11 Mayıs 2011 11:49

Kapitalist günlerin annesi

1864 doğumlu Anna Jarvis, babasını kaybettikten sonra ABD’de annesiyle birlikte yaşamaya devam ediyor. 1905 yılında da annesini kaybediyor. Sürekli annesiyle birlikte yaşamasına rağmen öldükten sonra , o an hayatta iken gereken ilgiyi göstermediğine inanarak , arkadaşları ile bir girişim başlatıp, her Mayıs’ın ikinci Pazar gününü &

Kapitalist günlerin annesi
Paylaş
AHMET KAHYAOĞLU - MURAT ASLAN


Kapitalizm, her şeyi kullandığı gibi bu “duygusal” gerekçelerle ortaya çıkan bu günü, yine piyasanın, sermayenin ihtiyaçları üzerinden şekillendirmiştir. Aslında günümüzde,  bizler de, daha birçok  “özel” günde olduğu gibi, bütün bir yılki hatalarımızdan, pişmanlıklarımızdan bir gün içinde sıyrılma duygusuyla kapitalizmin “günlerine” sarılıyoruz. Annelerimizi kısacık da olsa mutlu etmek, yalandan da olsa bir cennet sunmak için onu ve kendimizi kandırmaya çalışıyoruz. En çok satış patlaması yaşanan, süpermarket ve hipermarketlerin “özel günleri” olmuştur. O gün yaşanan duygusal ilişkiler tamamen metalaştırılmıştır. Sevgililer gününde, nneler gününde, babalar gününde duygusal aile ilişkileri, tamamen maddi hediyelere indirgenmektedir.

Bu hafta içindeki afişleri ve billboardlarda anne resimleri ve mutlu aile tabloları yer almaktadır. O haftadaki alış-verişlerin patlaması için elinden gelen her şeyin yapıldığı bir haftadır. Oysa annelerin sorunları çok daha büyüktür. Kadını ticari bir meta olarak kullanan sistem diğer yandan kadını yaşadığımız ataerkil toplumda köleleştirmektedir. Kadınlar bir meta ve ucuz iş gücü olarak kullanılması meşru bir hale getirilmiştir. Bu çalışma hayatının her alanında görülmektedir. Fabrikalarda 12 saat çalışma günü, sağlık alanında dönen oyunlar ve en basitinden anayasal bir hak olan sendikal haklarda bile erkeklerden daha fazla etkilenmektedirler. Yılın tek gününde söylenen tek cümle var kandırılmaları için: ”Cennet, annelerin ayağının altındadır” derler. Peki nerde bu “cennet”? İşte bir gün de olsa o annelere sahte cennet verenler diğer günlerde nelere maruz kalındığını görmüyorlar.

Bu bir günlük cennetten sonra AKP’nin kadın politikasının kadını daha da köleleştirdiğine dikkat çekmek gerekir. Kadın cinayetlerinin % 1400 arttığı , kreşlerin kapatıldığı, kadınların eve hapsedildiği, hala başlık parasıyla alınıp-satıldığı, annelerin süt izinlerinin kısaltıldığı,  açlıktan bir annenin bebeğine süt verememesi kimin suçu? Her yeni doğan 1000 bebekten 21’i açlıktan ölmektedir. Ayrıca  kadınların iş hayatındaki ucuz iş gücü olarak kullanılmasından, yoksullaştıran, işsiz bırakan, gelir adaletsizliğini büyüten sermaye ve kapitalizme hizmet eden AKP ve onun hükümetinin  suçudur.

Aslında her şey göründüğü kadar korkunç (!) olmayabilir…  “Devlet”; kayıp çocuklarını arayan analara polis copu, gözaltıları  ve 931 gün hapisleri hediye ediyorlar. Anneler bıkmadan her Cumartesi günü Galatasaray meydanında evlatlarının yeri belli olmayan mezarlarının başında ağıtlar yakıp, katledenlerin yargılanmasını istiyorlar. Vücudunda yaşından çok mermi olan Uğur’u, havan mermisiyle vücudu parçalanan 13 yaşındaki Ceylan Önkol’un ve en son 2,5 yaşında açlıktan ölen Kübra bebeğin annesine her gün acı dolu hediyeler sunmaktadır.

Diğer bir yandan maddi imkansızlıklarla boğuşup bin bir zorlukla çocuğunu üniversiteye yollamış, onun geleceğinden endişe duyan bir annenin bu günden beklentisi maddi bir hediye değildir. Bugün “temsili demokrasi” hükümetlerinin kime nereye hizmet ettiği çok açıktır. Kapitalizme hizmet eden iktidarın hala kadınlara nasıl bir gözle baktığı, her bulduğu fırsatta kadına ve annelere nasıl  bir tutumla daha doğrusu potansiyel terörist gözüyle baktığını da biliyoruz. Kapitalist sistem ekranlarda ve vitrinlerde mutlu aile tabloları sunarken bizlere, bu anaların gözyaşları, beklentileri ve taleplerine kimler cevap verecektir?

Bu konularda bizim üstümüze düşün görevler neler olmalıdır? Bizler Türkiye halklarının geleceği olan gençler, belki de Dersim’de öldürülen 7 Kürt gencinin yada Kastamonu’da öldürülen polis memuru annesinin vicdanı ile bizi yönetenlerin vicdanını karşılaştırmamız gerekmektedir. Bugün Türk ve Kürt annelerine verilecek en önemli hediye bugünlerde en acil talepleri olan “Barış”tır.

ÖNCEKİ HABER

Sosyoloji öğrencileri kongresi serüveni

SONRAKİ HABER

Bekaert’te görüşme var anlaşma yok

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...