Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku adayları kadınlara sesleniyor; seçeneksiz değilsiniz!
Yakın zamana kadar emekçi kadınlar bu birbirinden beter partiler arasında seçenek bulamadığından birinden birine gidip oy veriyorlardı belki.
Ama iki dönemdir halk da, kadınlar da seçeneksiz değiller. Üstelik 12 Haziran’da bu seçenek daha da gelişip, güçlendi. Evet Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku adayları 12 Haziran’da emekçi kadınların da üzerindeki bütün ağırlıklardan kurtulmasının biricik seçeneği olacak.
Şimdi zaman halkın adaylarını daha çok kadına, işçiye, işsize, gence, emekçiye anlatma zamanı. Şimdi zaman seçeneksiz olmadığımızı gösterme, bunun için daha çok çalışma zamanı. Bir bayrama hazırlanır gibi; neşeyle, inanç ve gururla…
Kadınlar adına değil kadınlarla birlikte
İstanbul 1. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı Sebahat Tuncel, geçen dönem Mecliste işçilerin, emekçilerin, baskı ve zulüm gören Kürtlerin ve elbette kadınların sesi, soluğu oldu. Nerede bir baskı, nerede bir eylem varsa yanımızdaydı. Sabahat Tuncel’e, diğer blok adaylarıyla birlikte bu onurlu ve mücadeleci duruşlarını daha da yükseltmeleri için 12 Haziran’da oyumuzla destek olacağız. Sorunlarımızı bizim adımıza değil, birlikte mücadele ederek çözebilmek için...
Sabahat Tuncel de, dergimiz için yaptığımız mini söyleşi de bunun altını çiziyor. “İşçilerin, emekçilerin, işsizlerin ve kadınların sorunlarını onlar adına değil, onlarla birlikte çözme iddiamız var” diyor. Doğrusu bu vurgu bile, Blok adaylarıyla, düzen partileri adaylarının arasındaki büyük farkı görmemiz için önemli.
Tuncel, “Meclise daha çok kadın aday” talep ve kampanyalarının artmasında, geçen dönem BDP’de siyaset yapan ve demokratik özgür kadın hareketinden gelen kadınların yaptıkları siyasetin etkili olduğu düşünüyor. “Kadın vekillerin, en azından kadın politikaları açısından yan yana gelmesi önemli. Bu yan yana gelişler ülkenin diğer sorunlarına ilişkin de ortak mücadeleyi ya da birbirini anlamayı geliştirebiliyor” diyen Tuncel, AKP, CHP, MHP ve diğer düzen partilerinin kadın vekillerinin, mensubu oldukları partinin politikalarının dışına çıkamadıklarına dikkat çekerek şunları söylüyor:
“Öncelikle şunu sormak gerekiyor; Bu partiler, kadın politikalarında ne kadar samimiler? Örneğin AKP’nin lideri ‘kadın erkek eşitliğine inanmıyorum’ diyor. Kadın erkek eşitliğine inanmayan bir politikaya sahip olan bir partinin ve bu partiye mensup kadınların da, kadın sorununa karşı geliştirecekleri tavır tartışılır. Bu başlı başına bir problem. Milletvekili adayı olan kadın arkadaşların ataerkil zihniyete karşı bir sorgulamasının olması çok önemli. Yoksa genel olarak partilerin politikalarının ötesine geçemiyor, bir özgün duruş gerçekleştiremiyorlar. Bunu geçen dönem gördük. Örneğin Başbakan’ın ‘üç çocuk yapın’ söyleminin, AKP’li kadın milletvekilleri tarafından bir kampanyaya dönüştürülmesi, her yerde bunun anlatılması kadınlar açısından kabul edilebilir bir durum değil.”
Kadın sorunu, blok adayları için en önemli ve acil sorunlardan birini oluşturuyor.
Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun kadın meselesine stratejik olarak yaklaştığının altını çizen Tuncel, toplumsal cinsiyet eşitliği olmadan gerçek anlamda bir eşitliğin olamayacağına dikkat çekiyor. “Bu nedenle Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku her alanda kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesini sahipleniyor ama bunu kadınlar adına değil, kadınlarla birlikte mücadelesini yürüterek. Hem toplumdaki ataerkil zihniyeti değiştirme, hem de bu zihniyeti besleyen yasaları ortadan kaldırarak, eşitlikçi, özgürlükçü bir süreci geliştirmeyi hedefliyor” diyen Tuncel, yeni anayasanın yapılış sürecinde de, sadece Kürt sorunun çözümüne yönelik değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliğini öngören bir anayasayı öngördüklerini belirtiyor.
