Her mevsimde yenilenen dergi: Turunç

Yayın yaşamını Adana’da sürdüren kültür-sanat dergisi Yeni Turunç, hazırladığı dosyalar ve sürdürdüğü tartışmalarla Türkiye ölçeğinde edebiyata, sanata dair soruşturmalara yer veriyor. Dergi, yerel, ulusal, evrensel çizgileri, toplumsal ve çağdaş bir anlayışla buluşturmayı amaçlıyor. Her sayısında şiir, öykü, deneme, eleştiri, derleme, anma, tanıtma, çeviri, mektup, söyleşi gibi dalları bir araya getirerek zengin bir içerik sunuyor.

ÜÇ YILDIR SANATSAL KAYGILARLA ÇIKIYOR

Adana’da dergi çıkarmanın sanatsal gereğine inanmış bir avuç insan; Yeni Turunç dergisini çıkarmaya 2010 yılında karar verdi. Her birinin geçmiş deneyleri olmuştu, edebiyatın içindeydiler, değişik dergilerin çıkarılmasında ve oralara yazılmasında görev almışlardı. Bu sefer ortaklaşa bir dergi çıkaracaklardı. Derginin adı “Yeni Turunç” olarak belirlendi. Çukurova ile özdeş bir isimdi. Zira turunçgillerin memleketinde çıkacaktı dergi.

Yeni Turunç dergisinin Yayın Yönetmeni Mustafa Emre, derginin serüvenini şöyle anlatıyor: “Dergi çıkarmanın sanatsal gereğine inanmış bir avuç arkadaştık. Geçmiş deneylerimiz de olmuştu. Bizim bir farkımız vardı. Sanatın toplumsal, çağdaş işlevi olmalıydı. Çevrede bir boşluk bizi bekliyordu sanki. Öyle benimsediğimiz bir görev. Bu yönde adımlar attık. Olacaksa en iyisi olmalı diyerek.”

‘ÖNEMLİ OLAN YÜRÜYÜŞÜN SÜRMESİ’

Derginin dağıtım sorunu olduğunu kendi imkânları ile elden ve PTT-kargo ile okuyuculara ulaştırdıklarını anlatan Emre, bugünkü koşulların dergi yapmaktan çok, yapmaktan yana olduğunu söylüyor. Yazar Mustafa Emre, işsizliğin çok, “okumanın az olduğu bir bölgede var olan koşulları da aşmalı” diye de önlerine bir görev koyduklarına değiniyor. Emre, Turunç’u, sorumlu, duyarlı, özenli bir kültür ve sanat dergisi olarak tanımlıyor: “Çalışmayı bir yaşam biçimi olarak kabul ettik. En yakından en uzağa bir yol çizdik. Yürüdük, bugünlere geldik. Ayrılanlarda oldu yeni katılanlar da oldu. Bunlar doğaldır çünkü gönüllülük üzerine kurulu bir iş yapıyoruz. Önemli olan yürüyüşün sürmesiydi.”

Turunç dergisinin ticari zihniyet ile değil sanat sorumluluğu ile yürüttüklerini, hatırlatan Emre, derginin kendi yineleyen değil yenileyen bir dergi olması çabasında olduklarını belirtiyor. Derginin çok çıkmasından ziyade nitelikli olmasına özen gösterdiklerini aktaran Emre, “Kültür sanat değerlerine sarıldık. Işık veren ürünleri yayınlamaya özen gösterdik. Eksiğimizi gördük, bütünledik. İstedik ki yaşadığımız çağın dergisi olsun, ancak geçmişi de unutmasın, geleceği de görsün. Kişisel çabaları toplumsal çabalara katma gayretinde olduk. İnsan için, toplum için estetiğin ve felsefenin dönüşümünü önemsedik; sanat adına yazın adına” diyor.

DERGİDEN…

Derginin yeni sayısında “Kitaplar sesiz dostlar” başlıklı bir özel bölüm hazırlanmış. Çukurova Üniversitesinden Prof. Dr. Çetin Derdiyok “Yazar olmak isteyen kitap okumasın” başlıklı yazısında, sadece yazmak değil aslolanın iyi yazmak olduğunu ve bunun için iyi bir okur olmaya değinmiş.

Yine dergi de “Ahmet Hamdi Tanpınar’ın politik yönü” adlı yazıyı Hasan Çuşa kaleme almış. Tanzimat’tan günümüze Türk öykücülüğü adl9ı inceleme yazısı ise Abdullah Toroslu tarafından hazırlanmış.

“F’lik haller” adlı yazı da cezaevinde yetişen yazar Süleyman Erol’a yer verilmiş. Yazarlığını cezaevinde geliştiren, hapishaneyi kütüphaneye çeviren ve bulabildiği her adrese yazı yazan Süleyman Erol’un kendi el yazısı ile dergiye gönderdiği şiir basılmış. Şiirden ne anlıyoruz konusu çerçevesinde dergide çok sayıda yerel ve ulusal şairin şiirlerine yer verilmiş. Genç şairler tanıtılmış. Ayrıca Cemal Süreyya’nın ilk şiiri olarak bilinen ve 60 yıl önce yayınlanan “Şarkısı-Beyaz”ı Turunç dergisi bugün bile yeni ve taze olan şiiri yeniden basmış durumda.

Sonuç olarak her mevsimde yenilenen, her sayıda yeni bir dosyaya yer veren ve yerelden everenseli yakalayan Turunç dergisi yayınına güçlenerek devam edecek görünüyor. (Adana/EVRENSEL)