiret lideri. Katar destekli rakibi işadamı Mustafa Sabbag ise 52 oy aldı. Mısır’daki askeri darbeyi sıcağı sıcağına destekleyen Suudi Arabistan Suriye Muhalefetini yedeklemeyi başardı. Ancak bu tablo Suriye Muhalefeti içindeki bölünmenin aynı şekilde devam ettiğinin bir göstergesidir.

MISIR HAMAS’I ETKİLİYOR

Mısır’daki gelişmeler en fazla Gazze’de Hamas’ı etkilemiş gibi görünüyor. “Hamas Mısır’da olanlardan endişeli” başlıklı yazısını aktardığımız Al Ahbar yazarı Uruba Othman  “Hamas’ın istediği en son şey, yeni Mısır devlet başkanını düşman etmektir” diyor. Hamas Mısır’daki gelişmeler karşısında uçmayı da kaçmayı da beceremediği için kafasını kuma gömen deve kuşunun halet-i ruhiyesi içerisinde. Ne sevincini ne üzüntüsünü dile getirebiliyor.  Gazze yönetimi Başbakanı İsmail Haniye’in, “Mısır’da yaşanan olaylar Filistin meselesini etkilemez” şeklindeki sözleri Hamas yöneticilerinin içine yuvarlandıkları zor durumu yansıtıyor.


SURİYE’DE YAN YANA, MISIR’DA KARŞI KARŞIYA

Mısır’da Cumhurbaşkanı  Muhammed Mursi’nin darbe ile devrilmesinden sonra Ortadoğu’daki siyasi hareketler ve ülkelerin tutumları oldukça ilginç. İlginç diyoruz çünkü Arap Coğrafyası’nın şekillenmesinde merkezi bir rol oynayan Suriye krizi çerçevesinde ciddi bir kamplaşma ortaya çıkmıştı. Ancak Suriye krizinde yan yana duran ülkeler ve siyasi hareketler, Mısır’daki gelişmelerde farklı bir tutum takındılar.
Arap Birliği ülkeleri ile başlayalım, Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdulaziz, Mısır’da yönetime el koyan orduya ilk tebriki gönderen kişi oldu. Oysa Suudi Arabistan Suriye krizinin çözülmesi için Mursi’nin çağrısı ile toplanan dörtlü zirvede katılımcılarından biriydi. Aynı dörtlü içerisinde yer alan Türkiye ise darbeyi kınadı.
Mursi’ye verdiği ekonomik destekle gündeme gelen Katar Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili ordunun oynadığı rolü takdirle karşıladıklarını belirtti. Suudi Arabistan, Katar ile Mısır arasındaki yakınlaşmadan rahatsızdı. Bu yüzden askerleri ilk kutlayan ülke oldu. Suudi Arabistan ve Katar her ne kadar Suriye muhalefetinde rekabet içerisinde olsalar da neticede Suriye iktidarının değişmesi için ortak bir çaba içerisindeler.
Selefilerin tutumları da oldukça ilginç. Müslüman Kardeşler üyeleri ile Suriye’de omuz omuza savaşan Selefilerin Mısır ve Lübnan kolları darbenin yanında yer aldı. Suriye muhalefetinin Lübnan’daki en büyük destekçisi 14 Mart hareketinin Suudi Arabistan’da yaşayan lideri Sait Hariri de darbeyi destekleyenler arasında yer aldı.


HAMAS MISIR’DA OLANLARDAN ENDİŞELİ

Uruba Othman- Al-Ahbar

Gazze Şeridi, Mısır’daki gelişmeleri sadece bir seyirci olarak yakından izliyor. Gazze’de tepkiler belirsiz olarak duruyor; ne ana İslamcı grup yöneticilerinin devrilmesine üzüntü var ne de kutlama var. Mısır ordusunun Muhammed Mursi’yi azletme hareketinden yarar mı ya da zarar mı olup olmayacağını sadece zaman söyleyecek. Bu belirsiz zamanlarda Gazze’deki Filistinliler, yöneticilerinin Mısır’daki rejime destek verdiği yönündeki görüşlerini aleni olarak ifade etmekten kaçınıyorlar.
Hamas’ın istediği en son şey, yeni Mısır devlet başkanını düşman etmektir.
Gazze’ye ve onun insanlarına yönelik acımasız abluka dahil Mübarek rejiminin ortaklarının ve onun politikalarının dirilişinden duyulan korku nedeniyle birçok endişe Hamas’ın peşini bırakmıyor. Doğrudur İhvan liderliğindeki rejim; Camp David anlaşmasını ve İsrail’le yapılan gaz antlaşmasını ortadan kaldırmadı, İsrail elçiliğini kapatmadı, Gazze ablukasını sona erdirmedi fakat Mübarek döneminde kapatılan Refah sınır kapısını açarak kısıtlamaları azalttı. Gazze’de yaşayan Filistinliler için geçen yıl Müslüman Kardeşler tarafından verilen Mısır’da hareket özgürlüğü şimdi geçmişte olan bir şey olarak kalabilir.
Kahire’den sızan raporlar, Mısırlı yetkililerin Mısır topraklarına giren herhangi bir Hamas liderini yakalamak niyetinde olduklarını belirtiyor. Bu arada Mısır ordusu Gazze ile olan sınır boyundaki varlığını artırdı. Tüneller neredeyse tamamen kapalı ve Refah sınır kapısı şu an faaliyet dışı.
Bütün bu işaretler Hamas için endişe verici. Filistin İslamcı grubuna yakın kişiler, 2008 yılında İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni’nin Mübarek ile görüşmesi öncesinde “Dökme Kurşun Operasyonunu” ima etmesi gibi Gazze’ye yeni bir İsrail savaşını bir kez daha Kahire’den ilan edeceğinin korkusunu yaşıyor.
Hamas Mursi’nin çöküşüne endişeyle bakarken bütün bunları aklına yerleştirdi. Hamas için bu, Hamas’a zaten düşman Mısır medyasında onun devrilmesi için daha keskin çağrıların yapılması anlamına gelecektir. Hamas’ın siyasi muhalifleri Müslüman Kardeşlerin devrilmesini tüm İslami hareketler için sonun başlangıcı olarak görüyorlar.
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) lideri RabahMhanna, Al Ahbar’a konuştu; “Biz FHKC olarak Müslüman Kardeşler rejiminin devrilmesine karar veren Mısır halkının ezici çoğunluğunun seçimini destekliyoruz” dedi.
Mhanna, Müslüman Kardeşler sonrası Mısır konusunda iyimser. Kısa bir sürede Mısır’ın toparlanarak, Gazze’ye uygulanan abluka gibi konuları ela alabileceğini savunuyor. Belki de Filistin davasını desteklemenin yeni bir dönemi başlayacak.


