Demokrasi ve Barış için...
Konferansta konuşan DTK Eş Başkanı Ahmet Türk, hassas bir süreçten geçildiğini, acılı, sancılı bir süreçten sonra bugün barışı tartışmanın bile çok önemli olduğunu söyledi. Türkiye’de artık barışın kaçınılmaz hale geldiğini, ama devletin zihniyetinde bir değişikliğin olmamasının kendilerinde kaygı ve endişe yarattığını belirten Türk, “Ama halklarımızın mücadelesi ve Ortadoğu’daki gelişmeler ile artık barış kaçınılmaz” dedi.
“Demokrasinin dinamizmi olan Kürtler adil barış ile kucaklanmazsa Türkiye’ye de Ortadoğu’ya da barış gelmeyecek” diye konuşan Türk, olaya sadece devlet-PKK diye bakmamak, dört parçalı Kürtler bütününden bakmak gerektiğini söyledi. Kürt sorununun artık Ortadoğu sorununa dönüştüğünü de vurgulayan Türk, devletin yüzyıllık yapısının kaygılarını, endişelerini artırdığını dile getirdi.
Toplumsal hassasiyetleri çok iyi bildiklerini, bunu değerlendirerek bir yol haritasını ortaya koymak gerektiğini vurgulayan Türk, sadece tarafların ortaya koyduğu yol haritalarının sürecin önünü açamayacağını, konferans katılımcılarının da sürece katkıları olacağını söyledi. “Hassasiyet” vurgusunu yineleyen Türk, “Evet tüm halkları kucaklamak lazım. Ama Türkiye’nin hassasiyetleri, Türk halkının hassasiyetleri denilerek Kürt halkının hakları kurban edilemez. Asla ve asla kurban edilmemelidir” diye konuştu. Mücadelelerinin adalet, eşitlik, hukuk mücadelesi olduğunu kaydeden Türk, “Mücadelemizi Kürtlerin hakları ile sınırlı görmemek lazım. Bütün halkların mücadelesi ve Türkiye’nin yeniden yapılandırılması mücadelesi bu” dedi. Kürt sorununun sadece Türkiye’nin sorunu olmadığının altını çizen Türk şunu dile getirdi: ”Kürtsüz bir istikrarın sağlanamayacağını da çok iyi biliyoruz. Ortadoğu’ya baktığımızda Kürtler hem istikrarın, hem istikrarsızlığın nedenidir. Bu fark edilirse Türkiye Ortadoğu’da önemli bir aktör olacaktır.”
Suriye’deki savaşa de değinen Türk, “El Nusra, El Kaide’nin desteklediği bir muhalefetin Suriye’ye asla demokrasi getirmeyeceğini görmek lazım.Yine Kürtlerin dışlanması durumunda bunun yansımasının sadece Suriye ile sınırlı kalmayacağını bilip, görmek lazım. Görüyorlar da. Biz yeni bir yaşamı, anlayışı yeni bir Türkiye’yi, yeni bir buluşmayı esas alan bir yaklaşımla tartışabilirsek başarırız. Ama endişeliyiz diyerek de bu önemli fırsatları görmezlikten gelemeyiz” dedi.
Bu buluşmaların çoğalmasını dileyen Prof. Dr. Necla Kurul, anayasa çalışmalarında, önerilerinde emek anayasası vurgusunun özellikle yapılması gerektiğini söyledi. Türkiye’de hemen hemen 20 milyonu ilgilendiren eğitim alanına da dikkat çeken Kurul, cinsiyetçi, ırkçı, farklılıkları dışlayan müfredata dikkat çekti. Kurul, ders kitaplarından, müfredattan bu içeriğin ayıklanmasını istedi. Üniversitelerin sessizliğini “Üniversiteler üç maymunu oynuyor” diye eleştiren Kurul, hayatın aktığını, üniversite yönetimlerinin, akademisyenlerin bunun dışında kaldığını vurguladı. Kurul, üniversiteler üzerindeki baskılara da değinerek, akademisyenleri Kürt, kadın ve diğer tüm sorunlar konusunda birlikte mücadeleye çağırdı. AKP ÖZGÜRLÜK VERMEZ
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBAKV) Genel Başkanı Ercan Geçmez de AKP’nin verdiği bir özgürlük olmadığından, gelinen mücadelenin Kürt hareketi ile ona destek veren emekçilerin, devrimcilerin bir başarısı olduğundan söz etti. Sürece anayasa çerçevesinde bakılmasının tam da hükümetin istediği olduğunu belirten Geçmez, yol haritasını belirleyip, herkesin sorumluluk alması, ayrımcılığa, nefret diline, ötekileştirmeye karşı çalışmalar yapmak gerektiğini söyledi.
Mehmet Bekaroğlu da başlangıçta, “fil züccaciyeci dükkanına girer” diye korktuğunu, ancak korkulanın olmadığını, sürecin iyi gittiğini söyledi. Sürece ilişkin tartışmaları normal karşıladığını belirten Bekaroğlu, “6 ay öncekiler gitti, yerine melaikeler geldi değil. Sorunların, sıkıntıların çıkması kaçınılmaz. Ama konuşmamız, sürecin kendisini de gözden kaçırmamamız gerekiyor” dedi. Birdenbire bu barış sürecine nasıl gelindiğini de “Kürtler de Türkler de çok yoruldu. Bu barışı çok istiyorlar” diye açıklayan Bekaroğlu, gelinen süreci “Yaşamın ölümü yenmesi” olarak nitelendirdi.
Bekaroğlu şunları söyledi: “Ak Parti, başkanlık dayatması vs. diye eleştirilebilir ama süreçte hiç kimse istediğini yapamayacak. Aşağıda müthiş bir enerji var. Barışı yarattığı gibi demokrasiyi de bu enerji yaratacak. Barışın da demokrasinin de güvencesi bu enerji olacak.”
Akademisyen Betül Yarar da kalıcı sonuçlar çıkması umudunu dile getirerek, “Örgütlü mücadeleyi nasıl yükselteceğiz oturup konuşmalıyız. Çok tarihsel bir süreçten geçiyoruz” dedi.
BAŞBAKAN BDP İLE GÖRÜŞSÜN
İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan da diyalog sürecinin yeni olmadığını, 20 yıldır sürdüğünü, sürecin ilk 93’te ilk ateşkes ile başladığını ama ilk kez diyalogdan müzakere sürecine gelindiğini söyledi. BDP ve AKP arasında, başka partilerin de katılabileceği demokratikleşme çalışmalarına hemen başlamasını öneren Türkdoğan, sürecin Hükümetin tek başına yürüttüğü bir süreç olmadığını söyledi. Türkdoğan, Başbakan Erdoğan’ın BDP eş başkanlarıyla hemen görüşmesi gerektiğini söyledi.
“Bir geçiş süreci yaşıyoruz. Barış kültürü, bunun için uzlaşma kültürü bütün bunlar için de onarıcı adalet gerekiyor” diyen Türkdoğan, cezaevlerindeki ağır hasta mahpuslara da dikkat çekti. Listeyi Adalet Bakanlığı’na verdiklerini hatırlatan Türkdoğan, yeni ölümlerin olmaması için hassasiyet, duyarlılık istedi.
Süleyman Demirel Üni. Prof. Dr. Ahmet Özer , Türkler Türk olarak hangi haklara sahipse, Kürtlerin de aynı haklara sahip olmasını sağlayacak; ayrımcılığa karşı çalışma yapılmasını, çevre duyarlılığının artırılmasını istedi. Konferans katılımcılarını kasteden Özer, “Bu heyet süreci izlemeli ve baskı grubu oluşturmalı. Savaş kolay, barış zordur“ dedi
‘KAYGILAR GİDERİLMEDEN BARIŞ OLMAZ’
TTB Başkanı Özdemir Aktan da 1994’de TTB’nin “anadilinde sağlık” dediğinde kıyamet kopartıldığını, ama bugün gelinen sürecin oldukça sevindirici olduğunu söyledi. Gittiği illerde kaygıların da dile getirildiğini vurgulayan Aktan, “Kaygılar giderilmeden kalıcı barışın sağlanamayacağını” söyledi. Aktan buradaki çalışmaların, alınan sonuçların HDK ile sınırlı kalmaması, her yere götürülmesi, yüz yüze görüşmelerin artırılması önerisi getirdi. Aktan, Eğitim Sen Merkez Kadın Sekreteri Sakine Esenyılmaz de barışın gerçekten toplumsallaşabilmesi için herkesin bu sürecin içinde olması gerektiğini söyledi.
Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy, AKP’nin süreçte barış diye bir planı olmadığını belirterek, “Çünkü AKP’nin Kürt sorununda bir çözümü yok” dedi.
EMEP’TEN EMEK VE SINIF VURGUSU
EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan da “Nasıl bir Türkiye istiyoruz” sorusuna yanıt ararken ve “Türkiye’nin geleceğine dair” tartışma yaparken işçi sınıfı ve emek hareketi vurgusunun eksik bırakılmaması gerektiğini söyledi. Konferansın çağrısında değil ama katılımda bu yönde eksiklik olduğunu belirten Gürkan, yasaklanan grevlere, sendikalara, sendikacılara baskılara, işten çıkarmalara, yasalarla işçilerin haklarının ellerinden alındığına değindi. Baskıların, grevler yasaklanırken, sendika başkanlarının istifasını isteme noktasına geldiğini belirten Gürkan, sonuç bildirgelerinde bu konuların altının çizilmesi, bu tür düzenlemelerin yapılmasının istenmesi gerektiğini söyledi. İşçi sınıfı ve emek hareketi ile iş ve güç birliği içinde olunmasını isteyen Gürkan, ayrıca Dersim, Ağrı, Mustafa Suphilerin katli, Sabahattin Ali, 77 1 Mayıs’ı, üniversitelerdeki katliamlar ve sonrasındaki katliamlarla da yüzleşilmesi gerektiğini söyledi. Gürkan, “Kürdün hakkı geliştiğinde işçi sınıfının da hakkı gelişecek, inanç özgürlüğüne, kadın hareketine de katkısı olacaktır” diyerek sendikacılara da bu mücadeleye katılım çağrısı yaptı.
TUNCEL: AKP'Yİ İKTİDARDAN ORTAK MÜCADELEMİZ İNDİRECEK
BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, konferansın hükümete taleplerini iletme, bunların gerçekleşmesinde ısrar etme gibi bir sorumluluğunun olduğunu belirterek, "Hükümete taleplerimizi söylemeliyiz. Kürtlerin hakları pazarlık konusu yapılamaz. Eşit koşullarda müzakere olur. Şimdi eşit koşullarda değiliz. Sayın Öcalan çok dar koşullarda bir sürece yön vermeye çalışıyor. Bunu kabul etmemeliyiz. Eşit koşullarda müzakere için gereken neyse bunları yerine getirmeliyiz" dedi. Devlet ile Türkiye'de yaşayan halklar arasında bir hukuk oluşturmak için bu konferansı düzenlediklerini dile getiren Tuncel, "Bunun için demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü bir hukuk oluşturabilir miyiz? Bu sorunun cevabını hep birlikte vereceğiz. AKP hep iktidarda kalacakmış gibi düşünüyor. İşin garip tarafı biz de öyle düşünüyoruz. Hayır öyle olmayacak. AKP'yi iktidardan indirecek olan bizim ortak mücadelemizdir. Demokratik Özerk Kürdistan, Özerk Marmara, Demokratik Cumhuriyet bizim temel taleplerimizdir. O zaman bunun mücadelesini vereceğiz. Bundan sonraki süreci örgütlemek bizim açımızdan önemli. Herkes bu konferanslara katılım sağlamalı. Barışın toplumsallaşması için bunu yapmalıyız. İşimiz çok, zamanımız yok. Bu ülkede yaşayacaksak o zaman istediğimiz gibi bir ülkede yaşayacağız" dedi. (Ankara/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et