28 Haziran 2013 03:37

Toyota işçisi söz hakkı istiyor

Toplam Kalite Yönetimi uygulamaları; ‘endüstriyel demokrasi’, ‘mükemmeliyeti arama’, ‘sürekli gelişim’, ‘baskı ve zorbalıkla değil, ikna ve yumuşak yöntemlerle iş barışının sağlanması’, ‘müşteri memnuniyeti’, ‘verimlilik’, ‘sosyal diyalog’ gibi pek çok kavramla

Toyota işçisi söz hakkı istiyor
Paylaş
Arzu Erkan

Bu ‘yeni’ olarak adlandırılan dönemi Toyota işçileriyse alabildiğine rekabet, sürekli artan tempo, maliyetleri düşürme hesabıyla en az işçi ile en çok işi yapmak olarak değerlendiriyor. ‘Endüstriyel demokrasi’ ve ‘sosyal diyalog’ kavramlarını ise demokrasicilik oynamak olarak değerlendiren işçilere göre “Toyota işçisinin söz hakkı yok”.

YUKARIDAN AŞAĞIYA HİYERARŞİ

Fabrikada bölüm müdüründen şeflere, şeflerden takım ve grup liderlerine yukarıdan aşağıya hiyerarşik bir yapı olduğunu aktaran 9 yıllık bir Toyota işçisi “Hat şefleri adeta sahanın kahyaları gibidir. Ellerinde bir copları eksik. Bunlar yıllık kârdan yılda bir kere prim alırlar. Kâr söz konusu olduğu için de grup ve takım liderleri üzerinde sürekli baskıları vardır: Bandın hızının artırılması, maliyetlerin düşürülmesi, hattan adam eksiltme, hatasız üretim. Şefler, grup ve takım liderlerine bu hedefler için baskı yapar, onlar da bizlere” diye konuşuyor.

Fabrikadaki sistemi ‘Yükselmek için birilerinin üstüne basmak’ olarak değerlendiren işçi “Şöyle düşünün grup ve takım liderinin hedefi şef lider olmak, şef liderin hedefi ise kârdan prim almak, baskı yukarıdan aşağıya lakin bu baskı kabaca yapılmaz. Bunun mantığı ustaca eğitimlerle verilir, ‘kaliteli üretirsen Toyota kazanır, Toyota kazanırsa sen kazanırsın’, sana eğitimlerle verilen budur. Sana denir ki ‘Burayı en iyi bilen sensin hataları gör, Kaizen (iyileştirme) ver. Hem sen kazan hem fabrika” diye anlatıyor.

KAİZEN DEMEK REKABET DEMEK

Eğitimler, kalite çemberleri ve kalite gruplarının işçiler de ilk başlarda ‘Bana değer veriliyor’ duygusu yarattığını aktaran işçi “Zamanla gördük ki bu inanılmaz bir rekabet yaratıyor. Deniyor ki ‘Bak o bu ay 3 Kaizen (iyileştirme) verdi sen 2 verdin, ister istemez geriliyorsun. Zaten bir süre sonra da zorunluluk haline geldi. Ayda 4 Kaizen vermezsen bu direkt performans zammını etkiliyor. Bu da insanda inanılmaz bir baskı yaratıyor” şeklinde konuşuyor.

Verilen öneri ve iyileştirmelerin sadece ve sadece maliyetleri düşürdüğü ölçüde fabrika yönetimi tarafından dikkate alındığını kaydeden 10 yıllık başka bir Toyota işçisi ise çalışma koşulları ile ilgili işçi lehine taleplerinin ise dikkate alınmadığını dile getiriyor. İşçi “Verimlilik yöneticilere göre en az işçi ile en çok işi yapmak. Sen bu bant hızı yüksek, şöyle rahatsızlıklara neden oluyor desen dikkate bile alınmaz. Mesela bizde adam azaltma grubu var. Bu gruba bizim gibi hatta çalışan 5 arkadaşı verdiler. 30’ar kişilik gruplardan 1 kişi eksilttikleri 5 kişinin yapması gereken işi 4 kişiye indirdikleri için beşi de takım lideri oldu. Bundan daha iyi rekabet olur mu? İşçi kendi eliyle başka bir işçinin sonunu hazırlıyor ve sonunda terfi ediyor” diye konuşuyor.


SPOR YAP KASLARINI GÜÇLENDİR

Fabrikada iş gücü kaybını önleyebilmek için Ergonomi bölümü oluşturulduğunu belirten 8 yıllık başka bir Toyota işçisi “Ergonomi bölümü geliyor yaptığın işi inceliyor, beden-kitle endeksine bakıyor, buna göre rotasyon yapıyor. Tamam, eyvallah buraya kadar bir sıkıntı yok. Ama esas sorun yerin değişse bile yaptığın işin tekrarı ve süresi. Sana deniyor ki ‘Fabrikanın içinde spor tesisleri kuruldu, spor yap, kaslarını kuvvetlendir.’ O da tamam onu da yapalım. Bir süre sonra yine aynı sıkıntı başlıyor. Tempoyu yavaşlatmak ve iyileştirmek yerine beni ona hazırlamaya çalışıyor” diyor.

İşçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili eğitimler aldıklarını, kağıt üzerinde her şeyin yerli yerinde olduğunu söyleyen işçi, “Ben bel, boyun ağrıları çekiyorum. Adale yırtılması yaşayan ameliyat olan arkadaşlarımız var. Sen sürekli bandın hızı ile oynarsan, ben sürekli artan bir tempo ile koşturursam, eğitim versen ne olur. Zaman yetmiyor ki. 35 yaşındayım, çoluk çocuk sahibiyim ben askeriyede yemediğim fırçayı burada yiyorum amirimden. Sırf bunları yaşamamak için acı da çeksem, canım da yansa işi yetiştirmek için yeri geliyor aparat kullanmadan elle çalışıyorum” şeklinde konuşuyor.


TEMSİLCİYİ KİM SEÇMİŞ

Fabrikada işveren tarafından atanan ve adına ‘endüstri ilişkileri temsilcileri’ denilen temsilciler olduğunu, işçilere de ‘Bu arkadaşlar sizin sorunlarınızı dinleyip, üst yönetime iletecekler’ dediklerini kaydeden 9 yıllık Toyota işçisi “Bu tam bir demokrasicilik oyunu şimdi bu arkadaşların adı işçi temsilcisi. İşçi mi seçmiş hayır. Kim seçmiş belli değil. Bu arkadaşlar ayda bir kere üretimi durduruyor çay mahallelerinde işçileri dinliyor, not alıyor. Sen sorunlarını söylüyorsun bir sonraki toplantıda sana verilen cevap ‘Çalışmalar devam ediyor’. Zaten iki cümleleri var ya ‘araştırılıyor’ derler ya da ‘Çalışmalar devam ediyor’. İşçinin söz hakkı varmış nerede tam bir kandırmaca” diyor.


ŞİRKET PROSEDÜRÜ SIRLAR DÜNYASI

Nisan ayında performans zamları açıklandığında bu temsilcilerle görüştüklerini ve ‘Neden böyle oldu’ sorusuna ‘Yönetim böyle uygun gördü’ cevabı aldıklarını söyleyen işçi “Bizde sosyal paket adı altında yılda bir kere 1500 lira verilir ama bu paketin içeriğini kimse bilmez. ‘Niye açıklamıyorsunuz’ diye sorarsınız ‘şirket prosedürü’ yanıtını alırsınız. Köşeye sıkıştıklarında şirket prosedürü bu prosedür ne kimse bilmez sırlar dünyası. Kimse kimsenin aldığı ücreti bilmez. Yasaktır zaten ücreti konuşmak” dedi.

Fabrikada esnek çalışmanın, telafi çalışmasının da yaygın olarak uygulandığını anlatan 10 yıllık Toyota işçisi “Cenaze için, çocuğunun hastalığı için izin aldın ücretinden kesinti yapılmıyor ‘Çalışmadığın süre kadar mesaiye kalarak bu borcu ödeyeceksin’ deniyor ya da yıllık izinlerinden kesiyorlar. Valla bu durum yüzünden ben 5 senedir izne çıkamıyorum” diyor. (Sakarya/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Gündüz iş gece direniş

SONRAKİ HABER

Eşit olmadan kardeş olunmaz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...