25 Mayıs 2013 09:12

Barış ve demokrasi için umutlar birleştirildi

Barış sürecinin önemli ayaklarından biri, konferanslar süreci Ankara’da “Demokrasi ve Barış Konferansı ile hayat bulurken, konferansa katılımın çeşitliliği umut yarattı. Her çevreden, inançtan, yaştan, hemen hemen her kesimden barış isteyenler umutlarını Ankara’da, konferansta birleştirdi.Ankara’da Sürmeli O

Barış ve demokrasi için umutlar birleştirildi
Paylaş

Ankara’da Sürmeli Oteli’nde bugün başlayan “Demokrasi ve Barış Konferansı”na siyasi parti temsilcileri, sendikalar, inanç örgütleri, insan hakları örgütleri, aydın ve yazarlar, akademisyenlerden oldukça geniş bir katılım sağlandı.

‘İYİ BİR DÜNYA İÇİN’

Konferansın açılış konuşmasını yapan BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, “Daha iyi bir dünya” fikrine inanan ve bunu kendine dert edinenler olarak burada bulunduklarını ifade etti. Konferansa katılanların ortak paydasının hava, su, dil, kimlik, onur olduğunu ve “Daha iyi, daha eşitlikçi ve daha adil bir dünya mümkün fikrine inananlar ve bunu dert edinenler” olduğunu belirten Önder, çağrıyı yapan ve destek verenlere, katılanlara teşekkür etti.

Öcalan’ın yapılmasını önerdiği, aciliyet ve gerekliliğini vurguladığı “kalıcı barış konferansı”nın önemine vurgu yapan Önder, birilerinin hassasiyetten bahsettiği dönemde Kürtler, sosyalistler ve demokratların barışa el uzattığını, hassasiyetlerin ardına sığınmış kan oyunlarına inat bir haysiyet gösterisi sergilediklerini söyledi.

Barışın tek anahtarının demokrasi olmadığını, adalet, eşitlik ve demokrasi bir arada kalırsa barışın kalıcı bir biçimde tesisinin mümkün olacağını vurgulayan Önder, “bugün bu kadar muhteşem bir ideal için, kalıcı barış için burada bulunmayı içine sindiremeyenler varsa, bu onların ideolojik ve vicdani bakımdan barış gibi bir dertlerinin olmayışından kaynaklanmaktadır” dedi.

BARIŞI İNŞAA ETMEK

Öcalan’ın barışa dair mesajlarından da bahseden Önder, “Ağzından kan damlayanlar bile bugün barış karşısında susmak durumunda kalmıştır. Bu, bugün bu salonda olanların barışı geçici bir strateji değil, tarihsel bir yön olarak görmesinden ve savaşlarla yazılan tarihi barışla yeniden inşaa etmenin gerekliliğinden kaynaklanmaktadır” dedi.

Barışın iki taraflı bir süreç olduğunun altını çizen Önder, “Ölüme dur demek yalnızca mücadele güçlerinin değil, devletin ve tüm yurttaşların da elindedir. ‘Kalıcı’ kavramının altına çizeceğimiz çizgi de işte tam burada önem kazanmaktadır” diye konuştu.

‘ZAFER BARIŞIN’

Barış için sokaklara yüz binlerle dökülmüş Kürt halkı olmak üzere halklar, emekçiler, sosyalistler, kadınlar,inançlar, kültürler ve her anlamda ötekileştirilenler, bugün her bir ferdiyle sürecin esas aklı olduğunu belirten Önder, “En yalın ve en onurlu haliyle bu barış için canlarını feda eden, her alanda mücadele eden dostlara, bu konferansın ve ebedi barışın gerçek sahipleri olacakları için şükran duyuyoruz” diye konuştu. Önder sözlerini, Zafer, barış ve demokrasi uğruna  binlercesini yitirdiğimiz kardeşlerimizindir. Zafer, barışındır!” diye bitirdi.

HEYECANLI KONUŞMALAR

Daha sonra divan oluşturuldu. Divan Başkanlığı’na getirilen Prof. Dr. Gençay Gürsoy, oldukça heyecan dolu günleri yaşadıklarını belirterek, Öcalan’ın 21 Mart Newroz’unda başlattığı çatışmasızlık sürecine dikkat çekti. Sürecin ülke çapında sevinç yarattığını, PKK gerillalarının sınır dışına sorunsuz çıkmalarının da sevindirici olduğunu belirten Gürsoy, “Yaşanan süreçte endişelerimizi haklı çıkaracak gelişmeler var. Hükümet dağdan ovaya inilip siyaset yapılmasını önermişti. Fakat mitingler, eylemler, hatta basın açıklamaları bile çok abartılarak polis şiddetiyle önlenmeye çalışıldı. Bu, gelecekte güçlük yaşayacağımıza dair işarettir” dedi. Atılması gereken adımların devlet tarafından atılacağına dair işaret göremediklerini de belirten Gürsoy, yargı paketlerinin düşünce özgürlüğü sağlamadığını vurguladı.

Türkiye’nin otoriter bir rejime doğru ilerlediğine de vurgu yapan Gürsoy, insanların hayat tarzlarına dahi müdahaleler yaşandığını, bu doğrultuda adımlar atıldığını söyledi.

Diyarbakır eski Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar’ın Kürtçe konuşmasının ardından kürsüye gelen Şebnem Korur Fincancı da oldukça heyecanlı konuştu.

Çok konuşmalar yaptığını ama hayatının en heyecanlı konuşmasının bu olduğunu belirten Fincancı, Kürt halkına mücadelesinden, hakların mücadele ile alınabileceğini gösterdiğinden dolayı teşekkür etti.

‘AFFETMEYELİM, HESAP SORALIM’

“Bu topraklardaki halkımızın dilini bilmediğimiz için kendimizden utanmamız gerektiğini hatırlattınız. Bu yüzden teşekkür ediyorum” diyen Fincancı, sürecin hiç kolay olmadığının da altını çizdi. Güney Afrika ziyaretinden örnek vererek, karşılaştırma yapan Fincancı,
”Süreçte benzerlikler var. Hala orada beyaz ten siyah tene değmiyor. Orada da ezilenler yine siyahlar. Biz çözümü toplumsallaştırmayı hedeflerken çok iyi düşünmemiz gerekiyor” dedi. Yüzlerce faili meçhule, çıkan kemiklere vurgu yapan Fincancı, topraktan çıkan kemiklere dikkat çekerek, “Ben affetmezdim” dedi. Hesap verilmesinin sağlanması gerektiğinin altını çizen Fincancı, intihar eden eski OHAL valisi Hayri Kozakçıoğlu’nu isim vermeden hatırlatıhp, “İntihar ederek ellerimizden kaçmalarına izin vermeyelim. Hesap sorulmasını sağlayalım” dedi.

BARIŞ YÜREK İSTİYOR

Konferansın çağrıcılarından sanatçı Arif Sağ da barışın çok korkulacak bir mesele olmadığını, biraz yürek istediğini söyledi. Biraz “adam” olanın sürece destek vereceğini belirten Sağ, “Çok fazla düşünmeye, irdelemeye gerek yok. Anadolu’da bin yıl eziyet çekmiş halkın kurtuluşu için şimdi tartışıyoruz bunu. Birilerinin bize sunduğu barış yarın elimizden alınabilir. Birlikte tartışarak, sindirerek bu barışı biz kurmalıyız” dedi.

BDP EŞ Genel Başkanı Gültan Kışanak da kritik sürece dikkat çekerek, kaçmadıkları ve topu taca atmadıkları için teşekkür etti. Çatışma ve büyük travmalar yaşadıklarını, birkaç kez barış ve demokratik çözüm adımları atıldığını ancak kesintiye uğradığını belirten Kışanak, geçmişteki süreçlerden farklılıklarını anlattı. Sürecin ilk kez açık, kamuoyunun gözü önünde yürütülmesinin önemini vurgulayan Kışanak, sürecin kesintiye uğramaması, geri dönüşün olmaması için hep birlikte sorumluluk almak gerektiğini ifade etti.
Kışanak, bu topraklarda tüm farklılıkların barış, eşitlik temelinde birarada yaşamasının sağlanması için yepyeni bir anayasa gerektiğinin de altını çizdi. Yeni, özgürlükçü, çoğuncu, tüm hakları güvence altına alan bir anayasa istediklerini dile getiren Kışanak, “Gelin bu yeniden yapılanma ve özgürlükçü Türkiye’yi yaratmak için hep beraber sorumluluk alalım” dedi.

Çağrıcılardan şair-yazar Murathan Mungan da oldukça heyecanlıydı. Sonraki kuşakların bu sorunları konuşmamasını dileyen Mungan, barış ve demokrasi kavramlarının içinin boşaltıldığını ifade etti. Her zamankinden daha fazla barışa ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Mungan, “Bütün sınırlar bölünmüş ne çıkar. Bugün Reyhanlı’dan Roboski’ye kadar hafızalar bölünmüştür” dedi. Mungan, Türkiye’de sadece Türk ve Kürtlerin yaşamadığını belirterek, Ermeni katliamının 100. yıldönümünün yaklaştığını ve herkesin 2015 yılında borcunu ödemesi gerektiğini söyledi.

Konuşmaların ardından özet sunumları yapılan “Hakikat, Yüzleşme ve Adalet”, “Hukuk, Yol Temizliği ve Yeni Anayasa” ile Müzakere sürecinde barışın toplumsallaşması ve demokratik siyaset” konulu atelye çalışmalarına geçildi.


KATILAMAYANLAR MESAJLARIYLA 'BARIŞ' DEDİ

Konferansa katılamayan konferans çağrıcılarının gönderdikleri mesajlar okundu.

Yaşar Kemal, “Ey Türk halkı, Kürt halkı, bu toprakların kültür zenginliği olan tüm halklar, sözüm hepinizedir...  Bugün bu ülkede yaratıcılığımız eksilmişse, vicdanımız vurdumduymaz olmuşsa, şiddet hayatımızın her alanında üstümüze çökmüşse,   hiçbir kuruma güvenimiz kalmamışsa, bunlar bir kuşak ömrü süregelen bir kirli savaşın insanlığımızda açtığı yaralardır.  Ben diyorum ki, bu yaraların sağılması bizim elimizde. Ülkemizin onurunu, ekmeğini, kültür zenginliğini kurtarmak elimizde. Gelin de doğru dürüst bir demokratik düzenin kurulması için aklımızla, yüreğimizle el ele verelim.  Bu bir çağrıdır.  Sözüm sizedir” mesajı gönderdi.

Yazar Orhan Pamuk, konferansın barış ruhuna uygun anlayış ve hoşgörüyle geçmesini ve başarılı olmasını diledi.

Yakın Ertük de konferansın çağırıcıları arasında bulunmaktan dolayı onur duyduğunu dile getirirken, konferansın yıllardır yaşanan acıların, kemikleşmeye yüz tutmuş önyargı ve kuşkuların giderilmesi için katkıda bulunacağını söyledi.

Tarık Ziya Ekinci ise sağlık problemi gerekçesiyle konferansa katılamadığın iletti. Ekinci, Anayasa değişikliğine vurgu yaparak, “devlet severlikten ve ırkçılıktan arınmış demokratik bir anayasa yapmak için mücadele etmenin acil bir görev olduğunu” ifade etti.
Yazar Vedat Türkali de çözüm sürecinde olumlu gelişmeler olduğunu ve bu bakımdan da Öcalan’a büyük sevgi duyduğunu iletti. Türkali, “Erdoğan başkanlık sistemi istiyor. Zinhar verilmesin. Başkanlık sistemi Kürtlere de zarar verir. Konferansta vicdanı olan, memleket sevgisi olan, insan sevgisi olan herkesin, bu yolda kendine düşen vazifeyi üstlenmesi lazım” dedi.

Loanna Kuçuradi de mesajında, konferansın bütün insanlara temel ve yurttaşlık haklarının aynı şekilde korunmasına katkıda bulunacak öneriler getirmesini diledi.


OLDUKÇA RENKLİ, GENİŞ KATILIM

Konferansta adeta “yok yok”tu. BDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak, DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk, BDP ve Blok Milletvekilleri, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, HDP Eş Genel Başkanı Yavuz Önen, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, TTB, KESK, DİSK, İHD, Mazlum_Der, Halkevleri, SDP, PSAKD, ABF, HBVAKV gibi örgütlerin Başkan ve yöneticileri, Ahmet Say, Sennur Sezer, Adnan Özyalçıner, Ahmet Telli’nin de aralarında olduğu şair, yazarlar, gazeteciler, akademisyenler....(Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

‘Sizi böyle bilmiyorduk İlkay Hanım, yıkıldık’

SONRAKİ HABER

Dizi çekilen evde patlama

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...