30 Haziran 2013 02:56

Vadim Repın Aya İrini’yi salladı

Ünlü İngiliz Şef James Judd yönetimindeki, benzersiz müzikal stiliyle dünyanın sayılı orkestraları arasında anılan Deutsche Kammerphilharmonie Bremen, 41. İstanbul Müzik Festivali kapsamındaki ikinci konserinde kusursuz tekniğine sarıp sarmaladığı tutkulu virtüözitesini şiirsellikle besleyen ender müzisyenlerden Rus Kemancı Vadim Rep

Vadim Repın Aya İrini’yi salladı
Paylaş
Üstün Akmen

Deutsche Kammerphilharmonie Bremen’in Beethoven’in (1770-1827) Senfoni No. 1, Do Majör, Op. 21’ini ve Arnold Schönberg’in (1874-1951) Verklärte Nacht, Op. 4’ünü kusursuz icrasından sonra, Chicago Stradivarius Vakfı’nın kendisine armağan ettiği 1708 yapımı ünlü kemanıyla sahneye gelen Vadim Repin, Finlandiyalı Besteci Jean Sibelius’un (1865-1957) Re minör, Op. 47 Keman Konçertosu’nu seslendirdi.

AKLIMA HAMLET GELDİ

Üç bölüm olmasına karşın, bir rapsodi gibi özgür akan konçertonun Allegro moderato bölümünde sonat formunu oya gibi işleyen Repin, bölünmüş ve sürdinli kemanların eşliğinde duygulu ve hayli etkili ana temayı öylesine içtenlikli olarak duyurdu ki, kısa bir kadans ile sonuçlanan tempo dönüşümünün ayırtına bile varılamadı.
Adagio di molto bölümündeyse, önce Si bemol Majörde fagot ve klarnetler, sonra da Re bemol Majör tonda ilerleyen Vadim Repin’in sololarından fışkıran tınılar bana (nereden nereye) Shakespeare’in “Hamlet” karakterini anımsattı. İçimden: “Tıpkı gerçek yaşamda olduğu gibi, hiçbir zaman tam olarak anlaşılamayan, her çağda yoruma açık bir kişilik şu Hamlet,” diye geçirdim. Sonra: “Vadim de öyle” dedim.

ÇİÇEKLERİ YERLEŞTİRMEK

Romans güzelliği çevreyi sararken, acı çekmek ya da kendini öldürerek bu acıyı dindirmek arasında bocalayan Hamlet, Vadim Repin’in yalın ve melankolik yay-tel iletişimleri arasından sıyrılıp geldi, gözümün önüne oturdu. Tahta üflemeliler ilk bölümden topladıkları malzeme üzerine triyolelerle bindirme yaptı. Vadim Repin, orkestranın sunduğu temayı aldı, geliştirdi. İrkin Aktüze’nin dediği gibi: “Sanki bir kayanın üzerine çiçekler yerleştirdi”. Bölüm hafifçe sona erdi.
3. bölüm Allegro ma non troppo tempoda başlarken yalın rondo formu bana: “Olmak ya da olmamak! İşte bütün sorun bu” dizelerindeki ikilemi anımsattı, üstüne üstlük sanki ilk kez duymuşum gibi şaşırttı. Bas, yaylı çalgılar ve timpaninin uyguladığı ritim üzerine Vadim Repin olağandışı bir enerjiyle giderken, düşünceme “müdahale” eder gibiydi, sanki: “Hamlet’in asıl sorunu kendi kusurları ya da zayıflıkları. Bu sorunlar çoğunlukla acımasızlık, hırs, kıskançlık, bencillik gibi hoş olmayan özellikler” dedi.

ACABA BEN Mİ SEBEP OLDUM

Sol minör tondaki tema üç kez daha belirdi.
İçimden: “Hamlet karakterinde, onun iç dünyasının ve acılarının olabildiğince sevecen olduğuna inanıyorum” diye Vadim Repin’e yanıt vermek geldi.  
Son kez Re minörde duyurulan temayı Vadim Repin öylesine muhteşem dramatik oktavlarıyla süsledi ki, zafer dolu finalle birlikte dinleyici/seyirci iğne batırılmış gibi ayağa fırladı, alkışlamaya, “bravo” diye bağırmaya başladı.  
Vadim Repin selam verdi, kulise gitti, sahneye geldi selam verdi, yeniden gitti, sonra tekrar geldi, gitti, geldi ve bu durum defalarca yinelendi.
“Bis” yapması için yoğun isteğe cevap vermedi.
Son selamında göz göze geldik.
Zannım o ki: “Senin yüzünden “bis” yapmıyorum. Hamlet Mamlet derken aklımı karıştırdın” der gibiydi.
Vadim Repin’i canlı-canlı dinlemek, mucize ölçeğinde bir gerçekti. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Martin’in yeni kitabına kampanya

SONRAKİ HABER

Gübretaş’ta anlaşma

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa