‘Sanatın altına dinamit koydular’
Kültür Sanat Sen Genel Başkanı Yavuz Demirkaya ile Devlet Tiyatroları, Opera ve Balesini yeniden yapılandıran yasa taslağını konuştuk. Demirkaya, taslağı sanatın altına koyulmuş bir dinamit olarak değerlendirirken, taslağa karşı da hem sendika olarak hem de diğer sanat örgütleriyle ortak bir eylem planı hazırladıklarını söyledi.Taslağı gen
Taslağı genel hatlarıyla incelediniz. Bu taslak ne getiriyor ne götürüyor?
Bu taslağı sanat kurumlarının altına koyulmuş bir dinamik olarak değerlendiriyorum. Çünkü var olan kurumların koşulları, standartları, mevzuatları, nicel olarak personelleri üzerinden bir yapılandırmaya gidilecekken, tamamen bunları yok sayan ve hatta onları atıl bir birimmiş, elemanlarmış gibi gören bir uygulama. Bu hem sanat için hem de Türkiye’de ki mevcut çalışan sanatkarlar ve o kurumların alt üyeliğine sahip devlet memurları için ciddi bir konu. Bu adım bir anlamda özelleştirmeye götüreceği için bu yasa taslağını tam bir yok etme metni olarak yorumluyoruz. Çünkü eğer taslağın amacı dedikleri gibi geliştirmek ve dönüştürmek için olsaydı kesinlikle ilgili kurumlarla çalışırlardı, onlardan görüş alırlardı. Biz defalarca onlara bilgi vermeye çalıştık, toplu sözleşme sürecinde mevcut mevzuatları geliştiren alternatif mevzuatlar gönderdik. Şu an üç yasayı da kaldırmayı düşünüyorlar. Birisi 1949 yılından beri yürürlükte. Biz bunu bildirimimizde de söyledik, askeri faşist cunta zamanında bile değiştirme gereği görülmedi. Türkiye’nin ekonomik krizlerde olduğu dönemde de değiştirme gereği görülmedi. AKP 10 yıllık sürecinde de değişikliğe gerek görmedi ama nedense şu anda bunu değiştirme gereği duyuyor. Çünkü 5441 sayılı ve diğer yasaları değiştirmeden önce onların cevaz verdiği düzenlemeleri yapmadılar yıllardır. Şu anki yasaların kullanımda sıkıntı yarattığı noktalar düzenlenebilir hususlardır. Birincisi kanunların ön gördüğü özel yasalar çıkması gerekiyordu, bugün bunu TRT başardı.
BU NE BİÇİM BİR ŞEY?
Sanatçıların mevcut statüsünün yeniden yapılandırılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sanatçılar bir kalıba mı sokulmaya çalışılıyor?
“Memur sanatçı olmaz” demişti Başbakan. Bu açıdan da şu an mevcut statüleri 657 sayılı Devlet Memurları Kanun’una ek geçici 13, 14, 15 ve 16. maddeye göre çalışan sözleşmeli sanatkarlara devlet memuru muamelesi yaptı Başbakan. Bu yasa tasarısına baktığımızda sanki tam tersi bir uygulama var. Çünkü bu uygulamaya göre ek geçici maddeler kaldırılıyor. Arkadaşlar doğrudan memur oluyor. Siz, “Memur kalksın sözleşmeli olsun” diyordunuz şimdi bu tasarıyla doğrudan memur yaptınız. Diğer kurumlarda yaptıkları özlük, mali, sosyal hakların gaspının aynısını burada da yapmayı düşünüyorlar. Bu sanatçıları gönderdikleri yerde ki, makamlara baktığınız zaman o da evlere şenlik ve içler acısı bir durum, siz bu sanatçıları kaldırıp başka bir kuruma göndermeye niyetlisiniz ama bu arada sanat kurulu diye bir kurul koyuyorsunuz. Bunlar burada çalışmayacak ise buraya ait olmayacaklar ise bu ne biçim bir şey. Yani neresinden tutulsa tutulmuyor, ahtapot gibi tasarı taslağı elimize geliyor. Mevcut statüyü memurlaştıran ve sanatı da memur zihniyetinin içerisine gömen, aynı zamanda da tüccarlaştırıp baskıyla istedikleri repertuvarlara sahip olan bir RTÜK yaratmak istiyorlar. Bize göre bu tasarı taslağının genel anlamdaki çözümlemesi bu.
Bunlar neyi işaret ediyor?
Mevcut sanat kurumlarının çalışan işin içinde olan bütün bürokratik yapısını olduğu gibi açığa alıyorlar. Bu kadar insanı açığa alıp görevlerinden birikimlerinden tecrübelerinden yararlanmayıp “Her partiye göre değişik uzmanlar olması gerekir” diye bir anlayış var. Bu kabul edilemez. Sanatçıları emekliliğe sevk etme diye bir olay da var. Buradaki amaç da kadrolu istihdamı bitirmek. Maliye Bakanlığının bunu kabul etmemesi gerekir. Çünkü Türkiye’de ki hiç bir kuruma yapmadı bunu. Bunu kabul ederse doğrudan siyasi baskıyla kabul eder. O yüzden buradaki sorun bu arkadaşlarımız gönderildikten sonra yerine getirileceklerin hepsini süreli ve güvencesiz çalıştırma niyetinde olacaklar.
KENDİ ŞİRKETLERİNE GANİ GANİ PAY VERİLECEK
Dışarıdan proje alımları, projelere teşvikler var. Mesela geleneksel Türk tiyatrosuna yüzde 50’ye varan teşvik verilecek deniliyor, beğenilmeyen projelerden verilen teşvikler geri alınıyor. Bu teşvik sistemini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sanatçılardan teşvik ve ikramiyeyi kaldırıyor. Teşvik derken iki taraflı bakmak lazım. Bir yandan bireysel yapılan çalışmalara teşviki kaldırıyorsun, öbür taraftan kurumsal yapılan şeyleri sürekli desteklemeye çalışıyorsun. Şu ana kadar Devlet Tiyatrosu, Operası neden desteklenmemiş? Hepsinin içler acısı bütçesi var ve o bütçelere rağmen yıllarca sahne açmış. 10 yıldır AKP döneminde sahne açılıyor. Peki neden açtınız, kime verecektiniz o sahneleri? Bu kadar açtığınıza göre birileri için açtınız. Dolayısıyla burada ki teşvikten amaç kendilerine ait şirketler kurulacak ve buralardan o şirketlerden “doğru proje” adı altında Bakanlıktan gani gani bunlara pay verilecek. Burada özgürlük sanatın gerekliliği nerede? Tamamen ticarileştirme.
İŞ BIRAKMAYA HAZIRLANIYORUZ
Bu aşamadan sonra Kültür Sanat Sen ne yapacak? Bir eylem programı var mı?
Öncelikle tabanımızı çok iyi bilinçlendirmek için Türkiye’de direniş komiteleri oluşturacağız. Kendi alternatiflerimizi oluşturacağız ve sanat kurumlarımıza sahip çıkmak için üye olan olmayan hatta onun dışında halkımızı bu sürece katacak iş ve işlemler organize edeceğiz. Ankara ve diğer bölgelerdeki sanat kurumlarıyla bir toplantı yaptık ve önümüze yavaş yavaş çeşitli takvimler çıkıyor. Sendikanın kendine ait eylem takvimlerini ve ortak yapacağımız eylem takvimlerini oluşturacağız önümüzdeki günlerde. Bunun için çeşitli Avrupa Birliği ülkeleriyle görüş alışverişinde bulunuyoruz. Onların iddia ettikleri gibi “İngiltere’de devletin tiyatrosu yok” diyorlar ama var. İtalya”da da var. O yalanları ortaya çıkaracağız. Yasalar insanlar için yapılır. Belli merciler ve çıkar amaçlı kuruluşlar için yapılmaz. O yasalara bizim taleplerimizin girmesi en doğal hakkımızdır. Bu anlamda biz belirli illerde basın açıklamaları yapacağız. Bu yasa eğer Meclise gelirse tüm Türkiye’de iş bırakmayı gündemimize alacağız. Tüm örgütleri ortak olarak Ankara’ya çağırmayı düşünüyoruz. Sendikayı da 5 Hazirandaki iş bırakma için ciddi anlamda hazırlıyoruz.
SANAT MUHALEFETTİR
Sanat muhafaza altına mı alınıyor?
Evet ciddi anlamda iktidar korumasına alınıyor. Biz genel itibariyle bu işe AKP üzerinden bakmıyoruz. Bunu bir burjuva istemi olarak görüyoruz. Çünkü eğitimi, sağlığı ve kültür sanatı ele geçirdiğiniz takdirde toplumları istediğiniz normlara sokarsınız. Önce 4+4+4, sonra sağlıkta kamu hastaneleri birlikleri, şimdi de kalan kültür ve sanat! Kültür biraz uzun bir süreç gerektirir ama sanatsal bir performansla insanları bir çırpıda değiştirebilirsiniz. Bunun farkında oldukları için kültür ve sanata müdahale edemiyorlar. Eğitim sanat kültür tek bir elden istedikleri insan tipolojisini yaratmak. O yüzden sanatla bu kadar uğraşıyorlar. Çünkü sanat muhalefettir aykırılıktır ve değişimdir bunları istemiyorlar. (Ankara/EVRENSEL)