03 Haziran 2013 04:32

Yağma yok, öfke var...

ANKARA Ankara olalı böyle bir eylem, böyle bir tepki ve böyle bir öfke görmedi. Cumhuriyet tarihinde bir ilk demek abartı olmaz sanırım. Örgütlü, örgütsüz, yaşlı genç Ankara adeta ayağa kalktı, tıpkı Türkiye gibi.Mehmet Ali Alabora’nın dediği gibi “tepki sadece Gezi Parkı’na değildi”, Ank

Yağma yok, öfke var...
Paylaş
Sultan Özer

Mehmet Ali Alabora’nın dediği gibi “tepki sadece Gezi Parkı’na değildi”, Ankara’da da bu görüldü. İki gün boyunca Kızılay’da görülen tablo, gençliğin nasıl öfkesini biriktirmiş olduğuydu. Hem gençliğin katılımı hem de polisin aşırı şiddet, gaz kullanımı açısından da bir ilkti bu eylem. Ankara polisi eylemcileri dağıtmak için bir yıllık gaz kontenjanını kullandı herhalde, çünkü gece geç saatlere kadar aralıksız, peşpeşe bombalar yağdırıldı. Hem hedef gözetilerek, hem helikopterden yağmur gibi gaz bombası yağdırıldı. Bu kadar gaz bombasına rağmen dağılıp dağılıp toplanan gençlerin kararlılığı da görülmeye değerdi.
Gençler Kızılay Meydanı’na “hükümet istifa”, “Tayyip istifa” sloganlarıyla girdi, Başbakanlığa doğru yürüyüşe geçtiler. Polis Başbakanlığa yürüyüşü ancak gaz bombalarıyla durdurabildi. Karanlığın basmasıyla da gaz bombalarıyla meydanı dağıttı...
Sokak lambaları kapatılıp, adeta korku kenti yaratıldı, tek aydınlık arka arkaya yağdırılan bombaların yarattığı ışık ve duman oldu. Bu, gece 04.00 sularına kadar devam etti. Bine yakın kişi gözaltına alındı, yüzlercesi gaz bombalarının isabet etmesiyle yaralandı. Hastaneler yaralı dolu.
Eylem boyunca gençlerin birbirlerine yardım ettikleri, ellerinde gazın etkisini azaltan spreylerle dolaşıp, “gözü yanan var mı?​” diye bağırmaları da dikkat çeken noktalardandı.
Ama en önemlisi de sanki, vitrinlerin, bankaların, kimi büfelerin camlarının kırılmasına rağmen en ufak bir yağmanın olmamasıydı. “Sermaye defol” diye bankaların, magazaların vitrinlerini indirmişler ama elini uzatıp alabileceği şeyler olduğu halde dokunulmamış...
Arka arkaya gelen telefonlar, öfkenin sadece Kızılay’da olmadığını da gösterdi. Sivas Madımak Katliamının hemen ardından yapılan kitlesel yürüyüşten sonra Dikmen halkı ilk kez gecenin karanlığına rağmen ellerinde tencere-tava vura vura Kızılay’a yürüdü. Mamak halkı da yine alanda toplandı, sesini yükselti, tencere tavaya vurup, “Tayyip istifa”, “Hükümet istifa” dedi sonra Kızılay’a yürüdü. Çoğunluğunu Alevilerin oluşturduğu bu semtlerde, yine çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu bu yürüyüş, sadece yeşile, ağaca sahip çıkma değildi, AKP hükümetinin Alevileri yok sayan, asimilasyoncu tutumaydı. Bardağı taşıran damla da 3. köprüye verilen Yavuz Sultan Selim adıydı.
Ağırlığı’nı AKP ve MHP’lilerin oluşturduğu Keçiören ilçeye bağlı Etlik semtinde de 3 bini aşkın, yine kadınların ağırlıkta olduğu kişinin sokağa çıkması dikkat çekiciydi.
Zaten muhalif olarak bilinen Batıkent’liler de gece yarısı uzun konvoylar oluşturup, meydana çıktı, tencere –tavalarla, AKP hükümetine seslerini duyurmaya çalıştılar. Ankara’nın dört bir tarafından yükselen bu sesler, yandaş medyanın iddia ettiği gibi birileri tarafından yönetilmiyordu, biriken öfkenin dışarı vurumuydu, “yeter artık” mesajıydı. Hükümet bu mesajı alıp, ötekileştiren, kin-nefret üreten tutumundan vazgeçer mi önümüzdeki dönemde belli olacak.

ÖNCEKİ HABER

Kaskını çıkar, copunu bırak

SONRAKİ HABER

Moskova'dan Nazım Hikmet ve Gezi Parkı'na selam

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...