Tuncel, sadece kadın sorununa ilişkin değil, baskı ve zulüm altındaki bütün halkın, işçilerin, işsizlerin, emekçilerin sorunlarını birlikte çözme, onlar adına değil, onlarla birlikte çözme tutumunu, 12 Haziran’dan sonra da yükselteceklerini sözlerine ekliyor.
Eşitliğe inanmadığını söyleyen Başbakan artık kadınları kandıramayacak
Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku İstanbul 3. Bölge Bağımsız Milletvekili adayı Abdullah Levent Tüzel, düzen partilerinin kadınlara, seçim beyannamelerinde her zamankinden daha çok yer verdiğine dikkat çekerek, bunun nedeninin kadınların mücadelesi olduğunu vurguluyor. “Türkiye’deki kadın mücadelesinin, kadın uyanışının karşısında kadın hedefli propagandalarını ve vaatlerini arttırmaya mecbur kaldılar” diyen Tüzel, her seçim döneminde verilen sonra unutulan bu vaatlerin kadınlar üzerinde düne göre daha az etkili olacağını düşünüyor: “Hem iktidar hem diğer düzen partileri kadınların öldürülmelerinden çalışma yaşamındaki eşitsizliğine, eğitimden sağlığa hiçbir sorununa çözüm getirmediği gibi bunları yok saymıştır. AKP’nin, yine kadınların mücadeleleri sonucu getirdiği kimi yasal düzenlemeler ise pratikte uygulanmadığından sorunlar olduğu gibi durmaktadır.” Gün geçtikçe artan kadın cinayetlerinin bu duruma örnek olduğunu belirten Tüzel, “Kadınların yaşam hakları ellerinden alınmaktadır. Kadınlar ‘can güvenliğimiz yok’ diyerek suç duyurularında bulundukları halde korunmayıp sokak ortalarında katledilmektedir. Üstelik kadın katliamları, kadına yönelik şiddet öyle bir noktaya varmıştır ki, ülkemizde her gün 5 kadın öldürülmektedir” diyor.
Tüzel, her seçim dönemi ağzından kadınların taleplerini düşürmeyen Başbakan’a “Kadınları ağlatmamak, anaların gözyaşlarını dindirmek bu mu?” diye soruyor. “Başbakan’ın ve hükümetinin bütün uygulamaları kadınların gözyaşlarını dindirmek bir yana, arttırmıştır. Uğurların, Ceylanların, İbrahimlerin annelerinin mi gözyaşları, barış dedikçe coplanan, gözaltına alınan annelerin mi gözyaşları dinmiştir? Çocukları taş attı diye insan ömrü kadar büyük cezalara çarptırılan, parasız eğitim istediği için tutuklanan annelerin mi gözyaşları dinmişüir? Başbakan, bir bebeğin açlıktan ölmesinin utancını taşıyacağına, meydanlardan kalkıp, ‘o belediye CHP’nin, CHP’li belediye sahip çıksaymış’ diyebilmekte. Dolayısıyla söylemi ve pratikleriyle adeta dalga geçen, ‘sorunu yok sayarsanız yoktur’ felsefesiyle hareket eden, kadın-erkek eşitliğini reddeden, kadınlara üç çocuğu, eve kapanmayı öneren bir Başbakan, kadınları artık eskisi gibi kolay kandıramayacaktır.”
Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun kadın sorununu, mücadelesinin temel başlıklarından biri olarak gördüğünü ifade ediyor. Kadının ne erkek ne de patron ve devlet karşısında özgür olduğunu belirten Tüzel, tüm cinsiyetçi ve ayrımcı politikalara karşı olduklarını ifade ediyor. “Yoksulluk ve işsizlikten en ağır etkilenenler kadınlar. Bunun en acı sonuçlarına Kübra bebeğin açlıktan ölümüyle tanık olduk. Bu bağlamda Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku adayları olarak kadınlarla birlikte yükselttiğimiz taleplerin başında cinsiyetçi istihdam politikalarına son verilmesi, kadınlara sendikalı, sigortalı tam istihdamlı, güvenceli iş olanakları sağlayacak, kadın ile erkek arasındaki ücret eşitsizliğine son verecek politikaların hayata geçirilmesi geliyor. “
Evrensel'i Takip Et