17 Haziran 2013 14:50

Çözüm sürecindeyiz ama durumumuz değişmedi

İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 24’ü tutuklu 46 gazetecinin yargılandığı ‘KCK basın davası’nın 5. duruşması başladı. Savunmasını yapan gazeteciler Kürt basın gerçekliğinin kabul edilmesi gerektiğine vurgu yaparak, “Biz bir hakikatiz” dedi. Etik Ajans Genel Müdürü Davut Uçar ise &

Çözüm sürecindeyiz ama durumumuz değişmedi
Paylaş
Fatih Polat

TGC VE TGS DAVAYI İZLEDİ

Silivri’deki yeni büyük salonda görülen davanın 5’inci duruşmasında, muhtemelen İstanbul’da Gezi Parkı eylemleri ve polisin müdahalesinin yolaçtığı yoğunluğun da nedeniyle gazeteci katıtılımı sınırlı kaldı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto, yardımcısı Recep Yaşar ile Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Eğitim Sekreteri Şehriban Kıraç'ın da izlediği duruşmada, yargılanan gazetecilerin savunmalarının alınmasına devam edildi.

KCK davalarında katılımın yoğun olduğu zamanlarda salonlar küçük gelir ve bu haklı bir eleştiri konusu olurdu. Bu yeni salon da adeta bir kapalı spor salonu büyüklüğünde. Sandalyeleri çıkar ve top oyna. Bu manzara karşısında Özgür Gündem’in eski yayın yönetmenlerinden İrfan Uçar ile esprisini yapıyoruz; “Salonlar büyüyor ama adalet küçük kalıyor. Adaleti büyük olsun!” Duruşmanın başında Özgür Gündem gazetesi yazarı ve yöneticisi Nurettin Fırat’a, savunmasına önceki duruşmada kaldığı yerden devam edip edilmeyeceği soruldu. Fırat da, yeterli olduğunu söyledi.

Ardından savunma sırası DİHA’nın Hewler (Erbil) Temsilciliğini yapmış olan ve İstanbul’a geldiği gün gözaltına alınarak tutuklanan Mazlum Özdemir’e geliyor. Özdemir, oldukça iyi hazırlanmış bir görüntü çiziyor ve hem kendisine yöneltilen suçlamalarla ilgili delil gösteren bir savunma yapıyor, hem de kendisine bedeli ödetilen ‘Kürt gazeteci’ olmak gerçekliğini felsefi bir içerikle savunuyor.

Özdemir, iddianamede Kandil’de örgüt toplantısında olduğu öne sürülen bir tarihte Türkiye’de olduğunu, yine Kandil’de örgüt toplantısına katıldığı öne sürülen bir tarihte de habir izlemek için orada olduğunu söyledi. Özdemir, “Milliyet Gazetesi Muhabiri Namık Durukan ile CİHAN Haber Ajansı Erbil Temsilcisi ile gazeteci Cem Teke de tanıktır. Onlarla birlikteydik. Onların da tanık olarak dinlenmesini istiyorum” dedi. Özdemir, Barzani ve Talabani’yi başka gazetecilerle birlikte izlediği tarihlerde de Kandil’de olmakla suçlandığını dile getirdi.

KABUL ETMESENİZ DE VARIZ!

Özdemir, iddianamenin Kürt gerçekliğini potansiyel olarak suçlu görme üzerine kurulduğunu, bu nedenle Osmanlı dönemindeki Kürt basın yayın faaliyetlerinin bile iddianameye suç üretici deliller olarak konulmuş olduğunu söyledi. “Kürt gazeteciler olarak bizim varlığımız görev yaptığımız kurumların, görev yaptığımız Kürt basın kurumları da bizim suçlanmamız için delil olarak kullanılıyor iddianamede. Yani birbirini besleyen tam bir kısır döngü” ifadelerini kullanan Özdemir, şu vurguyu yaptı: “Siz kabul etmeseniz bile Kürt basını, Kürt gazetecileri olarak biz bir hakikatiz.”

ALÇIK YİNE 'ATARLANDI'

Özdemir'in savunması sırasında artık 'KCK Basın Davası' klasiği haline gelen bir olay yaşandı. Mahkeme Başkanı Ali Alçık, telefon kayıtlarına dayanarak Özdemir'e KCK İstanbul Ana Dava'da yargılanan eski BDP İstanbul İl Başkanı Hüseyin Barış ile ne gibi bir ilişkisinin olduğunu sordu.

Bu arada Avukat Sinan Zincir, "Niye soruyorsunuz bu soruyu" diyerek araya girdi. Alçık'ın "Durumu tespit etmek üzere" yanıtı sonrası Zincir, mahkeme başkanının 'KCK yöneticisi olmak"la suçlanan biriyle Özdemir'in ilişkisini kurarak suç üretmeye çalıştığını dile getirdi. Zincir'in iddiasına sinirlenen Alçık, sesini yükselterek tepki gösterdi ancak Zincir'in "Sözgelimi bir uyuşturucu davasında sorulmayan bu soruyu neden sorduğunuzu açıklayın o zaman" dedi. Alçık tatmin edici bir yanıt veremezken bu hadise Mahkeme Başkanı Alçık'ın savunma makamına yönelik atarlanmalarının son örneği olarak kayıtlara geçildi.

Özdemir'in ardından, Fırat Dağıtım Çalışanı Şeyhmus Fidan’ın savunmasına geçildi. Fidan konuşmasına “Ape Musa başta olmak üzere bütün basın şehitlerini saygıyla anarak konuşmama başlamak istiyorum” dedi. Fidan, önceki duruşmada arkadaşı Ertuş Bozkurt’un yaptığı ortak savunmaya katıldığını, ona teknik anlamda ekleyeceği bir şey olmadığını söyledi.

Fidan da, Özdemir ile benzer noktaların altını çizerek, iddianamenin Kürt basın geleneğini ve Kürt gerçekliğini yargıladığını söyledi. Özdemir, “Kürtler bu ülkede var. Kurumları var, televizyonları var, gazeteleri var, ajansları var. Türk halkı gibi onların da hakları var” dedi. Özdemir, bu davanın da bu gerçekliğin kabul edilmemesi üzerinden kurulduğunu vurguladı.

Duruşmaya verilen öğle arasının ardından devam ediyor.

‘BİZİM DURUMUMUZ DEĞİŞMEDİ’

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde ise, Etik Ajans Genel Müdürü Davut Uçar savunmasını yaptı. Uçar savunmasına ilk olarak Kürtçe başladı ve bu bölüm, öğleden önce Kürtçe yapılan diğer savunmalardaki gibi tercüman aracılığı ile Türkçe’ye çevrildi. Uçar, kısa bir süre sonra da, savunmasına Türkçe devam etmek istediğini, Kürtçe savunma hakkı bakımından bir empati yapılmasını sağlamak üzere bir süre Kürtçe savunmayı tercih ettiğini vurguladı. Uçar, “Bugün her ne kadar siyaset anlayışı değişti ve çözüm sürecindeyiz dense de bizim durumumuzda hiçbir değişiklik olmamıştır” dedi. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Kritik davada savcı sadece 6 kişiye tahliye istedi

SONRAKİ HABER

Şırnak'ta çözüm çadırına saldırı protesto edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...