YENİ SİYASİ YOLUN DOĞUMU

Nadin Abdullah
Mısır Al Yavm


30 Haziran devrimi, Mart 2011* referandumundan bu yana izlenen siyasetin çöküşünü ilan etti. Evet, İhvan’ın iktidara geliş sürecini askeri konsey başlattı ve tam olarak bitirilmesinde de etkili oldu. İhvan’ın otoriter rejiminin başarısızlığından ve buna ek temel hak ve özgürlükleri yok sayan Aralık ayındaki dışlayıcı anayasanın ilanından sonra fiili olarak tıkanmış bir sürece vardık. Ayın otuzunda meydanlara inen kalabalıklar izlenen siyasetin çöküşünü ve bu yüzden yürürlükten kalktığını ilan etti.
Kesin olarak, demokrasinin ilkelerine inananlar Mısır’da siyasi alanda evrim için seçilen öğenin askeri konsey olmasından mutlu değillerdir. Lakin aynı zamanda hızlı gerçekleşen askeri müdahale, gelişen olaylara karşı “aldırmaz bir tutum içinde olan” cumhurbaşkanlığına karşı kurtarıcı olarak geldi. Gerçek olan ordunun bu seferki gelişi 25 Ocak 2011’deki gibi ülkeyi yönetme hedefiyle değil yeni yol haritası başlatmakla ilgilidir.  Bu durumda cumhurbaşkanının ve cemaatinin önünde iki seçenek ortaya çıkmıştır. İstifayı kabul etmek ve erken seçime gitmek. Ondan da önemlisi İhvan’ın yeni koşullara göre siyasi hayatın bir parçası olmaya devam etmesi ve siyasi koşullarda temel bir aktör olması ki onlar bunu kabul etmiyorlar. İkinci seçenek istifayı reddetmek, milyonların kendisine karşı devrim ile biten “meşruluk”  dalına tutunmak. Bu durumda da başkanın cemaatin liderlerine yönelik silahlı kuvvetler zorunlu olarak yeni şartlarla oyunu oynayacaktır. İhvan’ın liderlerinin kabul ettiği bu senaryonun en kötü sonuçları İhvan’ın üyelerinin toplumsal bir bombaya dönüşmeleridir. Onlarla karşı karşıya geliş istibdada dönmenin gerekçesi olacaktır. Askerlerin müdahalesi, nispi oranda siyasi hayatta dahil olmak üzere sağlamlaştırmasını başlatacaktır.  
Gerçekte İhvan’ın en büyük yanlışı temel siyasi aktörleri “onu bölmek” ile itham ettiler. Herkes ona karşı oldu. Bizim görevimiz Mısır’ın bütün tonların içinde olduğu bir Mısır olarak kalması için İhvan’ın üyelerini bir kez daha sosyal ve siyasi hayata davet etmek.
*Mısır’da halk ayaklanması ile beraber Mübarek yönetiminin sona ermesinin ardından 19 Mart 2011 tarihinde anayasa referandumu yapılmıştı. Halkın %77’si parlamento seçimlerinin yapılması ve yeni bir anayasanın yazılması için evet oyu kullanmıştı.


TAMARRUD’UN ADAYI BARADEY

Mısır Al Yavm

TAMARRUD(İsyan) Hareketi Muhammed el Baradey’i yeni hükümet için onayladı.  Tamarrud Hareketi cumartesi günü yaptığı açıklamada Anayasa Partisinin lideri ve aynı zamanda Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin Koordinatörü Doktor  Baradey’in yeni hükümetin kurulması için görev alabileceğini açıkladı. Hareketin kurucularından Muhammed Abdulaziz Mısır Al Yavm gazetesine yaptığı açıklamada Tamarrud Hareketi’nin üyeleri ve geçici Cumhurbaşkanı Adil Mansur ile yaptıkları görüşmeler sonunda  Muhammed el Baradey’i yeni hükümeti kurmak için seçtiklerini söyledi. Bu arada resmi olarak açıklanmasa da El Baradey’in geçici başbakan olarak atandığının ilan edilmesi askeri yönetim etrafında birleşen güçler arasında çatlak oluşmasına neden oldu.
Mısır’ın ikinci büyük İslami hareketi olan Nur Partisi, Nobel Barış ödülü sahibi Baradey’in geçici Başbakan olarak atanmasını reddetti. Nur Partisi orduyu, verdiği desteği geri çekmekle tehdit etti. Nur Partisi’nin desteğinin kaybedilmesinin ordunun pozisyonunu zayıflatacağı yorumları yapılıyor.

evrensel.net
ÖNCEKİ HABER

Çankırı halkının tepkisi ağaç katliamını durdurdu

SONRAKİ HABER

Artık kimse ‘eylem yapmak ne işe yarar’ demeyecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...